İlkbaharın gelişiyle Boston’da kimseler evinde durmaz oldu. Görünen önümüzdeki birkaç ay boyunca oturma odalarımızdaki koltuklarımızın yerini parklardaki banklar, yemek masalarımızın yeriniyse çimlere serilen örtüler alacak. Bu duruma en çok sevinense sanıyorum çocuklar. Aylardır soğuk hava ve yağış nedeniyle dört duvar arasına sıkıştırıldığı yetmediği gibi “aman şuna dokunma, bunu açma, şunu kapama” uyarılarıyla durmadan kısıtlanan oyunları en sonunda özgürlüğe kavuşacak. Hele bir de evleri sayıları giderek artan yenilikçi oyun parklarından birine yakınsa.
Bu ayki Akıllı Şehirler’de oyun ile teknolojinin kesişiminde yenilikçi oyun parklarından bahsedeceğim. İtiraf etmeliyim ki çocukluğunda en yakın oyun parkı 40 dakika yürüme mesafesindeki biri kırık iki salıncakla, oturma tahtaları oynak bir tahterevalli ve yaz sıcağında yanına yaklaşılmayan metal bir kaydıraktan oluşan biri olarak bu yazının tonunu belirlerken oldukça zorlandım. Son yıllarda Türkiye’deki büyük şehirlerde oyun parklarının sayılarının göreceli olarak artması, paslı metal ve kırık tahtanın yerini dayanıklı, renkli ve en azından göze daha güvenli gözüken plastik oyun parkı malzemelerinin almasını birçok kişi gibi sevinçle karşılamıştım. Ta ki Boston’a taşınıncaya dek. Burada beni esas şaşırtan her çocuğun kısa bir yürüyüş sonrası ulaşabileceği bir oyun parkının olması değil de her parkın birbirinden farklı oluşuydu.
Buradaki oyun parkları belediyeler tarafından şehirdeki boş alanlara serpiştirilmek üzere topluca alınan tek tip oyuncak takımlarından oluşmuyor. Her birinin büyüklüğü, yapısı, oyuncakları birbirinden farklı. Böyle bir çeşitliliğin ardındaysa dış mekanda çocuk ve oyun üzerine çalışan tasarımcılar yatıyor. İşte bu tasarımcılar bir yandan oyun parklarının her çocuğun farklı gelişimsel ihtiyaçlarına yanıt verebilmesini sağlarken diğer yandan güvenliğe azami önem veren eserler yaratıyorlar. Bir kısmına kendi mahallemde rastladığım bir kısmıyla da bu konu hakkında araştırma yaparken internette karşılaştığım tasarımcıların tartıştığı ve ilginizi çekebileceğini düşündüğüm birkaç konu şöyle:
Oyun parkları sadece 4-9 yaş grubundaki değil, her yaş grubundaki çocukların keyifle oynayabileceği mekanlar olarak tasarlanabilir. Dikkat ederseniz Türkiye’deki oyun parklarında yeni yürümeye başlayan çocuklara fazla rastlanmaz. Oysa doğru yüzey malzemesi, uygun oyuncaklar ve doğru bir park tasarımıyla emekleme sürecindeki çocuklar bile çocuk parklarında açık havada diğer çocuklarla sosyalleşerek oyun oynamanın tadına varabilirler. Oyun parkları farklı düzeylerde fiziksel beceriye sahip çocukların farklı ihtiyaçlarına yanıt verebilecek şekilde tasarlanmalı. Tekerlekli sandalye kullanan bir çocuk da kaba motor becerileri farklı nedenlerle diğer çocuklar düzeyinde olmayan bir çocuk da oyun parkında diğer çocuklarla beraber oyun oynayabilmeli. Oyun parklarında oyuncaklar kadar çevresel düzenleme de tasarımın önemli bir parçası. Örneğin bu görevi üstlenebilecek ağaçların yokluğunda yaz aylarında güneşin olumsuz etkilerine maruz kalmadan oyun oynamayı mümkün kılan özel gölgelikler parkların önemli bir bileşeni olarak düşünülebilir. Yine örneğin yüzey malzemesi çocuğun oyun deneyimini doğrudan etkileyebilmekte; Boston’da gezdiğim bazı oyun parklarındaki özel kauçuk materyaller 3 metreye kadar yükseklikten çocuğun düşmesi durumunda herhangi bir yaralanmaya yol açmayacak özelliklere sahip. Benzer şekilde iyi bir aydınlatma da parkın çocuklar tarafından daha uzun saatler boyunca kullanılabilmesini sağlayan çevresel düzenlemeler arasında görülebilir.
Yeni nesli belki de önceki nesillerden en farklı kılan özellikleri çoklu-duyusal beklentileri. Önceki nesillere yetip de artan düz platformlar, tutunarak kayılan direkler ve kaydıraklar yeni neslin beklentilerini artık karşılamıyor. Nitekim yavaş yavaş rotasyonel oyunlar, dijital teknolojiden yararlanan interaktif oyuncaklar gibi yepyeni tasarımlar parklardaki yerlerini alıyor. Yarın öbür gün Ankara’da bir oyun parkının önünden geçerseniz bir durup olur da bir gün tasarımcılara fırsat verilirse bu oyun parkının yerinde olabilecekleri, yapılabilecekleri hayal etmeye çalışın. Sizin aklınıza neler geliyor?
Yorumlar (0)