Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya
“Ana”

Binlerce yıl öncesinden başlayarak gelip geçen çok sayıda kavmin bıraktığı insan değerleriyle yoğrulmuş Anadolu’muz, “amazon”lar benzeri “savaşçı kadınların ülkesi” olarak da bilinir. Yurdunu savunurken ölen evlâtlarının ardından ağıtlar yakmakla kalmayan Anadolu kadını, gerektiğinde yiğitçe savaşarak destanlar yazan anaların ülkesi yapmıştır Anadolu’yu. Böyle şeyler yazmaya kalkınca aklıma hep siyasal eylemler sırasında öldürülen gençlerimizin anneleri gelir. Bir de özel olarak benim aklımdan düşmeyen Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kıdemli piyano öğretmenlerinden Nimet Karatekin…

Bu yıl doksan üçüncü yaşını süren Nimet Hoca’mız, evlât acısını çok derin biçimde yaşamasına karşın, gencecik yaşta yitirdiği oğlunun acısına gömülerek dünyaya küsmemiş, dipdiri ve yapıcı bir anlayışla hayata yeniden atılan bir “anne” örneği olmuştur. Onu, Konservatuvar’da büyük bir istekle öğrenci yetiştirdiği yıllardan tanırım. Bu çocukların da müziğin yüksek basamaklarını tırmanmasını sağlayarak analık duygusunun bile yetmeyeceği görevleri bilinçle sürdürmüştür Nimet Hocamız. Piyano öğretmeni yönüyle özveri gerektiren farklı bir tarafını belirtmeliyim onun: Çalıştırdığı öğrenciler arasında, iki de görme özürlü bulunuyordu.

Bu görme özürlü çocukların okulu bitirdikten sonra hem besteci hem piyano eğitimcisi olarak Ankara’nın müzik yaşamında değerli bir yer tuttuğunu belirtmeliyim. Günümüzden 30 yıl kadar önce, Hacettepe Üniversitesi’ne bağlanarak Beşevler’deki yeni binasına taşınan Ankara Devlet Konservatuvarı’nın üçüncü katında, gereksiz yere geniş tutulmuş bir sofa üzerinde, hesaplanmadan yapılmış küçücük odalar vardı. Piyano öğretmenlerinin odalarıydı bunlar. Yarım kuyruk bir piyanonun ancak sığabildiği, kalan yere ise birkaç kuru iskemlenin konduğu bu odalardan biri, artık ışıklar içinde yatan sevgili ve değerli piyanist dostum Kâmuran Gündemir’in odası, onun yanındaki ise Nimet Karatekin’in odasıydı. Ben Kâmuran Hoca’ya ara sıra uğrar, sofada ayaküstü şundan bundan konuşarak sohbet ederdim. Öğrencisini uğurlarken son bir kez öğütlerde bulunmak gibi rastlantılarla odasından çıkan Nimet Hanım da bizi orada görünce, yürekten gelen bir sıcaklıkla sohbetimize katılırdı.

Onun bu alçakgönüllü, ama ayrıcasız herkese sevgiyle bakan tavrını çok az insanda görmüşümdür. İçiyle dışıyla sevgi doluydu. Ben, aynı zamanda Gündemir’in öğrencilerinden birinin velisi kimliğimle, Nimet Hanım’a göre “dış kapının mandalı” sayılmam gerekirken o, “bitişik komşu” yakınlığıyla davranırdı bana. Nimet Hanım gibi sevgi dolu bir insanın, piyano öğretmeni yönüyle ne kadar başarılı olduğunu söylemeye gerek var mı? Değerli okurlarım, eğitimin, eğitim kavrayışının başarılı olmasında yalnızca bir önkoşul vardır: Sevgi! Öğretmenini ve dersini severse öğrenir çocuk… Eğitimciliğin mayasıdır sevgi. Hele müzik sanatı söz konusu olduğunda, bitkilerdeki özsu gibidir sevgi…

Piyano eğitiminde de öğrenci, sürdürdüğü çalışmaları, parmak becerisini geliştiren birtakım bitmez tükenmez alıştırmalar olarak değil de, aslında sesler aracılığıyla hayatı ve insanı anlatmak amacı taşıdığını sezinlerse yeni bir “gerçek müzikçi” kazanılmış demektir. O zaman, bu usandırıcı alıştırmaların gerekli, hatta zorunlu olduğunu anlayabilir öğrenci ve istek duyarak çalışmaya koyulur. Sevginin bulunmadığı yerde, küçük yaşta piyanist olmaya soyunan bir çocuk katlanabilir mi yıllar süren bu ağır yüke? Ankara Devlet Konservatuvarı’nda tam 45 yıl piyano öğretmenliği yapan Nimet Hocamızın öğrencileri arasında, günümüzün ünlü bestecileri, orkestra şeferi ve piyanistleri vardır. Onların hepsi, yaşamı doğru değerlendiren Nimet Karatekin’in çocuklarıdır. Yaşamda kalan çocukları…

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış