Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Alevi Hareketi Gezi Direnişinde Tünele Girdi

 Alevi Hareketi Gezi Direnişinde Tünele Girdi

Yaklaşık 1,5 yıl önce yapılan Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Olağan Kongresi’nde, Alevi hareketinin büyük bir yol ayrımına girmekte olduğu kulislerde konuşuluyordu. Bilmeyenler için belirtelim, bahsi geçen dernek Türkiye’nin birçok yerinde örgütlü ve Alevi hareketinin en büyük gücü. Bir işaretiyle milyonları sokağa dökebilen Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD), Türkiye Solu dönüşürken yeni bir pozisyon almış ve sınıfsal pozisyonunu terk etmişti. PSAKD, bir üst yapı ve üyesi olduğu Alevi Bektaşi Federasyonu’nunda (ABF) da politikalar anlamında belirleyici. Zira ABF’nin son kongresinde “kaybeden” taraf olmasına rağmen PSAKD, özellikle Kürt sorununda pozisyon alışını değiştirdi ve Alevi hareketini bir karpuz gibi ortadan ikiye böldü. İşte böyle bir süreç yaşanırken Türkiye’yi sarsan 30 gün; Gezi Direnişi başladı.

Gezi Direnişi’ni her siyaset kendi alanından değerlendiriyor. Geçtiğimiz günlerde özgürlükçü sol pratiğin merkezinden bir isim NTV ekranında “Gezi Direnişi’yle sokağa çıkan gençler yeni bir anayasa istiyor” dediğinde televizyon karşısında dayanamayıp bir kahkaha atmıştım. Alevi hareketi içerisindeki birçok aktörün direnişe dair absürd komedi tadındaki tespitleri de maalesef az önceki tespitin çok da dışına çıkmıyor. Burada iki konuya değinmekte fayda var:

İlki; Kürt sorunu Türkiye’nin en büyük sorunudur,

Diğeri; Alevi hareketinin dinamikleriyle Kürt sorununun dinamikleri birbirinden farklıdır.

Sonuç önermesi; Alevi hareketinin birincil sorunu Aleviliğin ve Alevilerin sorunlarını çözmektir, dayanışma adına Kürt hareketiyle yan yana gelinebilir, gelinmelidir de zaten; ama Türkiye Solu'nun yolundan çıkmadan ve Alevilerin hassasiyetlerini önemseyerek.

Dönelim Gezi Direnişi’ne; direnişle birlikte birçok sosyolog, sosyolojinin tümden değiştiğini vurguladı. Bu tespite karşı çıkan kimseyi de görmedim. Alevilerde de sosyoloji değişti. Ama Kürtlerde çok değişmedi. Çünkü Gezi Direnişi’nin panzehiri Kürt sorunu oldu. Bu hem siyasal iktidar için geçerli oldu, hem de Kürt hareketi için. Zira Kürt hareketi Kürdistan coğrafyasında yaşayanları öyle bir baskıladı ki Gezi Direnişi’nin başından beri orada gördüğümüz BDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder’in söylemleri Kürdistan coğrafyasına tam ulaşamadı. Bir başka sosyoloji daha; “Kentli Kürtlerle, Kürdistan coğrafyası kırsalındaki Kürtler bölündü.” Ama Kürt hareketinin önceliği blok halinde hareket etmek olduğu için, hareket ve hareketin temsilcileri ne yapacaklarını şaşırdılar. BDP’nin tutumu da bu yüzdendi. Velhasıl kısa bir süre sonra kentli Kürtler Kürdistan coğrafyasının tutumuna eşlik etti. İlginçtir, aynı durum kitle nezdinde olmasa da hareketin temsilcileri nezdinde Alevi hareketinde de görüldü. Gezi Direnişi’nin panzehiri Kürt sorunu ise (tam tersi de 31 Mayıs gününden 1 Temmuz’a kadar direnişçiler tarafında geçerli olmuştur), Alevi hareketinin Türkiye siyasetinde hegemonik sorun olan Kürt sorununun etkisinde sıkça kalarak Alevilerdeki değişimi yakalayamadığı görülmüştür. Elbette burada siyasete bireysel katılım gibi küçük hesaplar da var. Ancak buradan yürütülen tespitler, son tahlilde Alevi hareketi için tarihe geçecek hatalı bir okumadır.

Alevilerin farklı siyasetlerle sokağa döküldüğünü belirtelim. Ancak Kürt hareketi içerisindeki bazı siyasal aktörlerin etkisinde kalan PSAKD ve onun da etkisinde kalan ABF, eğer bir hamle yapıp Alevilerin hepten sokağa dökülmesine ön ayak olsaydı, bugün çok farklı bir Türkiye’yi konuşmak durumunda olurduk. Böyle bir ortamda, bu kararsızlık ve yön belirleyememe ortamında ben de Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptığım PSAKD’den istifa ettim. Zira Aleviler de dahil Gezi Direnişi sosyolojiyi tümden değiştirdi.

Alevi hareketi Gezi Direnişi’nde bir tünele girdi. Eğer doğru bir okuma yapılamazsa hem Alevi hareketi, hem de Türkiye Solu yeniden bölünecek. Zannederim bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Alevi hareketini yeniden, Gezi Direnişi’nin ruhuna sahip çıkacak bir sınıfsal pozisyona davet ediyorum.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış