Tarifsiz üzüntüler içindeyim. Onun ve sazının göğsünün derinliği, tınısı, daha ilk notada, insanın içine işler. İnsanı (ya da bozkırın insanını mı demeliyim?) can evinden vurur. Bağrını deler onun sesi. Onun sazından çıkan her ses, kulaklarımızdan doğru gönlümüze gider ve orada erir, bizi yeniden başka bir biz yapar. Hüzünlendirir, bazen delirtir ve isyan ettirir, bazen dizginlenemez bir coşkuya kaptırır. Hapishaneleri, dostlarla birlikte çekilebilir kılar. Bozkırın bütün gücü ve güzelliği vardır onun sesinde ve türküsünde. Onun sesini ve sazını dinlemeden, bu sonsuz bozkırda bir güzellik olabileceğini keşfedemez insan. Ama ne zaman ki, onun sesini duyar, ya da daha da fenası, Muharrem Ertaş’ın o müthiş haykırışını işitir insan, içindeki bütün her şey çözülür ve akmaya başlar. Bozkır, Çiçekdağı gibi olur. İnsanlar basitleşir, sadeleşir ve dertlenir, hem de mertleşir. Tertemiz bir çığlık, yumruk gibi, gelir oturur boğazınıza. Artık konuşmanıza gerek kalmaz. Söze de gerek kalmaz. Artık dinlemişsinizdir ya onun, o en derinden gelen hüznünü ve çığlığını, daha söyleyecek ne kalmış olabilir ki? O, sözün bittiği yeri söyler ve çalar. Onun o kuru daldan yapılmış sazından çıkan sesler, içinize işler ve değdiği her yeri dağlar, acıtır, ama arıtır da aynı zamanda. Bozkır sizi arıtır, yokluklarıyla, çaresizlikler içindeki direnişiyle ve yenilenmesiyle ve sesinin-müziğinin o eşsiz ve dokunaklı ahengi ve güzelliğiyle. O sesin güzelliği, renkleri, bozkır insanı için eşsizdir. Kıt olanın, hatta olmayanın ve dertlerin, çığlık halinde akışıdır o. Muharrem Ertaş onu söyler. Neşet Ertaş da onu söyler ve ötesini de söyler. Ne diyor?
Aydos... Dinekdağı yeni geldim gurbetten Hali değil başım beladan dertten Adama kemlik gelir mi mert oğlu mertten Kötülerin gölgesi olmaz dalı olmaz Aydos... Yiğit attan düşer yine atlanır Yiğit olan her cefaya katlanır Yiğidin gölgesinden yiğit saklanır Kötülerin gölgesi olmaz dalı olmaz Daha ne desin ki? Ne diyebiliriz ki? Sanki geçmiş bütün yüzyılların içinden geliyor ve geçiyor. Ama bugün bize, attan düşersek yine atlanabileceğimizi söylüyor. Daha da ötesi, kötülerin gölgesi olmadığını, dalı olmadığını söylüyor. Böyle bir dünyada yaşamaya devam edebilmek, dayanmak için, bozkırdan, bundan fazla, nasıl bir destek isteyebiliriz ki? Bozkırda, bizi o yaşatır.
Yorumlar (0)