“Biz insanlar, birbirimize ulaşmayı denemeliyiz. Kırlarda, uzaktan uzağa yanan bu ateşlerin bir kaçıyla haberleşmeye çalışmalıyız.” diye bitiriyor Exupery, “İnsanların Dünyası” kitabının önsözünü. Yıldıray Lise bu sergi ile ne yapmak ve kime, nasıl ulaşmak istiyor?
Koleksiyona ilk başladığım zaman olan, 2008 yılı Aralık ayından beri içime düşen bir hedefti bu sergi. Dünyanın en çok okunan ve en çok dile/lehçeye çevrilmiş kitabını insanlara ulaştırmak... İnsanlara dünyada bu kitabın ne kadar çok sevildiğini, ne kadar çok kişiye ulaştığını göstermekti amacım. Şimdi ise buna ek olarak; dünyadaki dillerin çeşitliliğine, kültür çeşitliliğine dikkat çekmek ve farklı alfabelerde de olsa aynı kitabı okuduğumuzu anlatmak istiyorum. Yok olan veya yok olmak üzere olan yüzlerce dil var. Onlar yok olunca bir kültür de yok oluyor. Küçük Prens, belki kalıcı bir eser olabilir dünyadaki tüm dillerden.
Bir kitabın hiç bilmediğin, anlamadığın hatta adını bile duymadığın dillerdeki baskılarını bir arada sunmak neyin ifadesidir?
Başta anlamsız gelebilir ama bana insanların dünyasının ne kadar renkli, ne kadar çeşitli olduğunu gösteriyor. Ve diyorum ki insan istese ve umut etse, birçok şeyi kolayca yapabilir. Bana biraz da umut veriyor. Tüm bu farklı dil ve alfabeleri gördükçe; dilimiz, dinimiz, kültürümüz farklı olsa da insanların istedikleri zaman barış, huzur, müzik ve ebediyat üzerinde konuşup anlaşabildiğini görmek çok güzel.
Bu kitap Küçük Prens olduğunda bu ifade de değişen / bu ifadeye eklenen nedir?
Küçük Prens olunca benim için daha da farklı bir anlamı oluyor. En sevdiğim kitapların başında geliyor ve de en çok dile çevrilmiş kitaplardan biri. Şu an koleksiyonumda 171 dil ve lehçeden kitaplar var. Hepsi birbirinden farklı ama hikaye aynı. Bir masal tadında insanları anlatıyor. Dünya’da ise yaklaşık 240 dil/lehçede basılmış durumda. Bazıları kaybolmuş diller, bazıları çok az konuşulan diller, bazıları ise insanlar tarafından yapılmış diller. Hepsini bir arada görünce insan bir tuhaf oluyor.
Sen ne zaman tanıştın Küçük Prensle?
Benim kitaplara daha fazla dalma yıllarım ODTÜ’de okuduğum zamanlara denk geliyor. Küçük Prens ile de 1990’lı yılların son dönemlerinde tanıştım. Okuduktan sonra dostlarıma en çok hediye ettiğim kitap oldu.
Ne düşündün ilk okuduğunda?
Etkilendim. O an çok net gözümün önüne gelmiyor ama bir şiir yazdım, ondan ilham alarak: “Küçük Prens ilhamı ve sevgi sözcüklerim”. Defterimdeki kayda göre yazım tarihi 20 Şubat 1999 (saati 10:04:44). Blogumda en sevdiğim şiirlerden biri olarak yerini almış durumda şu an.
Bir insan neden okumalı Küçük Prensi?
Herkes farklı bir sebep söylüyor bu soruyu sorduğum zaman. Bana göre dünyayı ve insanları daha iyi tanımak için en güzel modern edebiyat ürünü. Masal tadında. Masallarda bize anlatılan herşey var: kötüler, iyiler, onları anlamak... Bir kere değil defalarca okunmalı. Her okuyuşumda farklı tatlar alıyorum, farklı bölümleri dikkatimi çekiyor.
Son olarak; bu serginin gerçekleşmesini sağlayan herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Başta TAYFA kitapkafe ekibine, Gündem Çocuk Derneği’ne, Solfasol’a, Tektekçi’ye ve Ortadoğu Ormancılık’a. En özel teşekkürlerim ise katkılarıyla koleksiyonumu büyüten dostlarıma. Ben onları koleksiyonumun küçük prens ve prensesleri olarak isimlendirdim. Bugüne kadar 55 farklı kişinin katkısı ile büyüdü koleksiyonum.
Yorumlar (0)