Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Etnik Kimlik Ne Ola ki?

Çok yıllar önce ne sebepten anımsamıyorum herkes bir yerlerden geldiklerini. Bir şekilde Anadolu’ya Balkanlar, Kırım, Gürcistan, gibi yerlerden göç ettiklerinden ya da Arap, Türkmen, Ermeni, Rum ve şu an aklıma gelmeyen kökenlerinden söz eder, mutlaka etnik bir köke bağladıklarında aklıma düşen soru “acaba biz nereden geldik?” sorusuna yanıt aramaya başladım.

Etnik Kimlik Ne Ola ki?

O zamanlar dedelerim, ninelerim, babam ve köyden büyükler hayatta idi. Ancak sorularıma aldığım genel yanıt “Biz bir yerden gelmedik hep buradaydık yavrum şeklinde oldu. O zamanlar bu sorumun peşini bırakmıştım. Ancak kendime bir etnik köken bulmalıydım. Zira sohbetler sırasında “ezik” kalmak istemiyordum. İlk zamanlarda Anadolulu olduğumu söylerdim. Ama madem hep buradaydık ve bir yerden gelmemişiz o zaman etnik köken ve nerelisin sorularına verecek yanıtı kendim bulmuştum. Önce Hitit sonra Frigyalı oldum. Ne yalan söyleyeyim bu yanıtlarımla epey ilgi uyandırdım. Köyümüz Ankara’ya 70 km uzaklıkta bir köy. Gerçek bir Orta Anadolu köyü. Yolu suyu elektriği vs diğer alt yapısı çok sonra yapıldı. Hatta evin damında çok kere loğ taşı (kış aylarından ve yağmurlardan sonra damın kabaran toprak yığınlarını sıkıştırmak için kullanılan insan gücü ile ittirilen-çekilen silindir) çektiğim-ittiğim olmuştur.

Çatı yapıldığında çok sevinmiştim. Ancak sonra sonra küçük çaplı araştırmalarım devam etti. Edindiğim bilgi ve izlenimleri paylaşayım. Köyümüze çok yakın ve artık neredeyse hiç iz kalmamış bir “Gavur Mezarlığı” var. Soy isimleri güncel ve yorumdan uzak. Oldukça tutucu ve hatta yobaz denilebilecek kadar dindarlık hakim. Ama bir yandan çok aydın düşünceler ve davranışlar devam ediyordu çocukluğumdan anımsadığım kadarı ile. Cami duvarında yazan tarih 1950 ler. Çok güzel mimarisi olan köy evleri var hala. Hele bir çeşmesi var oldukça eskiye, 1200 lü yıllara ait olduğu söylenmiş.

Eskiden çok güzel bağlar vardı. Artık çok azlar ve buradan elde edilen üzümden genelde pekmez yapılıyor artık. Evet sonradan tekrar merak salıp soruşturmaya başladım. Ama hep aynı yanıtları aldım. Hep buradaydık ya da yakın iki köyden gelip burada yeni bir köy kurulduğu gibi şeyler söylendi. İş erinden meraklı bir arkadaşımla yaptığımız sohbetler sırasında bu konuyu konuşurken kendisinde bir kaynak olduğunu mutlaka Orta Asya’dan göç etmiş bir boydan gelmiş olabileceğimiz söyledi. Ancak bizim köy ve soyadlarından bir sonuç çıkmadı. Bu sefer Anadolunun kadim halklarından Emeni olabileceğimize kanaat getirdim.

 Bu konuyla ilgili köyde pek konuşulmuyordu. Ancak geçen yıllarda bir bayram ziyaretinde köy evimize gelen komşularla yaptığımız bir sohbet sırasında 50-60 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir teyze benim Ermeni olabileceğim ile ilgili düşüncelerimi destekledi. Böylece bugüne kadar pek dile getirilmeyen ama benim gerçek olduğuna inandığım bu durumun gerçekliği ile ilgili hislerim kuvvetlenmiş oldu. Bu konudan her söz edildiğinde aklıma gelenleri sizinle paylaştım. Aslında nereden geldiğimizin kökenimizin ne önemi var bilmiyorum. Yaşamaya çalıştığımız bu dünya, kent ve yakın çevremizi yaşanılabilir tutmaktan gayri hiçbir gailemiz olmasa ne güzel olurdu.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış