Mekânı konuşmaya başlamadan önce bize orayı anlatacak kişi olan Murat Çopur'u biraz tanımak istiyorum. Biliyorum ki o tecrübeli bir müzisyen ve Last Penny'ye bu yönüyle katkıda bulunmaya devam ediyor. Onu biraz kendisinden dinleyelim:
'Isparta'da doğup büyüyüp, daha sonra müzik eğitimi almak için İstanbul'a yerleştim. Hocam Kâmil Erdem sayesinde bas gitar konusunda kendimi geliştirdim ve ondan caz altyapısını öğrendim. Birçok dönemdaş arkadaşımla beraber bir sürü projede yer aldım. O zamanlardan beri arkadaşım olan Ceylan Ertem ile 19 yıldır, daha sonra tanışıp çok iyi dost olduğumuz Jehan Barbur ile yaklaşık 10 yıldır birlikte müzik yapıyoruz. Artık sadece caz çalmıyoruz, üretiyoruz; içinde caz, rock, pop, türkü unsurları da olan farklı türlerde bir müzik ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Bu bakış açımı Last Penny'nin müzik listelerinde de görebilirsiniz.’
Ankara'da yaşamadığını bildiğim Çopur hayatını şöyle anlatıyor:
'Ankara'da da İstanbul'da da yaşamıyorum. Turneler nedeniyle sırt çantasıyla yaşıyor sayılırım. İkametim Bodrum'da, İstanbul'un keşmekeşinden sonra Bodrum'a attım kendimi. Ama tabii ki Last Penny serüvenimiz başladıktan sonra Ankara'ya daha sık gelmeye başladım. Büyük şehir ihtiyacımı burada karşılıyorum ve çok memnunum. Ulaşımı daha kolay, insanları daha kibar, merkezi ve aradığım her şeyi bulabildiğim
bir şehir. Soğuğu sevdiğim için o da bana
sıkıntı olmuyor doğrusu... Ankara'da özgün bir ruh yaratmak bizim için daha kolay oldu diyebilirim.'
Last Penny çok ortaklı bir işletme... Diğer ortakların isimlerini söylemeden geçmeyelim. Hepsi ayrı konularda uzmanlıkları ile katkı sağlayan insanlar... Daha önceki mesleki ve yaşam deneyimlerini Last Penny’e yansıtan Özge Çiftçi, Halil Ünsal ve Yunus Emre Saygılı böyle
bir mekân açmak için yola çıktıklarında her biri güvendikleri tanıdıklarını ekibe dahil etmişler: Özge Çiftçi kuzeni olan Murat Çopur'u, Halil Ünsal avukat olan Ömer Özbay'ı, Yunus Emre Saygılı
ise tasarım desteği için yakın arkadaşı Tamer Köşeli'yi... Ve son olarak da Bora Temel aralarına katılmış.
"İyi müzik dinlemek, dinletmek istiyoruz."
Peki Last Penny hikayesi nasıl başladı? Mekânın küçük bir tarihçesiyle başlamak istiyorum:
'Öncelikle adının manasıyla başlayayım; herkesin cebindeki son kuruşa kadar kullanması ile kurulan bir oluşum olduğu için adı 'Last Penny' oldu ve bundan 3 yıl önce Abay Kunanbay Caddesi'nde küçük, sevimli bir kahve dükkânı olarak başladı. Konsept unsurlarımızı önceden belirledik: Coffee, Booze, Tapas, Stories...
"Burada hayallerin gerçekleştiğini gördük."
İlk mekânımız yaklaşık 4-5 masalık basit bir kahve dükkânıyken, bugün iki şubeli ve güzel bir ambiyansa sahip barı, restoranı ve müziği olan, insanların interaktif olarak katılıp burayı yaşayabildiği, kendi hikâyelerini üretebildiği bir yer haline geldi. Üçüncü yılımızda 'First Penny' dediğimiz ilk dükkânımızı, şu an içinde olduğumuz Büklüm Sokak'taki Last Penny'ye taşıdık. İlk dükkânımızdan sonra Bahçelievler 2. Cadde’de açtığımız Last Penny şubesiyle aslında bugünkü konseptimizi başlatmış olduk. Dekorasyonumuz, kullandığımız ahşabın cinsi, objeler, kitaplar, aydınlatmalar vs. oluşan bu konsepti şu an bulunduğumuz Büklüm Sokak'ta da uyguladık.’
Yavaş yavaş müziğe gelmek istiyorum. Konser verilen bir mekân olma seçiminin ilk Last Penny, nam-ı diğer First Penny açılırken akıllarında olup olmadığını soruyorum:
'Tüm ekibin ortak noktası aslında müzik...
İyi müzik dinlemek, dinletmek istiyoruz. Ben müzisyen olduğum için tabii ki bu noktada baskınlığımı ortaya koymaya çalışıyorum ama ortaklarımın da müzik zevkleri oldukça başarılı. Canlı müzik dışında mekânlarımızda çalan müziklerimizi özel listeler hazırlayarak oluşturuyoruz. Büklüm’de bulunan enstrümanlarımız ile gelen her müzisyenin, çalıp zaman geçirebileceği hatta bir araya gelip jam session yapabileceği bir ortam yaratmak istedik. Doğrusu First Penny açıldığında sahnesi olan bir yer hayal etmemiştik. Ancak Büklüm Sokak'taki şubeyi ilk kiraladığımızda,şu an üstünde oturduğumuz bu bölümü ilk gördüğümde 'Burası sahne olmalı!' dedim. Sahne derken sadece müzik için değil elbette; tiyatro oyunları, stand-up veya sihirbazlık gösterileri ve bunun gibi birçok performans için kullanılabileceğini düşünüyoruz. Hayalimiz buydu ve bu hayalimizi yavaş yavaş gerçekleştirmeye başladık. Şimdiye kadar organize ettiğimiz konserlerimiz birbirinden keyifli geçti.'
Konserlerin ne sıklıkta olacağı Ankaralı müzikseverler için önemli elbette ama her gün konser organize etmenin de ne kadar zor olduğunun farkındayız.
'Burası bir caz kulübü ya da canlı müzik mekânı değil aslında; bunu belirtmem lazım. Biz müziği bir hediye gibi düşünüyoruz. Haftada bir, iki haftada bir böyle bir etkinlik (konser vs.) yapalım, onun için en iyi şekilde hazırlanalım, olabildiğince kusursuz geçsin istiyoruz. Bunun yanında, mekânımızda ağırlıklı olarak caz müzik çalınsa da Afrika müzikleri, reggae, dünya müzikleri ve alternatif müzikleri de sahnemizde ağırlayacağız. Konserlerimizden biri Türkiye'nin reggae gruplarından Good Vibes'tı örneğin. Ve mümkün olursa yurt dışından da müzisyenleri ağırlamak istiyoruz. Biz buranın sabahtan gece yarısına kadar yaşamasını istiyoruz aslında. Tabii ki konserler olduğunda buranın havası değişiyor ve çok daha güzel oluyor. Ama biz bunun hızla tükenmesini ve rutine binmesini istemiyoruz, o günlerin kendine özel bir değeri olsun, anlamlansın istiyoruz.'
Mekânda müzisyenler ve kaliteli müzik olunca, diğer ortaklar da ortamın müziğinden etkilenip enstrüman çalmaya başlamışlar:
'Bir ortağımız benim kontrbasım burada olduğu için heveslenip, kontrbas çalmaya başladı. Bir diğeri trompete hevesli, biraz üflüyor. Aslında uzun vadedeki hedeflerimizden biri de kendi ekibimiz içerisinde bir müzik grubu, bir 'Last Penny Band' kurmak... Burada hayallerin gerçekleştiğini gördük, neden olmasın?'
Bu bakış açısıyla elbette müzisyenlerin çok sevdiği bir mekân olmuş Last Penny. Onların dışında, sokakta yaşayan hayvan dostlarımız da müdavimleri arasında... Biz ordayken mekânda takılan kediler köpekler hayatlarından gayet memnun görünüyorlardı!
Son olarak Ankara'nın sosyal hayatına böyle bir katkıda bulundukları için kendim ve Ankaralı müzikseverler adına teşekkür ediyorum. Umarım aralıklı olsa da dünyanın birçok yerinden farklı müzik türlerini canlı dinleme şansına sahip oluruz ve Last Penny daim olur.
Yorumlar (0)