Her kent gibi Ankara’da sadece gördüklerimizden ibaret ve gördüklerimizle yaşayan bir kent değil. Ben 90’lı yılların ikinci yarısından itibaren Ankara’da yaşıyorum. 90’lı yıllardan bu yana kentin nasıl değiştiğine tanıklık yapıyorum. Ankara’yı sevmemek için sunulan bütün bahaneleriyle seviyorum, ancak sevmediğim, sevemediğim tek şey kentin hızlıca değişmesi, kentin içinde yaşayan bizler bile bu değişime tanıklık edemiyoruz. Ankara’ya ilk geldiğimde Ankara’nın en iyi kumpirini gene Ankara’nın tek piyazcısının olduğu sokakta yiyebilirdim. Ancak bunlar artık anlamsız anılara dönüşüyor. Ve Ankara’yı yeni misafirlerine tanıtamayacağın kadar çabuk değişiyor olması toplumsal belleksizliğimizin nedeni mi sonucu mu karar verebilmiş değilim. Bu yazı biraz “nerde o eski bayramlar” tadıyla yazılmak zorunda çünkü ne yazık ki kentsel dönüşüm, rant kaygıları ve Avrupa Birliği ile yapılan “güzelleştirme” projeleriyle, kentin eşcinsel erkeklere ve trans kadınların heteroseksüel varsayılan toplumdan farklı yaşadığı bir kentin izini süreceğiz.
Ankara’da 90’lı yıllarda eşcinsel ve biseksüel erkekler ve trans kadınlar birbirlerini hamamlarda, parklarda ve sinemalarda bulurlardı. Hiçbir mekan tarih boyunca hiç zaman heteronormatif yapının bize sunduğu gibi “hetero” olmadı olmayacak. Ankara’da Gençlik Parkı, Güvenpark, Opera Parkı, Hacettepe Ünivertesi Parkı kendi cinsine dönük insanların uğrak yeri olageldi. Bu parklarda insanlar tanışır, arkadaş, sevgili olurlardı. Sol.Fa.Sol okurlarından bir kısmı “eee ben her gün Güvenpark’tan geçiyordum, hiç eşcinsel görmedim” diyebilirler. Pek tabii ki haklıdırlar, çünkü heteronormatif bakış açılarımız biz eşcinselleri görünmez kılar. Hem biz, hem deneyimlerimiz, hem de mekanlarımız görünmez olur. Bir mekana, farklı gruplar farklı anlamlar yükleyebilir ve bu yüklemeyi pekala hayata geçirebilir. İşte Güvenpark’ta bizim için böyle bir yerdi. Ve bir zamanlar cidden bir eşcinselin kendi gibi başka bir eşcinseli bulabileceği güvenilir bir alandı. Ha bu arada ben “kezbanlık” (acemi eşcinsel) döneminde ilk kez Güvenpark’ta gasp edilmiştim. Eve gidip anlattığımda babam, “Güvenpark’a ibneler gider, senin ne işin var orada” demişti, benim eşcinsel olduğumu bildiği halde.
Parkların yanında Şengül Hamamı da eşcinsel erkekler için keyifli bir hamam muhabbeti yaşamanızı garanti ediyordu. Şengül Hamamı’nda eşcinsel erkeklerin kendi iletişim tarzları vardı. Tek kelime etmeden, karşınızdaki insanın eşcinsel mi, hetero mu olduğuna karar verip, onu kabininize davet edebilirdiniz. Hamamın heteroseksüel sakinlerinin anlamayacağı bir iletişim tarzı ile o hamamda her şey yaşanırdı. Hamam benim için aynı zamanda çok queer bir mekan, çünkü en fazla “iyi marka terlik ve mayonuzla” içeri girebilirsiniz. Arabanızı (anahtarı da dahil), cep telefonunuzu, sigara markanızı dışarıda bırakmak zorundasınız. Sınıfsal ve kültürel farklılıkların ortadan kalktığı bir alana dönüşmesi ve bu alanda insanların birbirilerini buluyor olmasının ayrı bir güzelliği vardı ve var olmaya devam edecek. Şengül Hamamı restorasyon geçirdi, kabinler yıkıldı, eşcinsel müşteriler ve eşcinsel müşterilerle hamamda çalışan tellaklar dışlandı. Şimdi Şengül Hamamı hetero bir hamam olarak kendini yeniden kurmaya çalışıyor ve bizleri de belleklerimizi sıfırlamaya çağırıyor.
Bazı queer teoristlerin söylediği “porno” her şartta kötü olmak zorunda değildir
Evet, sinemalar eşcinsel erkekler ve trans kadınlar için birbirlerini bulabildikleri bir yer olageldi ve olmaya devam edecek. Sinemalarda eşcinsel erkekler ve trans kadınlar birbirlerini bulur tanışırlardı. Sadece Ankara’da her yerde eşcinsellerin gittiği hamamlar, parklar ve sinemalar kapanıyor, yenileniyor ve eşcinseller tu kaka ilan ediliyor. Ama bu coğrafyada binlerce yıldır birbirlerini bulan eşcinsel erkekler kendilerine ait mekanları yaratmaya devam edecekler. Son olarak, eşcinseller hep beyaz yakalı, orta sınıf değildirler, pekala Ulus’ta bir pavyonda, Çankırı Caddesi’nde bir meyhanede birbirlerini bulabilirler ve bu fısıltı gazetesiyle yayılabilir ve siz her şey aynı ve bir şey değişmiyormuş gibi yaşamaya devam edersiniz.
Yorumlar (0)