Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ufukta Seçim Yokken Anket Yorumlamak

Muhalefete bir ipucu vermem gerekirse PİAR şirketinin Ekim ayında yaptığı bir başka ankete dikkat çekmek isterim zira ankete katılanların yüzde 52’si Erdoğan’ı genel anlamda başarısız bulurken katılımcıların yüzde 65’i Erdoğan’ı ekonomi yönetiminde başarısız bulduğunu ifade etmiş. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Ufukta Seçim Yokken Anket Yorumlamak

18 Kasım’da PİAR Araştırma Şirketi, Türkiye siyasal gündemine ilişkin hazırladığı seçim anketini paylaştı. Hem araştırma şirketi hem de muhalefete yakın basın organları Öcalan çıkışı sonrası AKP-MHP koalisyonunun oylarında düşüş yaşandığı yönünde yorumlarla anketi olabildiğince köpürttü. Anketlerin tutarlılığı ve seçmen davranışını yansıtma başarısı tartışmalı bir alan ancak ülke seçim sathında değilken yapılan anket çalışmalarının daha sağlıklı sonuçlar verdiğini söyleyebiliriz. Malum seçim sathına girildiğinde anket şirketleri kendilerini fonlayan veya ideolojik olarak yakın gördükleri siyasi partilere göre bir konum belirleyerek anket sonuçlarını manipüle etmeye başlıyorlar. Burada anket şirketlerinin tavrını tartışmayacağım zira gönüllü olarak değil gelir elde etmek için bu işi yapıyorlar ve ticarileşen her işte olduğu üzere sermayenin dayanılmaz çekiciliği bu durumlarda galip geliyor.

Gelelim PİAR’ın anket sonuçlarına. Öcalan çıkışının AKP’ye 2, MHP’ye 1.5 puan kaybettirdiğine vurgu yapılan anket aslında "bu Pazar seçim olsa kime oy verirsiniz" sorusundan ziyade "kimden yana tarafsınız" sorusuna cevap veriyor. Çünkü aslında birinci parti CHP değil, birinci parti yüzde 24.2 oy oranıyla kararsızlar partisi. Aynı şirketin Ekim ayında yaptığı ankette (ki o da seçim sürecinde gerçekleştirilmemiş bir anket olarak son anket ile aynı kategoride düşünülebilir) AKP yüzde 24.8 oyla birinci parti, kararsızlar yüzde 23.7 ile ikinci parti CHP ise yüzde 22.1 oy ile üçüncü parti. 31 Mart Yerel Seçimlerinde ülke genelinde yüzde 37 oy almış olan CHP’nin ve yüzde 35 oy oranı yakalamış olan AKP’nin el ele bir serbest düşüşe geçtiğini söylemek çok da yanlış olmayacaktır.

Peki Anketlerden Ne Anlamak Gerek?

15 Temmuz darbe girişiminin ardından bugünkü halini alan Türkiye siyaset düzlemi bütün aktörleriyle düşüşe geçmiştir. Hegemonyanın son formunu oluşturan AKP, MHP, CHP ve Kürt siyasi hareketi el ele kan kaybetmektedirler. İktidar partisini destekleyen kitlelerin refah ve güvenlik beklentileri karşılanamamakta, CHP seçmeni normalleşme sürecine tepki göstermektedir. DEM ise özellikle iktidarın Öcalan çıkışı sürecinde takındığı ne şiş yansın ne kebap yaklaşımıyla özellikle kendini Erdoğan karşıtı tanımlayan seçmen kitlesinin tepkisine maruz kalmaktadır. Halk kitleleri hegemonya kavramına çok aşina olmasa da hegemonyanın bütün aktörlerine karşı tepki geliştirmektedir. Bir sonraki seçimlerde sürpriz sonuçlar çıkacağına, bir zamanın popüler deyimiyle bir dip dalgasının bütün siyasi aktörleri silip süpüreceğine delalet değildir bu gelişmeler. Seçim sathı mahalline girildiğinde bireyler yıllardır devam ettirdikleri ve artık gelenekselleşmiş oy verme davranışıyla kendileri için ehveni şer olana oy vermeye meyilli olacaklardır. 1980 sonrası kurulan hegemonik yapı bu geleneğe sarılarak, yalnızca aktörlerini ve yöntemlerini değiştirerek bugünlere kadar sürdürmüştür ve görünüşe göre sürdürecektir de.

Sarmaldan Çıkış Mümkün Mü?

1980 darbesiyle temelleri atılan ve 1982 Anayasasıyla kurumsallaştırılan oligarşik iktidar yapısı ve koltuklarından memnun müzmin muhalefetten bu çarkı kırmalarını beklemek, Türkiye’nin birikmiş toplumsal, ekonomik ve diplomatik sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesini ummak en naif söylemle naiflik olacaktır.  Kararsız seçmenlerin kazandığı anket aslında Öcalan çıkışının halk kitleleri arasında çok da umursanmadığını göstermektedir. Umursanmayan aslında Öcalan meselesi değil meselenin taraflarını oluşturan siyasi aktörlerdir. Çözüm süreci fiyaskosuna şahit olmuş Kürtlerin, mühürsüz oy pusulalarına itiraz etme basiretini gösteremeyen muhalefet partisinden ümidini kesmiş olan muhaliflerin Öcalan meselesinin taraflarını ciddiye almıyor olması şaşılacak bir durum olmasa gerek.

Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatı boyunca başarıyla uyguladığı suni gündem oluşturarak kendini sorunlu alanın dışında bırakma stratejisine el yükselterek cevap vermek veya milletin gündemi ekonomidir diyerek semt pazarında pazarcı önlüğü giymekten daha fazlasına ihtiyacı var muhalefetin. 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında Antep, Urfa, Diyarbakır ve Mardin’de konuşma fırsatı bulduğum Kürtler zorunda bırakıldıkları siyasi seçimlerin kendilerini temsil etmediğini farklı şekillerde ifade ediyorlardı. Keza Ankara, İzmir, İstanbul ve Antalya gibi metropollerde temas ettiğim muhalifler de ağız birliği etmişcesine CHP’yi ehveni şer olarak tanımlıyorlardı.

Kapitalist demokrasilerin sorunlu yanlarını tartışarak içinden çıkılamayan sarmalın sorumluluğunu sermaye ağalarına yüklemek doğru olsa bile biraz kolaycı bir yaklaşım olur düşüncesiyle sonuç yerine şunları söylemek mümkündür. Muhalefet katmanları 45 yıllık yüklerinden ve alışkanlıklarından kurtulmak zorundadır. Kâğıt üzerinde değil, halkın gözünde bir temsil sağlanması için merkez söyleme sarılırken, eylemde dönüşümün önünü açmaya cesareti olan aktörlerin sorumluluk alması zorunludur. 2016 sonrası oluşan son Müesses Nizamın muhalefet kanadının konfor alanlarından çıkarak, sosyal medya muhalefetinin yanına kitleleri harekete geçirecek söylem ve eylemleri eklemeleri şart olmuştur.

 Muhalefete bir ipucu vermem gerekirse PİAR Şirketinin Ekim ayında yaptığı bir başka ankete dikkat çekmek isterim zira ankete katılanların yüzde 52’si Erdoğan’ı genel anlamda başarısız bulurken katılımcıların yüzde 65’i Erdoğan’ı ekonomi yönetiminde başarısız bulduğunu ifade etmiş. Bilmem anlatabiliyor muyum? 

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış