Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ayın Seli Midilli Üzerinde

Ayın Seli Midilli Üzerinde

Midilli Adası hakkında bir yazı yazmamı; elbette bir Midilli gezisine, adanın merkezi ve en büyük şehri Midilli’de yaşayan tur rehberimize, Ayvalıkta bir çay bahçesi işleten Mehmet amcaya ve tabiki Ayvalıktan bakanlar için Midilli Adası üzerinde batan Ay’a borçluyum dostlar. Yukarıdaki dizelerin sahibi Sappho’nun yeri ise ayrı. Hepsine baştan teşekkürler.

Konuya tam ortadan başlamak gerekirse, yaz aylarında Yunan adalarına gitmek isteyenler için tavsiyem Ağustos ayının ortası; yani Meryem Ana’nın ölüm yıldönümüne (göklere alınması bayramına hatta İsa peygamberin doğduğuna inanılan güne) denk gelen 15 Ağustos’tur. Bir bayram havasında geçen bu günün akşamından başlayan şenlikler ertesi günün ilk ışıklarına kadar sürmekte. Meryem Ana’nın ölüm yıldönümünde neden kutlamaların yapıldığı ise ayrı bir yazı konusu. En önemlisi ise bu günü bizim turizmimizde tur organizatörlerimizin bilmiyor ve o güne dönük özel turlar düzenlemiyor olmaları da oldukça ilginç bir ayrıntı. Bu kutlamaların Gökçeada ve Bozcaada’da yıllardır yapılıyor olması ise Anadolu’da hayatın bir başka çeşnisi. Kapısında sarı bayraklar (üzerinde çift başlı kartal bulunan sarı bayrakları ile kiliseler, Fener Rum Patrikhanesine bağlılıklarını simgeliyorlar) olan tüm kiliseler bu günde özel ayinler, ikramlar yapıyorlar, gezginlere duyurulur.

Bizde 12 Ada olarak tarih kitaplarımızda geçen Ege Denizi adalarına son yıllarda başlayan rağbet, elbette Yunanlı komşumuza (kendileri onlara Helen dememizi tercih ederler) duyduğumuz ilgiden kaynaklanıyor. Bir de derin kriz dönemini yaşayan dostlarımızın turizm fiyatlarına yansıyan indirimler de cabası. Komşularımızın dillerini ve kültürlerini bir yüzyıldır unutan bizler daha yeni oluşan merakımıza dem vuramaz olduk. Coğrafyamızdaki komşularımızla aramızda bulunan bu acayip durumlar, rüzgarlar daha ne kadar sürecek bilemem ama ben de bu yaz birkaç Yunan adasına gitmekten kendimi alıkoyamadım. Bize en yakın noktası 6 deniz mili olan Midilli Adası da bunlardan biriydi. Midilliye gitmeden önce biz sadece aynı adı taşıyan bodur atlarını ve bir de antik çağların romantik kadın şairi Sappho’yu bilirdik adalı olarak. Adaya gelişte, Midilli’de bizi kadın “Özgürlük Heykeli” karşılıyor limanda. İki körfeziyle çınar yaprağını andıran, Yunan adaları içerisinde üçüncü büyük ada olan Midilli (Lesvos) Adası, yakın tarihte Osmanlı’nın arka bahçesi olarak anılırmış hep. 11000 zeytin ağacının, iki katı kadar da çam ağacının bulunduğu adaya “altın ada” denmesinin sebebi öncelikle zeytini sonra da balı, peyniri, balığı ve rakısı. Ortadoğu ülkelerinde damıtılarak üretilen rakıyı (ouzo) en iyi üretilen yerden, İzmir’den öğrendiklerini, oradaki lavanten evlerinin aynısını, ustalarını ve taşlarını dahi karşıdan getirterek adalarında yaptıklarını ise saklamıyorlar. Gurmeleeer hücuuum. Molivosun dar sokaklı yokuşlarında, muhteşem Ege Denizi manzaralı lokantalar sizleri bekliyor. Yemek sonrasında da adalılarla siesta.

Tur rehberimiz bugün yaklaşık 100000 kişinin yaşadığı adanın nüfusuna kayıtlı 9 Türk uyrukludan (4 damat ve beş gelin) biri olduğunu belirterek adada damat olmanın altını çiziyor ve yeni evlenecekler için kızlarına büyük değer veren Midilli Adası’nda kadınların drahomasının (çeyizinin) ne derece yüklü olduğundan dem vuruyor. Adada 17 tane Kadın Zirai Turizm Kooperatifi olduğunu ise elimdeki ada rehberinden öğreniyorum. İpek böceğinden ipekli kumaşlar bile üretilirmiş zamanında buralarda. Adanın hem doğal su kaynakları hem de sıcak su (termal su) kaynakları turizme amade ve inanılmaz. Adaya özgü doğal güzelliklerinin yanı sıra, adadaki arkeolojik ve doğal alanlar (fosil ormanı), müzeler, kaleler (muhteşem Midilli ve Molivos Kaleleri), adaya en az 3 günlük zaman ayrılması gerektiğine ikna ediyor insanı. Gelgelelim düzenli turlar günü birlik ya da 2-3 günlük telaşlı paketler halinde. Hiç takmayınız, “uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur” der Murathan Mungan. Gelelim Lesvoslu Sappho’ya. Antik çağların bilinen en eski kadın şairinin M.Ö. 600’lerde yaşadığı rivayet ediliyor. Hali vakti yerinde bir ailenin iyi eğitim görmüş kızı olarak hayatının büyük bölümünde adadaki kızlar okulunda öğretmenlik yapmış. Sappho’ya atfedilen romantizmin içinde biraz karşılıksız aşk ve en özeli de intihara kadar varan temalar gizli. Bir rivayete göre; bir denizciye, bir başkasında ise bir öğrencisine aşık olan Sappho, aşkı yanıtsız kalınca Midilli kayalıklarından atlayarak intihar etmiş. Eni konu bize kendisinden, tastamam ulaşan şiir sayısı sadece dörtken, kendisine atfedilen şiirlerini çağdaşı veya sonraki dönem şairlerinden aktarıldığı şekliyle öğreniriz. Sappho bu coğrafyayı yaşatır, buraları anlatır, severiz biz de. Ama içinde Ay geçen herşeye olan merakım yüzündendir ki Ay’lı gecelerde Ayvalıktan bakınca da Sappho gelir aklıma. Gelmelidir çünküüü, 25 Ağustos gecesini Ayvalık’ta geçirip de, ayın gece yarısını hızlıca geçip, 1’e doğru Midilli Adası üzerinden batışını, ay selinin karşı kıyıdan, bizim kıyılara bir halı gibi serilişini görmeyen olduysa ben onlara ne diyeyim!

Peki Mehmet Amcaya ne oldu? O mu, O da “yav benim bu Ay’ı May’ı görcek halim mi va şindi, çay dağıtıyom baksana be yav” der demesine de, “seneye gene gel de, yine gör bu Ay’ı çay bahçemizden” demeyi de unutmaz. Öyle olsun be yav. Geçmişte değil, geçmişle kalın dostlar!.. ayisigindaagora@gmail.com

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış