Karikatürist Taner Özek Taksim Gezi Parkıyla başlayan ve adım adım tüm yurda yayılan direniş günleri boyunca yaşanan acı tatlı olayları çizgileriyle tarihe not düştü. 12 Eylül Utanç Müzesinde Eylül ayı boyunca sergilenen karikatürlerin bir kısmını ‘Gezi Parkı Çocukları’ adlı kitabında toplayan Özek, yaşanan sürecin sanata ilham kaynağı olmasını “Zulüm tepki getirir, zulüm sanat getirir” sözleriyle özetledi.
Direniş günleri boyunca duvar yazılamalarından pankartlara, polis şiddetine karşı gösterilen tavırla, toplumsal mizahın doruk noktasına ulaştığı bir süreç yaşandı. Mizahın bu denli yoğun kullanılmasının bir tesadüf olmadığını belirten Özek, “Zulüm tepki getirir, zulüm sanat getirir. Baskıyı en iyi ifade etmenin yolu mizahtır. “ dedi. Gezi sürecinin mizah ağırlıklı dünyadaki belki de tek hareket olduğuna işaret eden Özek “ Gençler çok donanımlılar, muhteşem mizahları varmış. Tomanın karşısında gitar çalanı, duran adamı, kırmızılı kadını, pankartlardaki, duvarlardaki yazılar… Bir yandan dayak yerken, gaz yerken bir yandan duvarlara o yazıları yazmak iyi bir alt yapı ve zeka ürünü.” yorumunda bulundu.
İlham kaynağı kırmızılı kadın Gezi Parkıyla ilgili ilk karikatürünü “kırmızılı kadın”dan etkilenerek çizdiğini aktardı Özek. Sonrasında meydanlarda, medyada, internette görüp etkilendiği olaylar ilham kaynağı olmuş kendisine. Revirlere yapılan baskınlar, gözaltına alınan doktorlar, polis şiddeti, sosyal medyaya yönelik baskılar Özek’in kendisine konu olarak seçtiği olayların birkaçı… Direniş günleri boyunca Özek’i en çok etkileyen ise eylemlere katılan gençlerin masumluğu. Özek o günlere ilişkin gözlemlerini “Çok eğitimli ve saygın bir kitleydi. Güzel insanlardı sokaktakiler. Hiçbir politik görüş, hiçbir bağımlılık olmaksızın gördükleri şiddete karşın geri çekilmiyorlardı. Akıl alacak gibi değil. Çok masumlar belki masum oldukları için bu kadar korkusuzlardı.” diye anlattı.
Kendi kültürünü yarattığı için unutulmayacak
Özek, yaşanan sürecin farkına ilişkin sözlerini: ”Bu hareket kendi kültürünü, kendi karikatürünü, kendi resmini, kendi müziğini, kendi sanatını, kendi düşüncesini yaratıyor her şeyden önce onun için çok farklı. Bunları yarattığı ve yaratmaya devam ettiği için unutulmayacak.” diye sürdürdü.
KİTAPLARA SIĞMAYAN KARİKATÜRLER
Pek çok karikatürist gibi Oğuz Aral’lı Gırgır Dergisi aracılığıyla karikatürle tanışan Özek, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde geçen öğrencilik yılları ve meslek hayatı boyunca da sürdürüyor çizmeyi. 12 Eylül 1980 sonrasında uzunca bir süre ara verdiği çizime 90’lı yıllarla yeniden başlıyor. Bir Doktorun Anatomisi, Beyin Salatası, Solgun Çizgiler, Eylül ve Gezi Parkı Çocukları adlı kitaplarında topladığı çizimlerinden Eylül ve Gezi Parkı Çocukları 12 Eylül Utanç Müzesi’nde de sergilendi. Her yıl 14 Mart dolayısıyla tıp konulu karikatürleri Ankara Tabip Odası tarafından sergilenen Özek, karikatürlerinde en az çizgi ve figürle olabildiğince çok şey anlatmaya çalışıyor. “Güldürmeyen ama düşündüren politik ve mesleki karikatürler” diye nitelendirdiği çizimlerinin etkili olmasının sırrını ise “Karikatürde birikim ve gözlemin gücü çok önemli. Gördüğünüz şeyi daha farklı yorumlayarak anlatmanız lazım. Fotoğraf gibi değil. Mutlaka bir şey katmanız gerekir kendinizden çarpıcı olması için.” diye açıklıyor.
Yorumlar (0)