Solfasol: Solfasol okuyucularının konferansı tanımaları için ICCE’den biraz bahseder misiniz? Uluslararası Eleştirel Eğitim Konferansı oluşumu nerede ve nasıl başladı? Siz nasıl dahil oldunuz?
Hasan Hüseyin Aksoy: İlk kez 12-16 Temmuz 2011 tarihinde Atina’da gerçekleştirilen konferansın Başkanlığını Dave Hill ve Kostas Skordoulis yapmıştı. İlk konferansın bildiri kitabından öğrendiğimize göre bu kongreye dair ilk fikirler Mayıs 2010’da Dave ve Kostas’ın Londra’daki buluşmalarında ortaya çıkıyor. Sonrasında Temmuz 2010’da Yunanistan’da KRITIKI: Critical Science and Education dergisi çevresinde toplananlarca yapılan ve Dave Hill’in de katılarak sunu yaptığı Bilim ve Eğitime Eleştirel Yaklaşımlar atölyesinden sonra bu toplantının bir benzerinin uluslararası düzeyde yapılması fikri belirmiş. Daha önce lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin, okullardan ve üniversite düzeyindeki kurumlardan bilim insanları ve eğitimcilerin yüksek katılımıyla gerçekleşen bu konferans, eğitimcileri eleştirel eğitim konusunda eğiterek sosyal aktivizm konusunda da cesaretlendirmeyi amaçlamış. Eleştirel eğitim konferansı bu tanışmalar sonrasında Kostas Skordoulis’in editörü olduğu KRITIKI dergisi ve Dave Hill’in editörü olduğu Journal for Critical Education Policy Studies (JCEPS) çevresindeki akademisyen ve eğitimcilerin çeşitli ülkelerden katılımlarıyla başlamış ve Türkiye’den Eleştirel Pedagoji dergisi yayın kurullarında görev alan ya da derginin yazarı olan akademisyen ve eğitimcilerin katılımıyla devam etmiştir. Eleştirel Eğitim Konferansının temel yöneliminin dün de bugün de bazı teorik ve kavramsal ideolojik karşı çıkışlar ve yatkınlıkları içerdiğini söyleyebiliriz. Çeşitli akımlardan güç almakta ve onları geliştirmeye katkı sunacak bir platform olabilecek niteliği de göstermektedir. Konferans; Marksist, feminist, anti-faşist, anti-sömürgeci, eşitlikçi, demokratik yaklaşımlar başta olmak üzere eğitim alanı içerisinde geçerli olabilecek pedagojik, eğitim bilimsel iddialara dair tartışmaları buluşturmuştur. Eleştirel eğitim perspektifi eğitim alanının insanın insanlaşma ve özgürleşme serüveninin eğitim yoluyla desteklenebilecek yanlarına odaklanmakta ve insanı köleleştirecek, evcilleştirecek, insandışılaştıracak süreç ve etkilere, yabancılaşma ve nesneleştirmeye neden olacak neoliberal, baskıcı, piyasacı, rekabetçi ve antidemokratik süreçlere karşı çıkmanın araçlarını geliştirmeye, desteklemeye, hayata geçirmeye katkı sunmaktadır. Bitmiş ve sınırları kapatılmış bir alan değildir. Çok sayıda farklı kavram ve yönelimin eleştirel eğitim alanının ortaya çıkışında beliren merkezi ilkelere eklenmesi, ancak temel özü değiştirmeksizin genişletmesi söz konusu olmaktadır. Örneğin toplumsal cinsiyet çalışmaları, eleştirel ırk çalışmaları, postkolonyal/ dekolonyal çalışmalar, çokkültürlülük çalışmaları, ekopedagoji çalışmaları; eleştirel tiyatro pedagojisi, eleştirel barış eğitimi, eleştirel kriz gibi yaklaşımlar eleştirel eğitim alanının genişlemesine ve aynı zamanda gündelik yaşamda ve eğitim ortamlarında, sınıflarda bir praksis (bilinçli eyleme) oluşumunun kolaylaşmasına da katkıda bulunmaktadır. Konferansa ilk kez 2013 yılında Ankara Üniversitesinde Yaşamboyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Ana Bilim Dalı tarafından düzenlendiğinde katıldım. Bu süreçte çok sayıda lisansüstü öğrencim de çalışmalarıyla katıldılar ve sonraki yıllarda da kongreye katılmaya istekli olduklarını gördüm. Ankara’daki konferansın sonrasında Selanik’te, Atina’da, Wroclaw’da, Londra’da ve Napoli’de gerçekleştirilen kongrelere onlarca meslektaş ve öğrencimle katıldım. Bu kongrelerde dünyanın çok farklı ülkelerinden eğitimcilerle, üniversite çalışanlarıyla ve öğrencilerle karşılaşmamız, yeni ortak çalışmalar planlamamız ya da var olanları destekleyecek çabalara dahil olmamız söz konusu oldu. En son Malta'da yapılan 11. Eleştirel Eğitim konferansına katıldım, orada kongrenin 2024 yılında Türkiye’de tarafımızca yapılmasını önerdim ve bu öneri kabul edildi. İlk toplantıya ve sonrakilere katılan, katılmak isteyip de katılamayan çok sayıda eğitimci ve akademisyen meslektaşım ve öğrencilerimizle konferansa yönelik çalışmaları ev sahibi olarak Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünün desteği ile sürdürüyoruz.
Yasemin Tezgiden-Cakcak: Konferansla ilk karşılaşmam Eleştirel Pedagoji dergisindeki bir tanıtım yazısı sayesinde oldu. Ankara’daki 2013 konferansı benim için hem dünyadaki hem de Türkiye’deki eleştirel eğitimcilerle tanışmamı sağlayan muazzam bir buluşmaydı. Sonraki yıllarda Selanik, Wrocklaw ve Atina konferanslarına katıldım ve her bir konferans beni hem akademik, hem pedagojik, hem de bireysel anlamda derinlemesine etkiledi. Eleştirel Pedagoji dergisi ekibine katılmama da vesile oldu. Yıllar içinde konferanstan bildirileri, eleştirel eğitimcilerle söyleşileri dergide yayımladık. Solfasol: Bu oluşuma Türkiye dışında hangi ülkelerden katılım var? Zaman içinde genişlemesi nasıl oldu?
H. Hüseyin Aksoy: Ülkeleri tek tek saymayayım ama şu anda konferansın düzenleme kurulunda yirmi farklı ülkeden katılımcı var. Ülke çeşitliliğini Konferansın web sayfasından (https://icce2024ankara.wordpress.com/) okuyucuların görmesi mümkün. Ancak bu çeşitliliğin konferansın amacına henüz tam olarak karşılık gelmediğini, bazı ülke ve bölgelerden katılımın düşük düzeyde olduğunu söylemek isterim. Gelecek kongrelerde katılımın artmaya ve çeşitlenmeye devam edeceğini düşünüyorum.
Solfasol: Biraz da bu oluşumun faaliyetlerinden bahseder misiniz? Ne gibi faaliyetleriniz oluyor?
H. Hüseyin Aksoy: Konferans akademik bir temelde ve ciddi bilimsel hazırlıklar içeren ve sunuluşunda da eleştirel bir iklimde değerlendirmeye alınan çalışmalara ev sahipliği yapmaktadır. Bunun dışında katılımcılar sunular dışındaki zamanlarda yemeklerde, kahve araları ve konferans organizasyonu içinde düzenlenen çeşitli sosyal etkinliklerde bir araya gelerek informal iletişim kurma, bireysel tanışmalar yoluyla hem kurumsal hem de bireysel işbirliklerini ve dayanışma olanaklarını deneyimlemektedirler. Sanatsal çalışmalar, geziler, atölye çalışmaları gibi etkinlikler de kongrenin olanaklarına bağlı olarak gerçekleştirilebilmektedir.
Yasemin Tezgiden Cakcak: Bu konferansın en güzel yanı katılımcılara sağladığı demokratik, diyalojik ve sıcak atmosfer. Akademik kongrelerden alışık olduğumuz aşırı rekabetçi, eksik arayan tutum yerine dostane, yapıcı bir ortamın olması, dayanışmanın sıklıkla vurgulanması bence bu konferansın belirleyici özelliği. Konferans bildirilerinin yanı sıra oturum aralarındaki sohbetler de katılımcılar için dönüştürücü oluyor. Ayrıca kongreler esnasındaki tanışıklıkların yıllar içinde onlarca ortak bildiriye, makaleye, kitap bölümüne, ulusal ve uluslararası editörlü kitaba, çeviri kitaplara, webinarlara, ortak verilen derslere, uluslararası değişim programı katılımlarına vesile olduğunu da eklemeliyim.
Solfasol: Bu yılki konferansın kapsamı ne olacak?
H. Hüseyin Aksoy: Bu yılki konferansın teması “Krizler Çağında Eleştirel Eğitim Çalışmalarını Güçlendirmek” olarak belirlendi. Biz bu konferansa eleştirel araştırmaları geliştirmeyi, dayanışma ağlarını genişletmeyi ve güçlendirmeyi amaçlayan herkesi davet ediyoruz. Bugün baskı altındaki eğitimciler, bu birlikteliğe yeni/ güncel bir aciliyetle ihtiyaç duymaktadırlar. Bu konferansla eğitimde ve hayatın tüm alanlarında gözlenen otoriteryen, neomuhafazakar ve neoliberal politikalara, adaletsizliklere ve her türden ayrımcılığa karşı ezilenlerden yana mücadelenin rüzgarını yeniden yaratmak için bir araya geliyoruz.
Solfasol: Konferansın katılımcı ve düzenleyicilerinden biri olarak konferansın eğitim alanına ve katılımcılarına ilişkin olası katkıları konusundaki görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Yasemin Tezgiden Cakcak: Konferansın bu yıl Ankara’da yapılıyor olması desteğe, umuda ve dayanışmaya çok ihtiyacımız olan bir dönemde gerçekleşiyor olması nedeniyle bana çok heyecan verici geliyor. Konferans için bir araya gelmek, eleştirel eğitimi Türkiye’de ve dünyada yeniden düşünüp canlandırmaya çalışmak hepimize şimdiden iyi geldi. Son yıllarda ekonomik krizin etkisiyle Türkiye’den Konferansa gidebilen katılımcı sayısı giderek azalmaya başlamıştı. Konferansın Ankara’da yapılması Türkiye’deki eleştirel eğitimcileri bir araya getirecek ve dünyadaki diğer eleştirel eğitimcilerle buluşturacak, bir bakıma pandemi sonrası krizler döneminde üzerimize serpilmiş ölü toprağından sıyırarak bizleri de bir kez daha canlandıracak. Kongrede ülkemizdeki ve dünyadaki eğitimsel eşitsizliklere ve antidemokratik uygulamalara karşı hegemonyakarşıtı alanları bireysel ve kolektif olarak nasıl yaratabileceğimizi bir kez daha tartışacağız. Bu anlamda kongrenin yeni tanışıklıklara ve yeni işbirliklerine vesile olacağını düşünüyorum. Alana yeni öğrenci ve araştırmacıların katılımını teşvik edecek, yeni çalışma başlıklarının ve eleştirel eğitim pratiklerinin ortaya çıkmasını sağlayarak dönüşüme katkı sunacaktır.
Solfasol: Okuyucularımıza son olarak neler söylemek istersiniz?
Yasemin Tezgiden Cakcak: Solfasol okuyucularını, izleyiciler için ücretsiz olan kongremize katılmaya, tanıtımına destek olmaya çağırıyoruz.
H. Hüseyin Aksoy: Yıllardır Solfasol Gazetesinin Ankara özelinde demokratik, laik, özgürlükçü, ekoloji odaklı ve anti kapitalist topluluklara, emekçi topluluklara ve kentin çeperindeki insanların yaşamlarına ve görüşlerine duyarlılık gösterdiğini, sözlerine yer verdiğini dayanışma duygularıyla izliyorum. Bizlerin bu çabasına da yer verecek olmanız nedeniyle teşekkür ederim.
Yorumlar (0)