Tüketim denince aklıma mal, mülk gelirdi. Ve dışında kalmak istediğim ama bir türlü hayatımdan silip atamadığım sahibiyet ve mülkiyet kaygıları.Paylaşım ve tüketim sözcüklerini ise ancak tezat sanatı yan yana getirebilir derdim. Geçen ay paylaşımcı tüketimle yaşayarak tanıştım. Tanışınca farkettim ki ben zaten paylaşımcı tüketimle yoğrularak büyümüşüm. Çocukluğumu geçirdiğim 52/70 Sokak’ta günlük hayatımızın doğal parçasıydı takas etme, ödünç verme, hediye etme. Mesela bakır kahve öğütücüsü. Piyasada kahvenin kıt olduğu zamanlarda aktarda bulunca yarım kilo kahve alınırdı bizim eve ama bayatlamasın diye çekirdek olarak saklardı hep annem. Kahvenin öğütüleceği günlerde görevim apartmandaki tek bakır kahve öğütücüsünün sahibi beşinci katta yaşayan Hayriye Hanım Teyzelere çıkıp öğütücüyü ödünç almaktı. Ardından annem iyi günündeyse kahvenin bir kısmını benim öğütmeme izin verirdi. Ben bakır kolu çevirdikçe kahve kokusu buram buram dolardı mutfağa. 52/70 Sokak’taki komşulardan biri akrabasının nişanına, düğününe gideceği zaman çıkıp yeni elbise, ayakkabı satın almazdı, alamazdı; komşular birbirinden ödünç alırdı herşeyi, bazen de takas ederdi artık giymeyeceklerini.
Paylaşımcı tüketim akımı işte tam da bunu yapmaya çalışıyor. Araba fazlalığından şehrin sokaklarına, eşya fazlalığından evlerimize sığamadığımız bir yaşam tarzından uzaklaşıp ihtiyacımız olanları satın almadan kullanabilmemize aracı olmaya çalışıyor. Bunu yaparken de kent yaşantısının yarattığı engelleri - birbirimize güvensizliği, iletişimsizliği, yabancılaşmayı - teknoloji ve akran ağlarıyla aşmaya çalışıyor. Akıllı Şehirler’in bu ve gelecek yazısında akıllı insanların oluşturdukları paylaşımcı tüketim örneklerinden bahsedeceğim. Hem kendi deneyimlerimden komşunun arabasını kiraladığım Relayrides (nöbetleşegezinti) ile evimizdeki ikinci odayı kiraladığımız Airbnb’yi (havapansiyonu) anlatacağım, hem de duyup okuyup beni heyecanlandıran Parkatmyhouse (evimeparket), Sharesomesugar (birazşekerpaylaş) ve Thredup’ı (üstbaş) anlatacağım. Relayrides komşudan komşuya araba paylaşımının dünyadaki ilk örneği. Boston’da kurulduğu için de Boston’da yaşayan bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Son bir iki yılda başka şehir ve ülkelerde de benzer birçok şirket (whipcar, spride, drivemycar, getaround) kuruldu. Sistemin temelinde mahallede arabası olmayanların olanlardan araç kiralaması fikri yatıyor.
Bu şekilde arabası olmayanlar cumartesi günleri haftalık süpermarket alışverişlerine giderken otobüs-taksi ikileminden sıyrılıp arabanın nimetlerinden rahatça ve benzin dahil saati 6 dolara yararlanabiliyor, arabası olanlarsa boş yere park yerinde bekleyen arabalarından ek gelir kazanabiliyor. Relayrides sistemini mümkün kılan temel bileşen teknoloji: hem kullanıcı hem araba sahibi İnternet üzerinden sisteme üye oluyor; araca GPS ve manyetik kartla açılan motor kilidi olan bir alet yerleştiriliyor; kullanıcıya manyetik kart gönderiliyor ve kart aracı sadece İnternet üzerinden yapılan rezervasyonun saatinde açıyor. Yazdıklarımdan Relayrides’ın birbirleriyle tanışmayan komşuların gözü kapalı güvenleri üzerine kurulu bir sistem olduğu sanılmasın. Özellikle araba sahiplerinin tanımadıkları birine arabalarını kiralamalarının önündeki güven engelini aşmak için birçok önlem alınmış durumda.
Örneğin, araba sahipleri adına arabanın kiralandığı zamanları kapsayan 1 milyon dolar değerinde sigorta poliçesi hazırlanıyor. Üyelik başvurusu yapan herkesin trafik cezası ve kaza geçmişi incelenip onaylanıyor. Kullanıcılar ve kiralayıcılar birbirlerine olumlu veya olumsuz eleştiri yazıp İnternet sitesinde paylaşabiliyor. a yine de Relayrides gibi bir sistemin işleyebilmesi için asgari düzeyde de olsa toplumsal güven ve iyi niyet şart. Yaşadığın sokakta ilk defa gördüğün birine biraz merak ve nazik bir gülümsemeyle değil de şüphe ve korkuyla baktığın bir ortamda Relayrides’ın işlemesi mümkün olmaz gibime geliyor. Gelecek yazıda başka bir paylaşımcı tüketim örneğinde buluşmak üzere. Şehirde yaşarken her gün karşılaştığımız ve ilk bakışta kronik gözüken sorunları teknolojiye dayalı akıllı ürün ve sistemlerle azaltmanın mümkün olduğuna inananlardanım. Bu köşede, farklı şehirlerde gördüğüm ve beni heyecanlandıran akıllı çözümleri sizlerle paylaşmak istedim.
Yorumlar (0)