Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

13’üncü Yaşımızda Sıçrama Niyetimiz: An’da Üretmek, Yerel’de Görmek

13’üncü Yaşımızda Sıçrama Niyetimiz: An’da Üretmek, Yerel’de Görmek

Dünyada enformatik yayılımın neredeyse tamamı dijital içeriklerle şekilleniyor. Yaşamın her alanındaki hızlı değişimden en fazla medya etkileniyor. Teknolojik gelişmeler, (sosyal medya yayılımı, yapay zeka kullanımı, videonun temel iletişim stratejilerinde ağırlık kazanması) dijital iletişimin giderek artacağı ve medya-iletişim alanında esaslı hale geleceğini bilmeyen kalmadı. Buna rağmen, Türkiye’de kendini alternatif olarak tanımlayan medya, kendisini dijital medyanın araçları, esnekliği ve çalışma tarzıyla halen buluşturamıyor. Dijital medya araçları kullanılsa da geleneksel medya tarzında (klasik televizyonculuğun internete yansıması, yoğun-maliyetli teknik, mekana bağlılık, rutin öncelikli) çalışılmaya devam ediliyor. Ne tam dijitalleşebiliyoruz ne de klasik medya tarzını bir köşeye bırakabiliyoruz. Gramsci’nin dediği gibi, ölen ölmüştür ama doğması gerekenler doğamıyordur ve medyada da bir alacakaranlık dönemi yaşıyoruz.

Alacakaranlığın tam olarak ne yönde evirileceği, nasıl bir biçim alacağı tartışma konusu. Bilgi ve enformasyon alanının iletişim bilimi olarak şekillenme sürecine baktığımızda ağırlıklı olarak kamusal yönü bir yayıncılık ağırlık kazanıyor. Toplumsala nüfuzunun önemi ve ağırlığı arttıkça da sermayenin karşı hamlesiyle, onun tekeline giren bir sürece dönüştü. Yeni nesil medyanın geleceği ve nasıl şekilleneceği konusu tartışılırken sermayenin kaynakları elinde bulundurmaktan gelen avantajları gözetilmekle birlikte, teknolojik gelişmelerin aynı oranda avantajlar da yarattığı akılda tutulmalıdır.

Yeni Dönemde Avantajlarımız

Geleneksel medyaya karşı yeni nesil medyanın alternatif yayıncılık için yarattığı avantajlara bakınca hızlıca şunları öne çıkartabiliyoruz;

1. Geleneksel medya büyük sermaye gerektirirken yeni nesil yayıncılık büyük sermaye gerektirmeden de yapılabilme olanağını sunmaktadır.

2. Geleneksel medya yoğun teknik gerektirirken yeni nesil yayıncılık tabiri caizse bir telefonla dahi yapılabilir.

3. Geleneksel medyada stüdyolar, bürolar ve genel merkezler başta olmak üzere mekana bağımlılık esasken, yeni nesil medya mekandan azade bir yayıncılıktır. Herhangi bir zaman ve mekanda yayın yapma olanağı sunmaktadır.

4. Geleneksel medya yazılı, görsel ve işitsel olarak kesin çizgilerle farklı mecralara ayrılırken, yeni nesil medyada tüm yayıncılık türleri aynı anda ve bir tıkla birlikte, iç içe ve birbirini bütünleyen bir şekilde yapılmaktadır. Bir araç hem TV, hem radyo hem de gazete işlevini aynı anda görebilir görebilmektedir.

5. Geleneksel medyada bilgi ve enformasyon akışı tek yönlüyken, yeni nesil medyada interaktif bir süreçtir. Kaynak ve hedef kitle, bilgi ve enformasyonun kaynağı olabilmektedir. Yayıncı ve gazeteci ile izleyici, dinleyici ve okuyucu sürekli rol değiştirebilmektedir.

An’da Üretmek, Yerel’de Görmek

Bu ayrımları gözettiğimizde yeni dönem yayıncılıkta, eğer hem medya hem de medya sahipliği anlamında geleneksel düşünce tarzından kurtulmadığımızda, dönemin ana ruhu, ‘an’ı çıkarmış oluruz ve “şimdiyi” analiz etme, yorumlama ve bunları hızlı-efektif şekilde işleme konusunda yetersiz kalırız.

An, yeni dönem yayınlıcılığın merkezi, adeta bir sacrasıdır. Bugün dünya sistemi tüm topluma, anda tüketme rızasını oluşturmaktadır. Her şey anda bitip, anla yok olduğu düşüncesi gündelik hayatı kuşatmıştır. Bu durum aşılması gereken bir sorunsallık yarattığı açıktır ancak bu karşı, an’da üretmek ve yerelde görmek yeni dönem yayıncılığı için temel teorik-pratik zeminini bize verebilir. Çünkü hafıza an’da oluşur, an’ı içerir. Tabi hiçbir şey ve olgu anla sınırlı değildir. Geçmişin tüm an’larını içerir. Bu bağlamda yeninin hakikate en yakın oluşum hali iyi bir sentezin ortaya çıkmasıdır.

Yani an’lık olanı geçmişle bağını, balansını iyi oluşturmaktır ve gelece de atıfta bulunmaktır.

Medya, teknolojiyle birlikte değişip, dönüşüp ve sınırsız hale gelirken, yerel ile küresel, tikel ile tümel bir telefonda buluşmuştur. Mesele, ikili bir karşıtlık üzerinden alan belirlemek değil, İkisine aynı anda ulaşılabilmektedir. Bu yüzden, ulusal medyayerel medya karşıtlığında bir tarafı seçmek yerine, asıl olan, toplumun temel taleplerinin şekillendiği bir yerellerden haberi görüp, onu küresel içerikle doldurabilmektir. An ile geçmişin dengesi kadar, yerel ile küreselin de dengesini iyi tutturmak, giderek incelen çizgiyi doğru temelde kurmak günümüz yayıncılığının başarması gereken maharettir. Türkiye’de bunun örneği neredeyse yoktur, Solfasol, yereldeki 13 yıllık birimi, kendi sokağa, mahallesi, kentindeki gözleri ve yeni nesil yayıncılığa olan heyecanı, arzusu emekçiliğiyle bunu başarmak istemektedir.

Yerel Medya Ağı

Yerel küreselleşirken elbette ki genelleşmemelidir. Olanaklarımız var diye, yerel bir yayıncılık, ulusal ya da küresel bir basın kuruluşu kadar rahat dünyanın her yere ulaşması. ulusal ya da uluslararası basın olduğu anlamına gelmez. Önemli olan yerelin özünü, özgünlüğünü ve yerelliğini kullanarak küreselleşmektir. Bunun yolu da yerelin dayanışması, ortaklaşması ve kolektif ağlarla her alana ulaşması ve bağ kurmasıdır.

Bilişim teknolojisinin sunduğu olanaklardan faydalanarak kent, bölge, ülke, kıta ve dünya çapında kolektif ağlar uluşturulabilir ve giderek erozyona uğrayan kültürler, inançlar, felsefe akımlar, ekolojik doktrinler ve hareketler, toplumsal ve sınıfsal kesimler yerelden aldıkları özgünlüklerini koruyarak küresel bir ağa ulaşabilir. Bu aynı zamanda yerelin özgünlüğünü koruyarak küreselleşmesi ve küresel olanın yerelden beslenerek zenginleşmesi, gelişmesi ve ileriye dönük doğru temelde evrenselleşmesidir. Yerelin erozyonu ve zayıflatılması üzerine bina edinen, kapitalizmin tüketim kültürünü önceleyen ve muştulayan küreselliğin de dizginlenmesine giden bir yoldur. İnsanlığın zenginliklerinin, mirasının özgünlüğünü koruyarak evrenselleşmesine büyük katkı sunacaktır.

Medya başta olmak üzere yerelden örülmeyen, yerelden beslenmeyen herhangi toplumsal, siyasal, kültürel hareket ya da organizasyonun doğru temelde evrenselleşmesi mümkün değildir. Belki büyür, nüfuzu artar, ekonomik, siyasal ve toplumsal güce ulaşabilir ancak insanlığa ait olana güç vermede istediği noktaya ulaşması mümkün değildir. Bu nedenlerle, Solfasol olarak, düşüncelerimizi paylaşan, bize düşünceleriyle katkı sunacak olan, yerelden beslenen ve hedefleri olan tüm meslektaşlarımıza, Yerel Medya Ağı’nda buluşma, üretme, ülkemize ve dünyaya, yayıncılığın muhteşem gücüyle iyi yönde katkı sağlamaya açık çağrı yapıyoruz.

Ve Ankara’mız

Her kentin toplumların hayatında mutlaka bir yeri vardır. Ancak bazı kentler taşıdıkları kültürel, siyasal, inançsal, tarihsel ya da coğrafik-doğa yönüyle toplumların hayatında nüfuzları belirleyicidir.

Günümüzde siyasal bir merkez olması itibarıyla Ankara’da olan en azından Türkiye açısından ulusal-geneldir. Buranın an’ı tüm ülkenin an’ıdır. Ankara bugün tamamıyla siyaset ve bürokrasidir, griye çalınmıştır. Oysa Ankara’da sadece soğuk bürokratik binaların, ekolojik bir değer olduğu bilinmeyen bozkıra kurulu bir yer değildir. Ankara kendine has bir kültüre, dile, şivelere, şarkılara, melodilere, bilinen ya da unutulmaya yüz tutmuş hikayelere, tatlar ve kokulara sahiptir. Siyasal merkez olması, yani genelleşen yönü özgün yönüne katil kesilmiştir. Yerel, özgün yönünü, güzelini, mirasını, değerini unutturmuştur. Ayrıca, siyasal bir kent olması, sadece krizlerin yeri değil, Türkiye’de temel sorunların, yerellerden gelen talepler, mücadeleler, direnişlerle bir çözüm merkezi olarak düşünülmesi gerekir.

Açık Çağrımız

Ankara’da yerel ile ulusalın, özgün ile evrenselin buluşması bilgi teknolojilerinin verdiği olanaklarla maddi zemine ulaşmıştır. Bunu yapmak her zamandan daha mümkün olduğu gibi her zamandan daha acil ve hayatidir. Küreselleşen her şeyi aynılaştırmakla kalmıyor, insanlığın zenginlik mirası olan ne varsa hızla unutturuyor. Var olan maddi zemini iyi değerlendirmek farklı olanları “farklılıkların eşitliği” temelinde kendi rengi, sesi ve özgünlüğüyle buluşturmak aynı zamanda küresele karşı yerelin dengeleme isyanı, ezilenin muktedire karşı başkaldırısı, muhalif olanın kendi mecrasında akması, alternatif olanın mücadele olanağının büyümesi demektir.

Ankara’da başlanacak yeni dönem yerel basının, yerel ile evrenseli buluşturduğu, yerellerin ortaklaşarak, dayanışarak, birbirine güç vererek en geniş ağlar şeklinde küreselleşmesine iyi bir örnek ve öncü olabilir. Yerel ve evrenselin doğru buluşması kentin, ülkenin ve dünyanın demokraside buluşmasıdır. Tüm bu nedenlerle, Ankara’nın gayri meşru gazetesi Solfasol olarak, düşüncelerimizi paylaşan, bize düşünceleriyle katkı sunacak olan, yerelden beslenen ve hedefleri olan tüm meslektaşlarımıza, Yerel Medya Ağı’nda buluşma, üretme, ülkemize ve dünyaya, yayıncılığın muhteşem gücüyle iyi yönde katkı sağlamaya açık çağrı yapıyoruz.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir