Muhalefet birikiyor
İktidar partisinin “şaibe” olarak kodlamaya özen gösterdiği önceki büyük kongrede ikili bir delegasyon görüntüsü vardı. Ancak büyük kongre seçimini büyük ölçüde İstanbul İl kongresinde belirlemişti. Hatırlatalım, Özgür Çelik esasen hem İmamoğlu’nun hem de Kılıçdaroğlu’nun ortak adayıydı. Erdoğan Toprak’ın planına göre Çelik’in adaylığı İstanbul delegasyonunu ikiye bölecek; hem Kılıçdaroğlu’nu sadakat tamamlanacak hem de İmamoğlu’nun itibarı kurtarılacaktı. Böyle bir tabloda Özgür Özel’in büyük kongre salonuna girmesi mümkün olamazdı. Ancak Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, İmamoğlu’nun nüfuzunu artırmasına engel olmak için Çelik’in karşısına Cemal Canpolat’ı çıkarmayı öngördüler. O restleşme Özgür Özel’in önünü açtı. Büyük kongreye girerken delegasyon bilindiği gibi ikiye bölündü.
Büyük kongreden sonra yaşananlar geniş kamuoyu açısından Özgür Özel’in mutlak zaferi olarak algılandı. Ancak unutulan çoğunlukla şu oluyor: Özel’in seçilmesiyle birlikte genel başkanın altının sağlamlığına işaret eden Parti Meclisi sandıklarında Kılıçdaroğlu destekçisi delegasyonun bir bölümü oy kullanmamıştı. Bu da Özel’in alelacele hazırlanan PM listelerinin sorunsuz şekilde seçilmesini sağlamıştı. Bu görüntü yerel seçime hazırlanan yeni genel merkez yönetiminin elini oldukça rahatlattı. Kılıçdaroğlu döneminde birtakım dengeler gözetilerek hazırlanan belediye başkanlığı listeleri Özel döneminde hızla değiştirildi. Kanımca Özel parti içi ilk muhalefetini o listeler açıklanırken kazanmıştı. Kılıçdaroğlu gibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı değiştirmek için iki dönem beklemek yerine bunu iki aya sığdırdı. Bu da örgütlerde dalgalanmalar yarattı.
Dört parçalı delegasyon
Politik süreçlerin belirli zamanlarda siyasal iletişime indirgenmesine bağlı sorunlar, konuları kavrayış biçimleri ve aksiyon alma isteğinin yarattığı politik boşluklar kamuoyunun önünde sıklıkla tartışıldı. Bütün bunlar ufak ufak belirli bir muhalefetin Özel’in karşısına çıkmasını sağladı. İmamoğlu’nun tutuklanmasına kadar epey tartışmalı görünen CHP yönetimi o tarihten itibaren sokağın kurduğu baskıyla birlikte güçlü ve kesintisiz bir muhalefet örüntüsü kurdu. Ne kadar kayyım tehlikesi işaret edilse de Özel güçlü olduğu bir dönemde büyük kongre toplayarak kurguyu yeniden yapmayı uygun görmüşe benziyor. Ancak karşısında birtakım problemler var.
Uzun süreden beridir CHP delegasyonu ilk defa bu kadar parçalı ve keskin hatlarla bölünmüş durumda. Hali hazırda varlığını bildiğimiz Özel ve Kılıçdaroğlu’nun delegasyonunun yanı sıra Özel’le kısmen bir yol ayrımına gitmiş İmamoğlu delegasyonu da mevcut. Bu üç farklı parçanın yanı sıra dördüncü bir grup daha var. Adana ve Mersin’in öncülüğünde toplanmış, çoğunlukla güney illeri; onun doğusunda kalan illeri kapsayan dördüncü bir ekip. Esasen temel saik ve pratiklerinin içinde “partinin bölünmüş ve tartışılan bir yapıda görüntü vermemesi” uğraşısı olan bir ekip bu. Ayrıca Özel’e bir kredi açılmasını savunan, Kılıçdaroğlu’nun emeklerinin yatsınmaması gerektiğini belirten, aynı zamanda kadroların değişmemesi eleştirisinin gereğini yerine getirmeyi amaçlayan bir ekip. Dolayısıyla sorunlara karşı çoğunlukla söylemek yerine eylemekle ilgililer. Kongre salonunda ağırlıklarını hissettirecekleri anlaşılıyor.
Hesap verilebilirlik
Bu dörtlü delegasyon yapısı birtakım ittifakları da beraberinde getiriyor. İmamoğlu ve Özel ekipleri sorunlara rağmen halen yakın görünüyorlar. Kılıçdaroğlu delegasyonu Özel konusunda sert bir tutuma sahip. Genel başkanlık yarışında Ümit Uysal’a “kısmi” bir destek vermekle birlikte PM seçimlerinde İmamoğlu’yla birlikte liste çıkarmaları çok muhtemel. İmamoğlu’na yakın Gökhan Günaydın ile Kılıçdaroğlu’na yakın Oğuz Kaan Salıcı’nın belirli aşamalarda fikir birliği içerisinde olmaları da bunu kanıtlıyor. Güney ekibi ise ilkesel olarak il başkanlarının belirleciliğini önemsiyor. Örgüte yaslanan makul ses olmak partiyi bir arada tutabilir üstelik. Bütün ekiplerin tam ortasında pozisyon alıyorlar.
Bütün bu tablo içerisinde hesap verilebilirlikle ilgili bir problem beliriyor. Az önce belirtiğim gibi, Özel’in kredisi yüksek ve büyük ihtimalle genel başkanlık yarışını açık ara önde bitirecek. Ancak MYK’sında yer alan isimlerin açıklamaları örgütte birtakım sorunlar yarattı. Bir öfke varsa bunun patlak vereceği yerin PM seçimleri olacağı anlaşılabilir.
Sokağın cebinden çıkaracağı kırmızı kart
Genel başkan Özgür Özel, partisinin en güçlü olduğu yere, yani büyük kongreye başvurma gereği duydu. Buradan hem CHP’ye hem de Türkiye’ye bir mesaj vermek mümkün. Parçalı delegasyon görüntüsü yoldaşlık kültürünü öne alarak bütünleştirmek mümkün. Üstelik bunu yaparken Türkiye’nin önüne bir iktidar programı koymak da. Bütün bunları yapmak yerine “son kale” edebiyatına yaslanmak yine savunmada kalmak anlamına gelir. İktidar yandaşları CHP’yi tartışmaya açmaya çok hevesli, sokak ise istemeyerek cebinden kırmızı kart çıkarabilir.
CHP en güçlü olduğu yerde yoldaşlık ile plastik sandalye arasında salınıyor.
Yorumlar (0)