Yükselen Yıldız
1980’lerde Dünya’da yükselişe geçen “Serbestleşme Politikaları (Neoliberal Politikalar) ” Türkiye’de de etkisini gösterdi ve yaklaşık 30 yıllık serüveninde pek çok algının değişmesine yol açtı. Piyasa serbestleşirken, hayatlar küçük evlerin içine sıkıştı, yalnızlaştık. 90’li yıllarda köyden kente göçün artması gecekondu sayısında patlamaya neden oldu. Ve bu artış yepyeni bir sektörün güç kazanmasını sağlayacaktı: İnşaat.
2001 Ekonomik Krizinden ağır darbe alan ülkede işsizlik artmış, enflasyonun etkisiyle reel ücretlerde azalma olmuş, TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle de dış borç katlanmıştı. Bu sorunlara kısa vadeli çözüm üretmek isteyen AKP, 3 Ocak 2003’te bir acil eylem planı yayınladı. Acil Eylem Planı’nın, “Sosyal Politikalar” başlığı altındaki 44.ve 45. Maddelerinde “Yerel yönetimlerle işbirliği sağlanarak kentlerimizdeki gecekondulaşmanın önlenmesi ve mevcut gecekondu alanlarının dönüştürülmesi ve dar gelirlilerin kira öder gibi ve kısa sürede ev sahibi olmalarının sağlanması hedeflenmiştir. Bu tedbirler ile ekonominin canlandırılması, üretimin artırılması ve işsizliğin azaltılması hedeflenmiştir” kararlarına yer verildi. Çizilen rotadan açık bir şekilde görülebildiği gibi, belirlenen kararlar uygulamaya konuldu.
2001 Krizi Sonrası Yeni Kalkınma Programı: İnşaat Peki iktidara geldikten 2 ay sonra, güçlenecek olan bir inşaat sektörünün sinyalleri verilirken, bunun ülke ekonomisine yansımaları neler oldu? Bunları şu şekilde sıralayabiliriz.
İlk olarak “inşaatlar”, yeni istihdam alanları yaratıyor. Yani işsizlik rakamlarının düşmesine, kısa süreli de olsa, yardımcı oluyor. Bu anlamda işsizliği absorbe edebilen bir sektör olduğu söylenebilir. Ancak, istihdam yaratılan alan, “niteliksiz işçiliğe” ait. Çoğu işçi sigortasız çalıştırılıyor ve düzenli bir şekilde maaş alamıyor. Bir diğer önemli faktörde insanları eğitim alıp, alanlarına yoğunlaşarak iş aramak yerine, “niteliksiz işçi” olarak iş bulmaya kanalize etmesi.
Beklenti: Büyüme Uzun Süreli Olmayacak
Bu kadar hızlı para akışının olduğu bir sektör, büyüme verilerine de olumlu etki yapacaktır. Her yıl ortalama %18 büyüyen inşaat sektörünün, toplam büyümeye (GSYH) katkısı %5,5. Rakamlar bu kadar yüksek. Ancak burada “teknoloji ve verimi arttırma” kaynaklı bir üretim olmadığı için büyüme rakamlarının sürekli olarak artış içerisinde olmayacağı ön görüler arasında. 2012 ve 2013 yıllarında büyüme rakamlarının diğer yıllara oranla düşmesi bu kanıyı destekler nitelikte. 2011’de %8,8 olan büyüme rakamı 2012’ye geldiğimizde %2,2 olarak görülüyor.
Sonuç olarak inşaat yaptığı sürece büyüme rakamlarına olumlu yansıma yapan bir sektör var. Peki inşaat yapacak hazine arazileri, kentsel dönüşüm bölgeleri ve yeşil alan sona erdiğinde ne olacak? Bunu hep beraber bekleyip göreceğiz…
Yorumlar (0)