Gece gündüz üzerimizde dolaşan düşler, göz göze ritimsiz, tekinsiz bir dansta tükenirken çekiştiriyorlar birbirlerini, tersten uyuyor ve tersten kalkıyoruz... Okuyuşumuz, yazışımız ve paylaşımımız da tersten... Tersiz yani... Ama ortak bir düşe inanıyoruz... Solfasol olarak ilk sorumuzla başlıyoruz:
Kurduğunuz bu yayınevinin amacı neydi, yani neyi dert eylediniz?
Medakitap: Bu yayınevine kesinlikle ihtiyaç vardı. Zulme ve acıya karşı, ben’in varoluşunu gerçekleştirebilme ve özgürlüğe ulaşabilmek için, gerekliydi. Çünkü biz, yazmanın ve sözcüklerin gücüne inanıyoruz; Yaratıcı üretime, birlikteliğe, komünaliteye, ruh kardeşliğine ve var olma direncine... Sözcüklerimizle özgürleşeceğimizi ve bizi okuyanları da özgürleştirebileceğimizi düşünüyoruz. En küçük bir maddi beklentimiz yok. Yazarak para kazanmak hedeflerimizden biri değil.
Tek amacımız yazdıklarımıza bir şekilde ihtiyaç duyan ötekiler’e ulaşabilmek. Bunun yolu da hiçbir iktidar ilişkisi üretmeyen, yatay ya da dikey değil, aksine çok eksenli ilişkilerle kendini var kılan bir yayınevinden geçiyor. Sanki biraz arkaik haldeyiz. Teknoloji çılgınlığının doruklara vardığı bugünlerde, klasik kitabın yanındayız. Sözcüklerine, sahiciliğine ve samimiyetine, veriminin kalitesine inandığımız herkese açığız. Komünalitenin gereği olarak büyümeye, çoğalmaya vedaha çok yazarla daha çok okuru bir araya getirmeye çalışacağız.
Solfasol: Ankara kökenlisiniz, sizce İstanbul yerine Ankara’da olmanız bir dezavantaj mı?
Medakitap: Hayır, tam aksine, İstanbul’un, nankör bir âşık olarak, Ankara ile var olduğuna inanıyoruz. İstanbul bir Sultanlıksa, Sultanlığın devşirdiği birçok ve kıymetli yazar Ankara’dan göç etmiştir. Yani bozkırın direncini ortaya çıkarıp, bozkırdan köklenecek bir çınarın ilk anları bunlar. Çünkü direnç, var olabilmenin en kesin edimlerinden birisi. Dirençli olmayanın var olma şansı neredeyse yok. Hele de uzama ilişkin nesnel koşulların çetinliği söz konusuysa, direnç çok daha önemli bir olguya dönüşebilmekte. Söz gelimi bozkırın nesnel koşulları, bozkırda var olmaya çalışan her şey için, diğer uzamlara göre, çok daha dirençli olmayı gerektiriyor. Bozkırın çiçekleri ya da insanları, ötekilerine göre çok daha dirençli olmak zorundalar. Belki de bu yüzden, salt bu yüzden Ankara, direncin ve birçok üretkenliğin başlangıçlarını içermekte. Medakitap da bu başlangıçlardan biri işte...
Solfasol: Dert ettiklerinizi bir özetleseniz?
Medakitap: Kendimizi şöyle tanımladık bir yazımızda:“yazmak... Sözcüklerle girişilen bir tür varoluş deneyimi... Sıkıntılı, sorunlu, ‘dertli’ benlerin, dertlerini ifade etme ve paylaşma isteği... Bir tür boşunalık...
Belki de kimsenin böylesi bir paylaşıma gereksinimi yok, ‘bu’ dünyada; Yazan ben, kendini kandırmakta...
Ya da nerede ve kim olduğu bilinmese de ötekine,
daha doğrusu bir benzerine ulaşma umudu yazmak... Böylelikle, korkutucu ve delirtici ‘mutlak’ yalnızlıktan kurtulabilmeyi, çoğullaşabilmeyi umut etme... Derdini söyleyerek, efkârını bulaştırma isteği... Çünkü herçığlık, korkunç bir sesleniştir aynı zamanda; hele de çığlığınızın kimseye ulaşmayacağını düşünüyorsanız. Yazmak, çığlığını hısım kılmak bir ötekiyle... Birçok şey söylenebilir... Ancak, eskilerin tabiriyle, kesin olan şu: “sözcüklere meyyâlimiz, vallahi derttendir”.
Dolayısıyla Medakitap, derdini söyleyerek efkârını bulaştırmak isteyenlerin, anımsayanlar için çoğunluğu İzlek Dergisi çevresinden olan ve yeni katılımlarla güçlenen ünik bir grubun, komünal bir çabası, diyebiliriz.
Solfasol: Yeni bir yayınevisiniz, kitaplarınızdan sözedelim biraz da...
Medakitap: İlk ürünlerimiz Şubat 2016 tarihinde yayımlandı. İlk kitaplar, 1997 yılında İzlek Yayınlarından çıkan Serdar Aydın’a ait ‘Nilgün Marmara Metinleri ve Fragmanlar’ adlı kitabın ikinci baskısı ve bir anomalinin teşhiri olan, Ali Hikmet Eren’in, Ankara’nın Delileri.
Mayıs 2016 çıkışlı dört kitabımız daha yayımlandı şimdilerde; Gökhan Tok’tan; Derdimin Devası, Murat Darılmaz’dan; Akşam Olur Karanlığa Kalırsın, Esme Aras’tan; Ankara’da Edebiyat ve M. Mahzun Doğan’dan da Uyyyy... Aha! Adlı kitaplar... Edebiyatın belli bir türünden değil, her türünden, geniş bir yayın yelpazemiz olsun istiyoruz...
Solfasol: Kolaylıklar diliyoruz, yeni kitaplarınızı bekliyoruz, umarız yüzlerce kitaba koşarsınız!
Medakitap: Teşekkürler... Bozkırda var olmaya çalışmak, direnci yeniden tanımlamakla koşut. Bir de derdiniz varsa ve efkarınızı bulaştırmak istiyorsanız, diyoruz ki: Medakitap kitapları tam da size göre.
Yorumlar (0)