Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

BEN BİR İNSANIM : Kardeşim Oşin - Ahparig Yalçın

Kitap Tanıtımı

BEN BİR İNSANIM : Kardeşim Oşin - Ahparig Yalçın



O da ismiyle oynayanlardan (daha doğrusu ismini değiştirmek zorunda bıraktırılanlardandı). İlkin 12 Eylül öncesi Demokrat Gazetesinde "Cihan Ateş" ismiyle yazdığı yazılarını okuduğumu hatırlıyorum. Demokrat'ı çıkartan ekiptendi. Bir dönem aynı kişi olduğunu bilmeden "Yalçın" adıyla rastlamıştım meslek odalarının birinde. Soyadını "Çilingir" diye duymuşluğum vardı, muhtemelen Agos'ta "Çilingir Sofrası" diye yazdığı köşesinden olsa gerek. Meğer soyadı da "Çiringel"miş aslında. Mezarındaki taştan öğrendim. "Oşin" diye çağıranlar da varmış. Ben o kadar yakın olamadım. 90'ların sonuna doğru Agos'ta ki ("Çilingir Sofrası" isimli) köşesinde rastladıkça okudum, yazdıklarını. Başka türlüydü yazdıkları. Derindi. İçine içine çekiyordu. Bir daha bir daha okutuyordu. 2000'lerin başında Beyaz Adam Kitapçısında rastlaşmıştık bir de. Hrant Dink'i de "Fırat"diye tanımıştım orada. Sonra öğrendim: "Hrant"mış meğer! O da ismini değiştirmek zorunda kalanlardandı, bilirsiniz! Benim için tesadüf olan: iki eski lise arkadaşı olarak onlar için kader ortaklığı imiş! Büyükada'da yaşadığından Adalı dergisinde de yazmış, Oşin. Denk gelenlerden bahsi geçtikçe, kısa kısa hikayelerini dinleme şansım oldu, ara ara. Sonradan öğrendim ki: ben yerleşmeden önce Datça'da da yaşamış, ben yakalayamamışım maalesef!
Yalçın Çilingir, (Ben Bir İnsanım-2022) kitap boyunca hep mücadeleci-devrimci kişiliği ile anlatılmış (doğal olarak). Kitap'ta TMMOB'daki mücadelesi öne çıkmış. Teoman Öztürk dönemindeki TMMOB'daki kilit insanlardan biri olması nedeniyle, TMMOB'daki mücadelesinin öne çıkartılması da gayet doğal; iyi de olmuş okur olarak o dönemi etraflıca öğrenmemiz. Aynı dönemlerde (ya da biraz daha öncesinde) işçi sınıfının en kahırlı sektöründe madencilerle de çalışmış. Ezilenleri, yoksulları hep kendinden bilmiş. Onlarla birlik olmuş. Birlikte onların meselelerine kafa yormuş. Hep önlerde savaşmış, bil-fiil. Faşistler tarafından vurulmuş, ölümden dönmüş. Bilinmeyen birçok rapora, araştırmaya, kitaba imza atmış. Örneğin 1977 yılında Yeraltı Maden-İş'in Hekimhan'daki grevinde, "Hekimhan Grevi, Kayısı Çiçeği ve Faşizm" adıyla o mücadeleyi kitaplaştırmış. Zaten hayatı boyunca hep sorgulamış, araştırmış, yazı-çizi ile içli dışlıymış. Muazzam bir entelektüel birikime sahip olmuş. Okuyanı zaman zaman hüzünlendiren, zaman zaman keyiflendiren, çokça düşündüren birçok tadı aynı anda bırakan "İçimizdeki Kara Delik"te topladığı bambaşka edebi yazılar da ona ait. Hayatının son demlerinde Adalı Dergisinde derlediği türkülere de rastlamak mümkün! Katliamın yaşandığı 1915 sonrasında muhtemelen Malatya taraflarından bir Ermeni türküsünden derlemiş aşağıdaki mısraları (o yıl da tıpkı geçtiğimiz yıllar gibi dert yüklüymüş, acı yüklüymüş):

Kayısı ağacı, bar tutma vay

Dallarını karma vay

Gezindikçe içinde acılarımı karma vay

Verin ha, geri verin, dağlar yel aldı

Yüreğimin sevincini sel aldı

Gitsin de gelmesin artık bu yıl gibisi

Kara dert boynuma kaldı.

