Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Tuna Kalaycı Atina'dan Bildiriyor! Evde Bir Bayram Havası...

Tuna Kalaycı Atina'dan Bildiriyor! Evde Bir Bayram Havası...

Çipras Abim gelmiş! Seçimler öncesi yurt içinde dört bir koldan yapılan karşı propagandaya rağmen Avrupa Birliği paşalarının göz korkutmalarına rağmen gelmiş. Atina’da hemen her sokak köşesine çöken o polis ablukası O’nun bir küçük sözü ile kalkmış. Gösterilerin tuzu-biberi göz yaşartıcı bombalar son kullanma tarihleri geçene kadar raflarda unutulmaya bırakılmış. Meclisin önündeki parlak barikatlar kaldırılmış. O Atinalılar hükümetlerini troyka ile mübadelesinde desteklemek için Meclis önünde büyük bir eylem yapmışlar bile. İnsanların yüzündeki tedirginlik seçimlerin sonucu ile beraber yerini haklı bir meraka bırakmış. Ancak endişe –belki de her büyük şehrin olmazsa olmazı olan o kadim endişe- her daim yerini korumaktaymış. Bayramın gelişi iç mihraklarda ve yurt dışı temsilciliklerde de coşkuyla karşılanmış. İspanya’nın yeni yüzü olması pek muhtemel Podemos’tan Pablo Iglesias, Çipras ile kol kola yakalanmış.

Dediklerine göre Portekiz’e de göz kırpmışlar demokrasinin beşiğinden. Ama Portekiz pek hoş bakmamış bu flörte açıkçası —Yunanistan’a verdikleri 1.2 Milyar Avroluk destekten olsa gerek. Seçim günü Türkiye’den bazı parti temsilcileri Yunanistan’da bayrak sallarken görülmüş ve kimileri oturmuş SYRIZA ile ciğer yemişler. Afiyet olsun. “Ba(ğ)zı şeyler demek kravatlar çıkınca halloluyor” demişler. “Bizden de SYRIZA çıkar mı” diye sormuşlar ama “yüzde beşten yüzde otuzbeşe nasıl çıkılır” diye sormamışlar. (Post)modern zamanların getirdiği o talihsiz tarihsizligi bir kez daha galebe çalmışlar. Tamam sakinleşelim. Ege’nin öte yakasını ötede bırakıp biz yine evimize dönelim. Hızlı başladı işe Abim…Ve sembollerle dolu başladı. İlk şaşırtıcı hamle daha hiçbir şey başlamamışken geldi. Adettendir.

Yunanistan’da her hükümet başpiskoposun iyi niyet duasını alır daha doğrusu alırdı. Alışıla gelmişin dışına çıkarak başpiskoposu resmi olarak değil dua öncesinde ziyaret etti Çipras. Hem saygısını gösterdi kiliseye hem de mesafesini korudu akılcı bir hamle ile. Kolay değil bu hareketi yapmak birçok insanın hala bebeklerini vaftiz ettirdiği sabahları okullarda çocuklarına dua ettirdiği bir ülkede. Çocuklar bile soluklanacak Çipras’ın bu jesti ile. İkinci adım Kesariani ziyareti... Çipras’ın bir sonraki resmi durağı herkesi daha da çok şaşırttı. Kesariani’ye gitti Çipras. Kesariani’yi Kayseri diye okuyun siz. Ama buranın tarihi çok daha başka. 1 Mayıs 1944’te Nazilere direnen 200 komünistin öldürüldüğü yer Kesariani. Üç tane kırmızı karanfil bıraktı oraya Çipras etrafındaki insanlar 2. Dünya Savaşı sırasında atılan direniş sloganlarını tekrar tekrar atarken.

 Yıllarca komünizm karşıtı propaganda yapan kanallar bu sefer bu sloganları yetiştirdiler Yunanistan’ın dört bir yanına. Yine aynı sloganlar ve şarkılar SYRIZA’nın zaferini kutladığı gün sokaklardaydı. Yunanistan halkı bir kez daha EAM’ı (Ulusal Kurtuluş Cephesi) hatırladı; hem de resmi olarak! Peki ne oldu da Çipras Kammenos‘u Savunma Bakanı yaptı? Ertesi gün —piskopos ziyareti işe yaramış olacak— sade bir yemin töreni ile göreve başladı Çipras. Yanlış anlaşılmasın bay piskopos yine oradaydı. Ama SYRIZA için değil hükümetin küçük ortağı Bağımsız Yunanlılar Partisinin üyeleri için. Evet Çipras Abim geldi misafir odasının baş köşesine oturdu.

Tamam geldi ama yanında bir arkadaşını da getirdi belki de biraz emrivaki ile. Bu nevi şahsına münhasır politikacı sağcı Bağımsız Yunanlılar Partisi’nin patronu Kammenos. Hemen belirtelim bu arada. Kammenos ‘yanmış’ demek Yunanca’da. Kendisi dış ilişkilerde doğan görünümlü bir şahin. Kendi internet sayfasının belirttiğine göre Kammenos Türk diplomasisi için istenmeyen adam (persona non grata) durumunda; gurur duyuyor olsa gerek bu durumdan. Yunan anayasasının iliklerine işlemiş olan kilisenin aktif bir savunucusu (Bay Piskopos neden yemin sırasında hala orada olduğu açıklığa kavuşmuştur umarız) Eşcinsel birlikteliklerine karşı kanının son damlasına kadar savaşacak bir cengaver.

Peki ne oldu da Çipras bu arkadaşını Savunma Bakanı yaptı? Neden o meşhur olduğu meçhul Kardak Kayalıkları’nın ismi bir kez daha duyulur oldu sokaklarda? Ne oldu da bu aydınlanmacı SYRIZA böyle bir birlikteliğe ışık yaktı? Cevapları ekonomistlere bırakalım biz en iyisi ve SYRIZA’nın görmek istediğimiz taraflarıyla devam edelim.

Yüce Çipras sen nelere kadirsin! Bu yazıya başlarken de söyledik. Hükümetin üçüncü gününde 2010’un Öfkeliler Hareketi’nden beri parlamento önüne koyulan demir parmaklıklar kaldırıldı. Daha şimdiden Atina’nın isyanları ile ünlü Exarhia Mahallesi rahat bir nefes aldı. Hatırlayalım henüz 15 yaşındaki Alexis Grigoropoulos orada polis tarafından öldürülmüş ve Atina 2008 yılı isyanları ile tanışmıştı. Yine yakın zamanda kardeşimiz Alexis’in en yakın arkadaşı hapisanede eğitim için açlık grevine başlamış ve destek amacıyla Yunanistan’ın bir çok yerinde işgaller yaşanmıştı. Bu arada Kardak Kayalıkları demişken...

31 Ocak’ta Yunanistan’daki kibar bir deyimle aşırı milliyetçi gerçekçi olarak söylendiğinde bir neonazi partisi olan Altın Şafak kriz sırasında ölen Yunan pilotlar için her zaman olduğu gibi bir anma töreni gerçekleştirdi ve yine her yıl olduğu gibi bir antifaşist gösteri yapıldı. Desteğinin çoğunu polislerden ve diğer kolluk kuvvetlerinden alan bu parti gövde gösterisini yaptı yine yapmasına ama antifaşistlerin alışık olduğu biber gazı ve polis tacizi bu sene yaşanmadı. Yüce Çipras sen nelere kadirsin!

Biz Yunanız ve biz bu işin altından kalkarız.”

 SYRIZA hükümetinin getirdiği belki de en önemli değişiklik şimdiden adının konulması çok zor olan karmaşık —belki biraz da çapraşık— bir aidiyet duygusu. Biz Yunanız ve biz bu işin altından kalkarız bir önceki Samarras hükümetinin sağlayamadığı bir güvence. Çipras’ın ve kabinesindeki erkeklerin (kabindeki erkek sayısının ne yazık ki oldukça fazla olduğunu belirtmekte yarar var bu arada) rahat tavırları ve giyinme tarzları (kravat bir sembol ise bu sembolün eksikliği de bir sembol) Yunanistan halkında “işte bizim adamlarımız” havasını uyandırdı. Ama kurtuluş için sadece halktan olmak yetmez. Kahramanlara da ihtiyaç var! Halk bunun da üstesinden geldi ve Maliye Bakanı Yanis Varoufakis milli kahraman haline geldi. Kahramanımızın karakteri de belli...”V for Varoufakis”. Özellikle İngiliz Aristokrasisi’nden Osborne’nu bir eli paltosunun cebinde ziyaret edince Yunanistan’da bir çok kalp çaldı belki ama İngiliz Muhafazakar Partisi’nde bir çok kaşın kalkmasına sebep oldu.

 Yoldaş Çipras’ın önderliğinde bu mavi gömlekli süper-yeni kahramanın görevi kendi değerlerini, demokrasisini ve sosyal adaleti unutmuş Avrupa’ya kendini hatırlatmak ve Avrupa halklarına yeni bir yol açmak. Yeni Yunanistan’da yazacak, dinleyecek ve izleyecek daha çok hikaye var. Bu kısa giriş de şimdilik bizim hikayemiz olsun.

Tuna Kalaycı Atina'dan Bildiriyor! Evde Bir Bayram Havası... Tuna Kalaycı İspanya’nın yeni yüzü olması pek muhtemel Podemos’tan Pablo Iglesias, Çipras ile kol kola Syriza’nın seçim afişlerinden biri “Seçim günü Türkiye’den bazı parti temsilcileri Yunanistan’da bayrak sallarken görülmüş ve kimileri oturmuş SYRIZA ile ciğer yemişler. Afiyet olsun. “Ba(ğ)zı şeyler demek kravatlar çıkınca halloluyor” demişler. “Bizden de SYRIZA çıkar mı” diye sormuşlar ama “yüzde beşten yüzde otuzbeşe nasıl çıkılır” diye sormamışlar.” ”V for Varoufakis” - Maliye Bakanı Yanis Varoufakis İngiliz Aristokrasisi’nden Osborne’nu bir eli paltosunun cebinde ziyaret edince Yunanistan’da bir çok kalp çaldı.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış