Fiziksel mesafeyi koruyarak, maskeleri takarak elbet…
İşte, bir liste! Sokağınızdan başlayan…
Müzeli, kaleli, göllü…Vadide, mahallede yürüyüşlü…
Sokak
Soğuk...
Her türlü zorluğa, zorbalığa rağmen bize mahkûm yaşayan kedilere, köpeklere, güvercinlere yiyecek bırakın.
Corona...
Mahalle bakkalınızı, manavınızı, komşu esnafınızı ihmal etmeyin.
2 müze
Müzelerimiz zaten sakindi, bugünlerde nerdeyse boşlar. Gidin, doya doya gezin. İşte birkaç öneri...
Dünyada en büyüğü bizde olan bir müze örneğin!
Satranç Müzesi...
Kurucusu Akın Gökyay, kendine ait "en çok satranç takımı" rekorunu arada tekrar tekrar kırıyor. Bugünlerde yine kıracak. Başvurduğu anda!
Adres: Ulucanlar Caddesi'nin hemen başında...
Mustafa Ayaz Müzesi...
Eşsiz.
Sanatçının kendi birikimiyle açtığı, 7 katlı. Her katında Ayaz'ın eserleri, bugünlerde giriş katında, corona temalı, 52 parçadan oluşan çarpıcı bir sergili. Unutmadan burası, alt katında dev sanatçının resim kursu da verdiği bir müze.
Adres: Milli Kütüphaneye 3 dakika mesafede...
Kale
Memleketin pek çok kalesi gibi tepededir ama pek çoğunun aksine cıvıl cıvıldır.
Sadece duvarlarına baksanız, şaşıp kalabilirsiniz. Sur duvarlarında taş olarak ne kadar çok sanat eserinin kullanıldığını görürsünüz...
Bir tavsiye!
Kale kapısının karşısında durun!
Sol arkanızda...
Erimtan Müzesi...
Harabeye dönüşmüş iki yapının yerinde bir çiçek gibi açan müze. Onun da Avrupa'dan bir misafiri var. Mart ayına dek Rafaello Sergisi'ne ev sahipliği yapıyor.
Sağ arkanızda...
Koç Müzesi...
İçinde her daim ilgiyle gezeceğiniz eserler, iki han dolusu. Bir de Hollanda'dan misafirliğe geldi en eski Ankara Tablosu.
Pilavoğlu Hanı...
Ankara tarihi hanlarının çift kapılısı. İçi dışı sanat, sanatçı dolu. Bir gidişte bitmez!
Yolun aşağısında...
Emin Antik...
Bugünlerde Ankara'nın 48 harika sanatçısının altışar resimle katıldığı sergiye ev sahipliği yapıyor.
Yanında...
Şerif Akşit...
İçi müthiş heykellerle dolu. Abartmıyorum, merdivenin parmaklıkları dâhil. Hepsi Akşit'in ellerinden.
Karşıda...
Galeri Z...
Sahibesi Fatma Tuna. Zengin koleksiyonuyla, bir gün mutlaka içeceğim ev tarhanasıyla hatta!
Durduğumuz yere dönelim. Yoksa Aslanhane Camisi'ne kadar anlatmakla bitiremeyeceğim! Karşınızda...
İki burç.
Ortasında kale kapısı...
Soldaki burcun içinden saat kulesi çıkmış. Özgün. Balkonlu.
Sağdaki burcun üstündeyse evler var! Ankara Kalesi'nin her yanı nerdeyse üst üste ve yapışık evlerle dolu. Bu noktada olduğu gibi, yoğunluğu surun üzerinde de görüyorsunuz!
Buraya kadar sorun yok. Osmanlı'nın az rastlanır türde saat kulesi diktiği burç, sapasağlam duruyor. Diğerindeyse çatlak var. Uzunlu, kısalı. Son çektiğim fotoğrafta, neredeyse en üstten en alta 4 tane görünüyor. Sanırım sayıları her geçen gün artıyor, çatlak aralıkları büyüyor. Bugünlerde, "Su kaçağı mı var? Sura baskı yapan unsurlar nelerdir?" sorularına yanıt aranıyor. Yanıtların ve çözümlerin bir an önce bulunmasını dileyelim.
Girin o kapıdan!
Önünüzde meydan.
İlerisindeki sokak, Ankara'nın en dar sokaklarından.
Yürüyün!
Sur duvarlarını da seyrederek 2 dakikalık bir yürüyüş yapın.
Zindankapı, yolun sonunda, solunuzda kalacak.
İki kapı üst üste gelecek.
Sağınızda, Ankara'yı tepesinden seyredebileceğiniz surlar, solunuzda Alaattin Camisi.
Ankara'nın en eskisi.
Dışarda, sur duvarındaki ilk mihrabı...
Girişindeki (son cemaat yerinin) 6 sütunun birbirinden farklı başlıklarını...
Kapısındaki yazıtları çalmak için hırsızların söktüğü, çivi çakmalı sahte hünkâri teknikle yapılmış muhteşem minberi...
Kale'nin gizemli dehlizlerine çıktığı düşünülen tünellere giriş kapısını (minberin sağındaki küçük kapı)...
Keşfedin!
3 göl
Mogan, Eymir veya Çubuk...
Sakarmeke, bahri, kerkenez veya dikkuyruk yazın internete. Birkaçının görselini cebinizin ekranında veya gözünüzün önünde bulma şansınız çok yüksek!
Sazlık delicesini bilir misiniz? Mogan'da sazlıklara doğru gidin.
Mutlaka göreceksiniz.
Gidecek başka yerleri kalmadığından...
Mogan, Eymir veya Çubuk'a gidin!
İlk ikisine kaybetmememiz için dilekte bulunmak, üçüncüsüne, memleketinin ilk barajının gölünü tekrar kazandıranlara minnette bulunmak için.
Yürüyüş
Haritaya Kıbrıs Köyü hareket noktası yazın.
Otobüs duraklarının son durağından 3-5 dakikalık yürüyüşle varacağınız mekân size,
"Vay canına!" dedirtecek cinsten olacak.
Aslında akarsu zengini olan Ankara'nın tamamını yer altına gömdüğü sulardan birinin kaynağı burada, önünüzde akıyor.
Patikayı izleyin!
Dev fındık ağaçlarını görecek,
"Ankara'da fındık mı?" diye şaşıracaksınız.
Yamaçlarda kovanlar var.
"Sahi Ankara balı meşhurdu, değil mi?" diye sormaktan kendinizi alamayacaksınız.
Şelaleler göreceksiniz!
"Yok canım! Hem de Ankara'nın burnunun dibinde!" diyecek, şaşıracaksınız.
Öncesini biliyor veya Kıbrıs Köylü bir dostunuz yanınızdaysa,
Bir zamanlar kartalların yuva yaptığı 'Kartal Kayası'na bakın.
Üzerindeki pırıl pırıl gökyüzünde dev kartalların uçtuğu sarp kayalıklar yok artık!
Hele biraz daha yürür de taş ocaklarından akan taşların toprakların velinimetimiz suyun yatağına ulaştığını görürseniz...
Ne dersiniz bilmem...
İki mahalle
Yahudi Mahallesi...
Zamana bırakmışız. Ahşabın bir ömrü var elbet, bakımı da yapılmayınca çürüyor.
Ahşabın yok oluşuna yol açan diğer bir etken var, yangın!
Yahudi Mahallesi'nde, memleketin tarihi sinagogu veya güzelim konakların durumu, çürümek veya yanmakla özetlenebilir.
Saraçoğlu Mahallesi...
Alman Mimar Bonatz yapmış.
Yıllarca yapım amacına uygun, lojman olarak kullanılmış.
Ağaçları anıt ağaç olmuş, tescillenmiş. Şehrin merkezindeki o ağaçlarda sincaplar, ağaçkakanlar var.
Lojmanlar boşaltıldı. Evler boş kalınca çürüme kaçınılmazdı. Üzülüyorduk. Derken bir proje başladı. Mahallede ağaçlar korunacak deniyor, işyerleri ve otel gibi yenilikler düşünülüyor.
Bir tek Mimarlar Odası çok ciddi tepki gösteriyor. Geçenlerde yasal varisçisinin vekaletini de aldılar. Mahkemeye başvurdular.
"İş ve işlemler durdurulsun, restorasyon süreçlerine ilişkin FSEK kanunlarına göre tarafımızın onaylarının alınması için gerekli iş ve işlemler yapılsın" diyorlar.
Yahudi ve Saraçoğlu Mahalleleri...
Bence ikisi de UNESCO Miras Listesinde olmalı.
Unutmadan, listede Ankara'dan tek mekân bile yok!
İkisi de memleket sınırlarını aşacak ölçüde potansiyele sahip.
Çürütüp, yakmasak veya aslından uzaklaştırmasak...
İşte, bir liste!
İçinde sokak, müze, kale, göl, vadi ve mahalle...
Ankara'dan bir demet seçki aslında.
Yeni yılda keşke listeyi çok kişi yapsa.
Yaşadığımız kentin değerlerine daha çok sahip çıkılsa.
Yorumlar (0)