Krikor Zohrap’dan Hrant Dink’e Yüz Yıllık Yalnızlık

Oşin'i bir yıl önce, 2021'in 10 Ocak'ında yitirdik. Hrant'ı da 2007'nin 19 Ocak'ında yitirmiştik. O da bu memleketin yurttaşı oluğ ismini değiştirmek zorunda bırakılanlardandı! Hrant'ın ardından 16 Şubat 2007'de Agos'ta yazdığı "Krikor Zohrab'dan Hrant Dink'e yüzyıllık yalnızlık!" yazısı devrimci bir aydın olarak sadece Hrant'ı değil, tüm devrimci Ermenileri anmak için mutlaka okunmalı:

"1915'ten tam 92 yıl sonra güneşli bir ocak gününde bir başka Ermeni aydın, Hrant Dink, İstanbul'un göbeğinde, güpegündüz, herkesin gözünün önünde katledildi. Zanlı, Çerkes Ahmet'in manevi mirasçısı on yedi yaşındaki Ogün Samast'tı. Bu ikincisinin de azmettiricisi aynı cinayet şebekesiydi: İttihat ve Terakki damarı! Hrant Dink'ten geriye kalan miras da tıpkı Zohrab'ınki gibi yaşadığı döneme tanıklık etmiş, korkusuz, namuslu ve sevecen bir aydından kalan manevi değerlerdi. Yirmi birinci yüzyılın ilk yıllarını geride bırakırken Zohrab'dan Dink'e uzanan değerlerin birebir örtüştüğüne, benzeştiğine tanık oluyoruz. Şimdi bu manevi değerleri kalın çizgilerle irdelemeye çalışalım...

...

...

Zohrab'la başlayan yüzyıllık yalnızlığı Hrant sonlandırdı. Şimdilerde bir dönemin eşiğinde, Hamlet'in özdeyişindeyiz: Olmak mı olmamak mı?
Ya yeni bir yüzyıllık yalnızlığı seçeceğiz ya da Hrant'ın düştüğü yerden yeniden doğacağız
."

tamamını okumak için:
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/17551/krikor-zohrabdan-hrant-dinke-yuzyillik-yalnizlik

“Yalçın Çilingir” Biyografisi:

Yalçın Çilingir, 1945 yılında Diyarbakır'ın Hançepek "mahalle"sinde ("Gâvur Mahallesi'nde") doğdu. 1950'lerin toplumsal-politik konjonktüründe, ailesi İstanbul'a göçtü ve Yalçın da Üsküdar/Bağlarbaşı'ndaki Özel (leylî-yi meccanî) Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi'ne kaydoldu. Liseyi 1963'te bitiren Yalçın, aynı yıl girdiği sınavda İTÜ Maden Fakültesi'ne giriş hakkı kazandı ve Maden İşletme Bölümü'ne kayıt yaptırdı. Mitingdi, yürüyüştü, boykottu, işgaldi, yurtdışında stajdı derken bir yıl gecikmeyle 1969'da mezun oldu. Askerlik görevini yerine getirdikten sonra 1971 yılında o yıllardaki adı EKİ olan Zonguldak Kozlu Bölgesi İhsaniye kömür madenlerinde işe başladı. 1972 yılı başlarında, ocakta kaza geçirerek kolu kırılan arkadaşlarına hastanede reva görülen muameleye karşı, sigortalı olmak istediklerine dair bir bildiri yazarak işyerinde dağıttılar ve direnişe geçtiler. 1972 yılının sonunda işine son verildi. Kısa bir süre özel sektörde çalıştı. 1973 yılı ikinci yarısında Ankara'ya yerleşen Yalçın, 1975- 1979 sonuna kadar TMMOB Yönetim Kurulu üyelikleri ve son dönemde 2.Başkanlık görevlerini yürüttü ve aynı yıllarda Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyelikleri 2.Başkanlığı da yaptı. Bu yıllarda; - 15 günde bir çıkan ve bütün TMMOB üyelerine postalanan Birlik Haberleri ile Madencilik Haberleri gibi yayınların örgütlenmesi, yönetimi, yazarlığı, redaksiyonu, - Bütün ülke sathında büyük bir katılımla gerçekleşen 19 Eylül 1979 iş bırakma eyleminin örgütlenmesi, yürütücülüğü ve eylem sonuçlarının yorumlanması, - Başlangıçta bağımsız olan DİSK/Yeraltı Maden-İş Sendikası'nın kuruluşunda ve örgütlenmesindeki katkıları ile ayrıca sendikanın teknik danışmanlığının, toplu iş sözleşmesi uzmanlığının, basın yayın yönetimi görevinin yürütümü, vb. gibi çok yönlü bir dizi etkinliğin yürütümünde yer aldı. 1979'da Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a geçen Yalçın Çilingir Demokrat gazetesi başyazarlığını ('Cihan Ateş' takma adıyla) üstlendi. 12 Eylül askeri faşist cuntasının ilk icraatı olarak Demokrat gazetesinin kapatılması sonucu görevi sonlandı ve Cihan Ateş mahlası ile çeşitli yayın organlarında yazmaya devam etti. 1983 yılında Ayla Ertuğrul ile evlendi. Bu dönemde, geçimini atlas, ansiklopedi, çocuk dergileri vb. muhtelif yayıncılık işleri ile uğraşarak sağladı. 80'lerin ortasında bir kızı oldu. 90'ların başında lise arkadaşı Hrant Dink'in Bakırköy'deki Beyaz Adam Kitabevi'ni yönetti. 90'ların ortasında Hrant'ın haftalık ve bilingual Agos gazetesindeki "Çilingir Sofrası" köşesinde yazdı ve tutulmuş olduğu parkinson hastalığı kendini elden ayaktan düşürene kadar da köşesini hiç terk etmedi... Yalçın'ın Agos'ta yazdığı, ".... hiçbir türe girmeyen...", "Tasavvufun dili olan 'kuşdili'nin sırrını arayan...", "Tanrı Ötesindeki Tanrı" ve "İnsanı aşan insan..." gibi özbeöz kendi icadı olan kavramların mahiyetini irdeleyen ve "İnsanın satır aralarında usulca teferrüce çıktığı..." denemeleri, 2002'de Aras Yayıncılık tarafından bir kitapta toparlanıp İçimizdeki Kara Delik ismiyle yeniden yayınlandı. Yalçın uzun yıllar mücadelesini verdiği amansız hastalıktan 10 Ocak 2021'de İstanbul'da yaşamını yitirdi ve Feriköy Latin Katolik Mezarlığı'na defnedildi. Yukarıdaki biyografisi: TMMOB'lu arkadaşları tarafından kendisine adanan, yeni yayınlanan kitaptan alıntılandı

Kitap'ta Yalçın Çilingir'in kendi yazdıklarından başka, eşi ve kızının anıları, yazdıkları var. Sonra sırasıyla birlikte yürüdüğü yol arkadaşları Çetin Uygur, Ömer Yenel, Murat Turan, Yavuz Önen, Kaya Güvenç, Turan Dündar, Fikret Özbilgin, Tayfun Mater, Mehmet Kayadelen, Orhan Örücü, Ahmet Atak, Abdullah Sadıkoğlu, Arat Dink, Hüseyin Irmak, Raif Tokel, Masis Kürkçügil, Zakarya Mildanoğlu, Lale Mildanoğlu, Ohannes Şaşkal, Şeyhmuz Diken, Garabet Y. Yanık, Nadire Mater, Mustafa Sönmez, Jaklin Çelik, Oğuzhan Müftüoğlu, Cumhur Aytulun, Nazar Büyüm'ün yazdıkları da var.

BEN BİR İNSANIM: Kardeşim Oşin, Ahparig Yalçın-2022, kitabın PDF'ini buradan indirebilirsiniz: https://drive.google.com/file/d/17xWo-fs_wQ5P_LyMsNRBmrOKs_tUJA8_/view?usp=sharing

Haber Aydın Bodur

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir