Ankara’nın nevi şahsına münhasır sanat paylaşım platformu Torun keyii bir etkinlikle sezonu açtı. Torun, çığırtkanlıklarını sinsilik kisvesi altına gizlenmiş botokslu sanat etkinliklerine inat, 28 – 29 Eylül günlerinde “Torun Pazarı”nı kurdu. “Torun Pazarı”nda sanatçılar, sanatçı toplulukları, kolektier ve bağımsız oluşumlar kentin sanat ortamında tezgâh açtılar. Semt pazarlarının samimiyeti ve cıvıltısı Ballıbaba Sokak’ta Torun müdavimlerini karşıladı. Ankaralılar bu pazarda heyecan verici tasarım ürünlerle, iyi müziklerle ve leziz yiyeceklerle buluştular.
Bu paylaşımın odak noktası; Torun’un var olabilmesi için gerekli direncin temelini oluşturabilecek biraradalığa dair farkındalık yaratmak oldu. Yola çıkışından bu yana maddi ve manevi sürdürülebilirliğini gönüllü katılımcıların desteği ile sağlayan Torun, sanatsal paylaşım için daha iyi koşullara ulaşmanın ve bu koşulların devamlılığını sağlamanın peşinde gibi görünüyor. Bu çerçevede “Torun Pazarı” kolektif bilince bir iştirak çağrısı niteliğindeydi… Ben kendi adıma Torun’un var olma mücadelesinin oldukça yorucu olabileceğini düşünüyorum. Çünkü hem kültürel güç odaklarının hırsları hem de kişisel egolar Don Kişot’un yel değirmenleri misali dikilebilir insanın karşısına… Maddi olanakların kısıtlılığı ile cebelleşmenin yanı sıra, sanatsal etkinlik süreçlerinde iki kişinin bir araya gelmesi bile oldukça zorken, Torun’un pek çok farklı disiplinden insanı bir araya getirebilmiş olması oldukça önemli. Bu güne gelene kadar kim bilir ne badireler atlattılar ama mekânda 2012 yılının Nisan ayından bu güne dek 12 sergi, 1 sanatçı konuşması, film gösterimi, müzik ve dans performansı gerçekleştirilmiş. Bu süreçte bir kütüphane oluşturulmuş. Kentin çağdaş sanat ortamı battaniyeler altında miskin miskin yayılırken, hiç de azımsanamayacak müthiş bir iş gücü Ballıbaba Sokak’ta hamarat bir çaydanlık misali tıkırdayıp durmuş resmen. Tüm bu performans benim için oldukça ilham verici. Torun ekibini kutluyorum.
Elbette kuru kuru tebriklerle Torun’a hak ettiği katkıyı sağlayamayız. Bundan böyle tüm Ankaralı sanatseverlerin taşın altına ellerini koymaları gerekiyor. Torun Pazarı katılımcıları bu bir aradalık ile kendi paylarına düşeni yapmışlar. Bundan sonra iş Ankaralıların desteğine kalıyor. Nasıl derler? “Param olsa da ben alsaaam!“
Yorumlar (0)