Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

İdeal Konut Algısı ve Postmodern Dönemde Değişen Konut Algısı

İdeal Konut ve Post-Modern Dönemde Değişen Konut Algısı, adlı bu çalışma iki boyuttan oluşmaktadır. Boyutun bir kısmını ideal konut hayalini kurma potansiyeline sahip tüketiciler oluştururken diğer kısmını ise konutu üreten ve piyasaya sunan üreticiler oluşturmaktadır.

İdeal Konut Algısı ve Postmodern Dönemde Değişen Konut Algısı

Sosyal İlişkilerin Mekâna Yansıması

 Bireyler belli bir amaçla bir arada yaşayarak toplulukları oluştururlar. Bir arada yaşarken de yaşadıkları mekâna şekil vermeleri kaçınılmazdır. Mekâna verilen şekilde bir bilinç olduğunu ve bu bilince mimarların, sanatçıların, tasarımcıların, kent plancılarının, coğrafyacıların, antropologların, tarihçilerin sahip olduğunu söylemiştir Harvey. (Harvey,2003) Lakin bu bilincin bir ayrımı olduğu hususuna da dikkat çekilmek istenmiştir. Sanatta mekân kuramına dair ilginç bir başlangıç noktası sunulmuştur. Langer’a göre (1953) yaşadığımız ve eylemde bulunduğumuz mekân kesinlikle sanatta işlediğimiz mekân değildir.

Çünkü fiziksel varlığımızın içinde bulunduğu mekân bir ilişkiler düzenidir, hâlbuki sanatın mekânı biçimler, renkler ve benzerleriyle inşa edilmiş, yaratılmış bir mekândır. Bu yüzden bir resim tarafından tanımlanan mekân temelde yanılsamadır. (Harvey,2003) Mimari etik bir alandır. Bir kültürü oluşturan karakteristik ritmik işlevsel örüntüleri ifade eden bir ortam. Başka bir deyişle mimaride ve dolayısıyla kentte mekânın şekillendirilmesi kültürümüzü simgeler, mevcut toplumsal düzeni simgeler, amaçlarımızı, ihtiyaçlarımızı, korkularımızı simgeler. (Harvey,2003) Bu amaçla evin iç mimarisinden yola çıkılarak konut algısının nasıl değiştiğini ve bu değişimi neye dayandırmamız gerektiği amacıyla analiz yapılacaktır.

Bunun üzerinden toplumsal düzen, kültür, ihtiyaç üzerine yorumlamalar yapılacaktır. Mekânsal biçimi anlamak istiyorsak, ilk önce bu biçimin simgesel niteliğini soruşturmamız gerekmektedir.( Harvey,2003)

1.Tüketici Boyutu

 Katılımcı-1) Nish Adalar Maltepe/İstanbul Katılımcımız matematik öğretmeni, kadın. Maltepe’de Aydos Ormanları kenarına konumlanmış bir sitede oturuyor. Nish Adalar Sitesi’nin, Maltepe’ye 4 km uzaklıkta olduğunu direkt katılımcıdan duydum. Bu ‘4 km’ uzaklığının direkt söylenmesi inşaat şirketinin bu konuda bir vurgu yaptığı duygusunu uyandırdı. Yalnız yine de ulaşımı arabasız sağlamanın pek olanaklı olmadığı söyledi katılımcımız ve buna gerekçe olarak sitenin büyüklüğünü gösterdi. Marketin dahi araba ile gidilecek bir uzaklıkta olduğunu söyledi, kendisi ise yürümeyi sevdiğini ve çok tercih etmediğini söyledi. Lakin işine 23 km uzaklıkta ama site, metroya 1 km uzaklığa inşa edilerek ulaşım avantaja dönüştürülmeye çalışılmış.

Site; yürüyüş parkurları, açık ve kapalı yüzme havuzları, üyelik karşılığında spor kompleksi, 3 büyük bir küçük market, bir alışveriş merkezi, terzi, kuru temizleme, eczane, taksi durağı, açık ve kapalı otoparklar, her dairenin deposu, her dairenin çöp konteyneri, teknik servisle resmen küçük bir şehrin olanaklarına sahip. Dışarı çıkmadan yaşam sürdürülebilir bir durumda. Bütün bankaların bankamatikleri, sosyal tesis, restoran, fırın, özel okul ve devlet okulu da sitenin içinde mevcut. İster buna hayatın kolay bir şekilde sunulması isterseniz Foucault’un büyük kapatılması diyelim. Çünkü gözetim burada hat safhada. Siteye giriş yapan her yabancı araç iç hattan telefon ile bildiriliyor, zaten güvenlik kameraları sebebiyle de gelen kişiler ve yabancı araçlar ev sahipleri tarafından görülmekte.

“2+1 Artı Giyinme Odası”

Katılımcıya, “Sizi bu konutu almaya cezbeden şeyleri söyler misiniz” dediğimizde cevap olarak, evin mimarisindeki 2+1 yapının diğer konutlara kıyasla büyük olduğunu, 2+1 evlerin bilindik mimarisinin yanında artı olarak giyinme odasının bulunduğunu, her evin kendine ait depo odasının olduğunu ve bunların kendisini cezbettiğini söyledi. Bu yanıt bizim araştırdığımız kapsamda soruya cevap aslında. Katılımcının bunları konutun kendisinden de cazip etkenler olarak ifade etmesi, bunların ihtiyaç haline geldiğinin bir göstergesi. İstanbul’da otopark sıkıntısı çeken katılımcımız konutunda otopark probleminin çözümlenmesini de sitenin cazip avantajlarından sayıyor. Kendisini bu konutu almaya iten en önemli şeyin, çocukluk arkadaşlarının bu sitedeki bir konutta kalması olduğunu söyledi.

 “Organik domatesler gibi pahalı, yapay mahalle kavramları” Tüm bunların yanında katılımcımız aslında idealindeki evin bu olmadığını, aslında daha küçük samimi mekânlardan hoşlandığını, mahalle olgusunun, mahalle bakkalının olduğu toplumsal mekânları sevdiğini söyledi. Konut içeriğinin pek de önemli olmadığını, geldiğinde huzurla bir Türk kahvesi içebildiği samimi ortamları sevdiğini söyledi. Hatta “Son zamanlarda annemin bahçesinde yetiştirdiği kadar doğal olmayan domatesleri organik diye daha pahalıya alıyoruz ya artık samimiyet, sıcaklık, mahalle gibi kavramlar da organik ve pahalı.” diyerek samimi duygularını anlattı.

Katılımcı-2) Eyüp Park \ İstanbul

Katılımcımız daha evinde oturmuyor, çünkü proje 2015 yılında bitiyor, şu anda da Eyüp’te ikamet etmekte. Bu evi almalarının en büyük sebebinin, altından metro geçmesi olacağını söyledi. Sitenin havuzunun, sosyal mekânlarının da kendilerini cezbettiğini söyledi. Eyüp’e yeni yapılan alışveriş merkezi sebebiyle resmen tüm ihtiyaçlarını buradan karşılayabildiklerini, daha önce bunu yapamadıklarını söyledi. Eyüp Park öyle bir mimari ve öyle şatafatlı ki havuzundan, sinema salonuna her imkân mevcut, binaların arasında yüksek bir yapay alan yeşillendirilerek doğal ortam yaratılmaya çalışılmış. Konut, alışveriş merkezini ve restoranları barındırıyor. Güvenlik sistemi oldukça önemli bir düzeyde. Ama en çok vurgu yapılan nokta ulaşım, katılımcımızı da en çok cezbeden şey, metrodan indiğinizde asansör ile evinize gidebiliyor olmanız.

“ Yeni yapılanma tipleri, mekânsal ayrılıklara sebep oluyor ”

Katılımcımız sosyal olgularda oldukça duyarlı olması sebebiyle kendisi için bütün sosyal mekânların bir aradalığının avantaj olduğunu söylerken, bunun yanına bu kentçik yapılaşmasının insanları ve mekânları ekonomik olarak ayrıştırdığını ve bundan rahatsız olduğunu dile getirdi. Ayrıca muhafazakâr insanların toplu olarak ayrışarak yaşadığını dile getirdi

Katılımcı-3) Demetevler \Ankara

Yeni evlenen katılımcımız, Demetevler’de bir apartman dairesinde oturmakta. Yeni evlenen bir kadın olarak bir ev hayali kurduğunu ama buna maddi imkânların el verdiği derecede ulaşabildiğini söyledi. Daha farklı bir semtte ve daha farklı bir evde oturmak istediğini, Ankara’ya yeni yerleşen bir insan olarak oturduğu semtteki insan ilişkilerini garipsediğini söyledi. Kendisi küçük şehirden Ankara’ya yerleşen birisi. Demetevler’de yaşanan hırsızlık olayları hakkında çok şey duyduklarından ve yeni evli çift olmaları sebebiyle de ayrıca tedirgin olduklarından söz etti. İl dışına değil; işe, markete giderken çelik kapılarının tüm kilidini kilitleyerek evden ayrıldığını, bu güvensizliği yaşamak istemediğini söyledi. Bebek bekleyen anne adayımız geceleri bu semtte kuru-sıkı silah sesleri duyduğunu, çocuğunu burada büyütmek istemediğini, çünkü her açıdan güvensiz olduğunu, çocukların oynayacak ortamları olmadığını ve yollarda oynamaya çalıştıklarını, oyun çeşitlerininse çok kısıtlı olabildiğini çünkü mekânın buna izin vermediğini söyledi.

 Tüketici Perspektifinin Değerlendirilmesi

 Post-Modern dönem düşünürlerinden Baudrillard, tüketimi; faydalılığı ortadan kaldırmak için herhangi bir mala duyulan istek, gereksinimlerin tatmin edilmesinden çok bir “gösterge sistemi” olarak ifade eder. Bireyin kendini ifade etmede ve konumlandırmada kullandığı araç olarak tüketimi, bir anlamlandırma ve iletişim süreci olarak görür. (Papatya N, Özdemir Ş. 2012). Sizin kim olduğunuzu ve kimliğinizi tüketimleriniz belirlemektedir. Konut olarak nereyi seçtiğiniz sizin kimliğiniz sayesinde oluşuyorsa tükettiklerimiz de kimliklerimizin göstergesini oluşturmaktadır.

Aydoğan’a göre tüketimin, kimliğin oluşmasında oynadığı role bakılarak düşünülmesi gereken şey; giderek daha fazla insanın kendini ifade etmek, benlik duygularını tanımlamak, daha iyi bir yaşam oluşturabilmek için gereken özgürlük ve güç duygusunu işyerlerinden, başarılarından ve politik yapılanmalardan alması gerekirken, bu duyguyu tatil yörelerinden, büyük alışveriş merkezlerinden ve tüketim eyleminden almasıdır. (Papatya N, Özdemir Ş.2012) Tüketimin destekleyici boyutunu biçimlendiren temel unsur ise televizyon olmakta. Televizyonda insanların tüketici olma bilincini vurgulayan programların yayınlanması, sürekli olarak daha iyi bir yaşam tarzı olduğuna ilişkin kalıpların övülmesi, her şeyin eğlenceye dönüştürülmesi ve her şeye ilişkin haz almanın seslendirilmesi tüketim için temel belirleyici durumunda.

 Bu yönlendirme için öne çıkan duygular ise, insanların eğlenme isteği ve haz alma süreçleri olarak karşımıza çıkmakta. (Papatya N, Özdemir Ş.2012) Örneğin televizyonlarda ideal konut ve ev iç mimarisi söylemine katkıda bulunan ‘Evim Şahane’ formatındaki belli bütçe verilerek mimarlarca ve ustalarca yapılan programlar yer almakta. Sanki evin iç mimarisinin bu hale gelmesi yaşam gayesiymiş gibi konuşan ev sahiplerinin bulunması, evim şahane, süper, çok güzel gibi nitelemelerle tüketici bilincinin oluşmasına etken olmaktadır. Ayrıca ünlülerin evlerine ziyaretlere gidilip, bunların televizyonlarda yayınlanması herkesi bir ideal konut kurma hayaline itmektedir. Ancak evin tüketimle özdeşleşerek kentsel orta sınıf kültürü ve yaşam tarzının en belirleyici ve ayrıştırıcı öğelerinden biri haline gelmesi, yakın zamanların ürünü.(Öncü A.1997) Birey, tüketimi mümkün olan mekânda ve zamanda, kendisi, ailesi ve toplumsal çevresi hakkında bir şeyler söyleme aracı olarak kullanır. (Douglas ve Isherwood, 1999:81-83) Burada özeti yer almayan bir başka katılımcımız ise, kıyafete önem verilen bir dönemde yaşadığımızı, kıyafete göre statünün belirlendiğini ve buna göre insanların kişiyi kaale aldığını ifade etti.

Yani kıyafetiniz, konutunuz sizin hakkınızda bilgi verir ve ona göre toplumda bir yer edinirsiniz. Gereksinimlerin karşılanma yolları ve onlara yüklenen göreceli önem, toplumsal ve tarihsel olarak değişmekte ve genişlemektedir. İnsanlar, gereksinimlerini ancak bir yaşam biçimine katılarak gerçekleştirebilmektedirler. Gereksinimlerini karşılamak için kapasitesini kullanan bireyler, yeni gereksinim nesneleri üretirler. Böylece üretimden daha önemli olan tüketim post-modern dönemde vuku bulur. Değişen toplumsal yapı, elbette ki yansıması olan kentte de değişimler meydana getirmektedir. Değişen konut algısı post-modern ekolün tüketim odağından muhakkak etkilenir ve ona göre şekillenir.

 2.Üretici Perspektifinin Değerlendirilmesi

Üretici boyutunu incelemek amacıyla değişen konut algısı soruları için bir mimar ve pazarlama üzerine konuşmak için de bir finans uzmanı ile görüşülmüştür.

Katılımcı-4)

Finans Uzmanı Katılımcımız ideal konut hayalini kadınların daha çok kurduğunu söyledi. Kendilerine taleplerin geldiğini, bunun ışığında konutları şekillendirdiklerini ifade etti. Özellikle annelerin çocuklarını koruma güdüsüyle camdan baktıklarında onları görebilecekleri, ama çocukların da hoşça vakit geçirecekleri alanları olan konutları tercih ettiğini söyledi. Günümüzdeki güvenlik sistemlerini bir ihtiyaç olarak görmekte. İdeal konut algısının değişiminin, ihtiyaçların değişimi ve bu ihtiyaçların tüketilmesi doğrultusunda olduğunu düşünmekte ve bunu olağan karşılamaktadır. Kendisine “Bireylere nasıl ulaşıyorsunuz?” diye sorduğumuzda gazetelerdeki ilan tahtalarındaki reklamlardan ziyade, referansın en etkili yöntem olduğu bilgisini bizimle paylaştı.

 Katılımcı-5)

Mimar Katılımcımıza ideal konut hayalini kimlerin kurabileceğini sorduğumuzda, “Herkes bu hayali kuruyor” diye cevap aldık. Ev mimarisinin değiştiğini, ebeveyn banyosunun eskiden bir gömme dolap iken şimdi modernize edilerek sunulduğunu, bunların birer ihtiyaç olarak görüldüğünü söyledi. İdeal ev mimarisinin İstanbul ve Ankara’da değişip değişmediğini sorduğumda, şaşırtıcı bir cevap aldım. Ankara’da ev mimarisinde gündüz yaşanılan yer, gece yaşanılan yer olmasının yanı sıra, yetişkinlerin yatak odası ile çocuk odası arasında mesafe bulunmasını tercih ettiklerini ve buna göre şekillendiğini öğrendim. İstanbul’da ise böyle bir tercih olmadığını, Avrupai yaşam tarzıyla hayatlarını ifşa ederek yaşadıklarını söyledi.

“ Söğütözü’nden arsa alan şirket bu sektörde bilinir ” Katılımcımızın bulunduğu şirket; Söğütözü’nde bir rezidans, Yenimahalle’de Nevbahar konutları, Gölbaşı İncek’te de TOKİ ile anlaşmalı projeler yürütmekte. “Neden Söğütözü’nü seçiyorsunuz?” diye sorduğumuzda “Söğütözü’nden arsa alan firma bu sektörde bilinir” diyerek yanıtladı. Yani Ankara’nın rant bölgelerinden birinin Söğütözü olduğunu böylece görmüş olduk. Firmanın hem Söğütözü’nde hem de Gölbaşı’nda konut projesi olmasını biraz fırsat bilerek, konuta donatılan sosyal imkanların farklılık gösterip göstermediğini sorduğumuzda; sosyal imkanların farklılık gösterdiğini, farklı sosyal grupların farklı mekânsal özelliklerde yaşayabileceğini söylemesi üzerine “ Herkes ideal konut hayalini kurar dediniz, ama ideal konutlar farklılaşıyor o zaman, herkesin ideal konutlara ulaştığını nasıl söyleyebilirsiniz ?’ soruma “Evet herkes ulaşıyor ama kendi gelirleri ölçüsünde zaten dairelerimizde belli kategorilere ayrılıyor.” diye cevap aldım.

Üretici Sonuç

 Post-modern dönemde reklam oldukça önemlidir. Post-modernizm temel olarak bir tüketim kültürüdür. (Fırat ve Venkatesh, 1995:251-252). Tüketim kültürü işaretler, anlamlar, imajlar ve gösterilerle sürekli genişler. Reklam, mağaza düzenlemeleri, ambalaj teşhir-tanzim, ürün tasarımları nesneler hakkında bize görsel ve işitsel anlatımlar sunar. Örneğin tüketici boyutundaki katılımcılarımızın aldığı konut olan Eyüp Park ‘İstanbul’da misafir değil ev sahibi olun’ söylemiyle açılışı yapar ve adeta sanki İstanbul’un tanıtımını üstlenmiş gibi bir rol kendine biçmiştir. İstanbul’un orta yeri vurgusu yapılmaktadır.

Haliç’e çok yakın, Eyüp Sultan Cami’ne 5 km yakında gibi söylemlerin yanı sıra, en ilgi çekici söylemlerden biri de ‘Canınız dışarda mı yemek yemek istedi ama dizinizi de kaçırmak istemiyor musunuz? Asansör ile restoranlarımızdan birinde yemek yiyin.’ İşte hayatı bu kadar kolaylaştırıcı Eyüp Park. Tüm bu bilgilere http://www.eyuppark.com.tr/images/eyuppark_katalog. pdf ‘den ulaşabilirsiniz. Post-modern reklam kampanyaları çok daha ucuz maliyetlerle gerçekleştirilmekte, post-modern ürünler geliştirilmekte ve tüketicilere ulaştırılmaktadır. Postmodern fiyatlandırma yapılmakta, tüketici hizmetleri sağlanmakta ve post-modern satıcılar, pazarı tüketime ikna edecek, yönlendirecek farklılıklara daha çok yönelmektedirler.

Bunun için hemen hemen tüm konut sitelerinin Foto-Galeri bölümünde örnek konutların verildiği, imzaların atıldığı ve konutlarının teslim edildiği fotoğraflar görmeniz mümkündür. Bu yolla tüketici ikna edilmeye çalışılır, güvenli kuruluş imajı çizilir. Çalışmamızda karşımıza çıkan Söğütözü ile ilgili söylemlerden de yola çıkarak, Post-modern dönemde arazilerin rant haline geldiğini görmekteyiz. Simmel’in ‘Paranın damgasını vurduğu tüm ilişkilerin alışverişe dönüştürmesi’ ya da Marx’a gönderme yaparak, ‘Paranın eşleştirme gücünü bütün değerleri değiş tokuş edilebilir’ süreci olarak nitelendirilebilir. (Öncü, A, 1997)

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış