Ankara’nın Çılgın Projesi, Ankara Boğazı, Kanal Ankara ya da İmrahor Millet Bahçesi… Aynı saçmalığa verilmiş farklı isimler bunlar… Vadinin hemen tepesinde yükselen SİNPAŞ Konutları gibi mevsime, konjonktüre ya da emlak baronlarının reklam cini fikirli pazarlama planlarına göre adı değişiyor, değişmeyen ise İmrahor Vadisi’nin tam tabiriyle altını üstüne getiriyor olması…
Gökçek’in Rüyası, Ankara’nın Kabusu…
Açılmış ve sayısı onun üzerine davanın hepsi kazanılmasına, hukukun her seferinde burada bunu yapamazsın demesine ve projeye dair plan, proje, ruhsat, izin ne varsa her biri tekrar tekrar iptal edilmesine rağmen, her mahkeme kararı ardından adı, eni ya da boyu değiştirilip yeni bir planmış, projeymiş gibi, hukukla dalga geçercesine dön dolaş geri getiriliyor önümüze. Gözümüzün içine baka baka, birkaç ensesi kalının dairesi satılsın, arsası değer kazansın diye halkın parasıyla emlak oyunları oynanıyor. Gökçek'in 25 yıllık rüyası Ankara'nın kabusu oldu, pandemi günlerini fırsat bilip karabasan gibi kentin üzerine çöküyorlar.
Sanki Ankara'nın bütün dereleri beton borulara hapsedilmemiş, ağzını açan herkes derelerin üstünü kapatan zamane yöneticilerine lanet okumuyormuş gibi son elli yılda Ankara'nın diğer derelerinin başına ne geldiyse aynıyla o oluyor İmrahor'da... Bugün cadde altından akan Kavaklı Dere gibi, Bülbül Deresi gibi, Dikmen Deresi gibi, Bent Deresi gibi iki insan boyu beton bir boruya hapsediliyor İmrahor Deresi de. Suladığı topraklar, ağaçlar susuzluğa terk ediliyor, bu da yetmezmiş gibi alttan akan derenin tam üstüne elektrik ile çalışan çakma bir kanal yapılıyor. Bunun adına da utanmadan "millet bahçesi" deyip aklıyla dalga geçiyorlar Ankaralıların...
Tam Bir Deli İşi!
Tüm saçmalıklarından sadece birisini örnek verelim: İmrahor Deresini 280 cm çapında beton borulara hapsedip üstüne yapılan ve taşıma suyla çalışacak bu çakma kanalın tümü tamamlanırsa sadece bu çakma kanalın içindeki suyu çevirmek için en az 32 ayrı dev pompa istasyonu gerekecek. Onbinlerce konutun ihtiyacı olan elektrikten daha fazlası sadece bu çakma kanalın suyunu çevirmek için kullanılacak. Peki, bu elektriğin parasını kim ödeyecek? Artık adı "Millet Bahçesi" olduğuna göre elektrik parasını da elbette "millet" ödeyecek. Böyle söyleyince komik geliyor olabilir ama, daha açık yazınca biraz acı bir tat bırakıyor; buranın elektrik parası Büyükşehir Belediyesinden çıkacak, yani Ankaralılardan, yani senden benden... O elektriği üretmek için kim bilir nerede başka sular, başka dereler zapt edilip barajlara tıkılacak... Tam bir deli işi, di mi? Projenin her aşaması, her bir parçası böyle...
İmrahor: Ankara’nın Canı, Nefesi, Suyu…
Oysa aklın yolu bir; tüm mahkeme kararlarında teyit edildiği üzere İmrahor Vadisi Ankara'nın açık yeşil alan ve sulak alan sisteminin en önemli halkasını oluşturan Mogan-Eymir sisteminin ekolojik değerleri ile ön plana çıkan havza sisteminin bir parçası. Alana özgü mikroklima, flora ve fauna, Ankara için önemli bir doğal hava koridoru işlevi sunan yapısı ile bütüncül bir şekilde koruma altında olması gereken* İmrahor, Ankara'nın özgün ve bütünüyle imara açılmamış olan son vadisi ve eğer bir şeyler yapılmazsa birkaç kendini bilmez müteahhittin ve onların peşine takılmış bürokratın para hırsının kurbanı olacak.
Ezcümle, seçimle Ankara'nın yönetiminden kovulanlar Ankara'nın toprağına tırnaklarını geçirmişler, çekmiyorlar ellerini, üç kuruş için Ankara'nın nefesini, suyunu kesmek için bürokrasiyi kendilerine kukla etmiş, hukukla ayak oyunları oynuyorlar.
Vadideki Zeytin Ağacı Direniyor, biz de öyle…
Koronavirüs pandemisi sebebiyle kısıtlı sosyal hareketlilik imkanına rağmen Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi'nin çağrısıyla bir araya gelen Ankaralılar ise bu projeyi durdurmak ve İmrahor'a göz dikenleri deşifre etmek için çalışıyor. Hemşerilerine İmrahor'un hepimizi, bütün Ankaralıları neden ilgilendirdiğini nasıl anlatacaklarını, bir araya nasıl geleceğimizi, bu deli işi projeyi nasıl durduracağımızı konuşuyorlar. Mesleklerini, Odalarını, örgütlerini, kendilerini hedef alan tüm hukuksuzluklara rağmen İmrahor Vadisinin suyu için, rüzgarı için, iğde ağacı için, zeytin ağacı için, taklitçi sığırcık kuşu için direniyorlar.
Biz de Solfasol'dan Onur Mat ve Mehmet Kocabey'le birlikte 21 Mayıs günü vadiye gittik. İmrahor Vadisinde neler olduğunu bir ucundan diğer ucuna kayda aldık. Kanal inşaatının ilk aşamasının şantiyesine de gittik, proje müdürü İnşaat Mühendisi Nuri Akyol ile görüştük. İzlenimlerimizi canlı yayınlarda Ankaralılarla paylaştık. Önümüzdeki günlerde de elimizdeki tüm olanaklarla Vadide olmayı sürdüreceğiz Olan bitenle ilgili sorulması gereken soruları sorup cevaplarının peşine düşeceğiz.
Aklımızda Deli Sorular
Daha şimdiden sorularımız birikti. İmrahor'da bu olanların anlaşılması için sorulması gereken ilk sorular şöyle:
- Projenin arkasında açık ki yıllardır farklı yanıltıcı reklamlarla satılmaya çalışılan SİNPAŞ konutlarının değerini ve bir an önce satılmasını dert eden birileri var. Kim bunlar? SİNPAŞ konutlarından kimler daire(ler) aldı, inşaat işinin ortakları kim, mimari projesini kim yaptı?
- Son on yılda proje ile düzenlenmesi planlanan İmrahor Vadisi boyunca arazilerden hangileri el değiştirdi, el değiştiren arazileri kimler satın aldı?
- Odaların, uzmanların ve mahkeme kararlarının hem ekonomik hem ekolojik yanlışlığını defalarca ortaya koyduğu bu projede direnilmesinin nedeni ne? Müteahhit aklıyla bile kabul edilemeyecek kadar ufuksuz, sırf çıkarının peşinde olan biri için bile son derece sığ ve niteliksiz böylesi bir projenin peşine kim neden düşer?
- Yapım işi seçim öncesi alelacele TOKİ'ye devredilmiş olmasına rağmen halen işin sahibi konumunda olan Ankara Büyükşehir Belediyesi neden hâlâ sessiz? Seçim öncesi açıklamalarında bu projeyi yaptırmayacağını açıkça ve defalarca dile getiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş seçildiği günden bu yana bu konuda neden hiç tepki vermiyor?
Biliyoruz ki, bu soruların cevaplarına ulaştıkça İmrahor'da sular daha özgür akacak, rüzgâr daha özgür esecek, Ankara'nın suyu, nefesi açılacak!
*Şehir Plancıları Odası İmrahor Vadisi Bilgi Notundan
Yorumlar (0)