Her şeyden önce, kağıda basılı kitapla, elektronik ortamdaki kitaplar arasındaki rekabetin biçimlenmesi ve gelişmesi üzerinde durmak gerekecektir. Ancak bu konu başka bir yazı için ertelenecek, burada sadece Ankara’da gözlemlenen kitapla okuyucunun buluşma biçimleri ve yerleri üzerinde durulacak.
Aslında, basit gibi görünmekle birlikte oldukça karmaşık bir durum var, kitap satılan yerler bakımından. Sanırım bu, sadece Ankara’ya özgü bir durum da değil; bütün dünyada, bütün kentlerde kitap satılan yerlerde, benzer bir durum olduğu düşünülebilir. Kentlerde
kitap satılan, insanların kitaplarla ilişki kurabilecekleri yerlerin durumu, bu açıdan gelişmekte olan eğilimler, geleceğinin nasıl biçimleneceği gibi konularında düşünmek istiyorsak, kentlerde kitap satılan yerler için belirli bir sınıflama oluşturmak gerekecek. Böylece “kitap satılan yer” dendiğinde, hangi tür yer üzerinde söz söylemekte olduğumuz, çözümleme yapmaya ve bir yorum geliştirmeye çalıştığımızda, daha net bir biçimde anlaşılabilecektir. Bu tür düşünceler, aşağıdaki şemayı düzenlemek gereğini oluşturuyor.
Kitap satılan yerleri ele alırken, bu yerlerin farklarını nasıl göreceğimize, temel ayrımların neler olduğuna, ayrım çizgilerini neye göre belirleyip kategorileri neye göre oluşturabileceğimize karar vermek gerekiyor.
Tabloya dikkat edilecek olursa, “kitapçı” dediğimizde, genellikle sadece en son kategorideki yerleri, “eski kitap” dediğimizde de sahafları düşünme eğilimi ağır basıyor. Ancak bu tür yerlerin, toplam kitap satılan yerler içinde ne kadar küçük bir bölüm oluşturduğu, yukarıdaki şemada oldukça açık bir biçimde görülüyor.
Eski Kitap Satışı Belki, kitap satış yerleri bakımından temel ayrımı, yeni kitaplar ve ikinci el/ okunmuş kitaplar arasında yapabiliriz. Eski kitapları ve dergileri kiloyla alan ve içeriğine göre değerlendirmeksizin, diğer eski eşyalar gibi satan yerler ile sahaf türü, eski kitapları bilen ve aranan eski/ nadide kitapları nasıl ve nereden bulabileceğini bilen, okuyucusuna ulaştıran gerçek sahafları ayırt etmek gerekir.
Gerçi eski kitap satışları, artık daha çok internet üzerinden düzenleniyor gibi görünmekle birlikte, kitaplarla diğer malzemeye (harita, fotoğraf, afiş türü diğer efemeraya) bakarak, dokunarak, inceleyerek aradıklarınızı bulmak istediğinizde, sahaf dükkânları, kentlerin gerçek belleğini, bizden önceki kentlilerin meraklı oldukları konularla yeni kuşakları buluşturan, bağlayan halkayı oluşturuyor. Araştırmacılar, tarihçiler, koleksiyoncular gibi kentin entelektüel kesiminin en nadide bölümleri bakımından sahaflar, asla vazgeçilemez, gerçek değer, bilgi ve belge aktarıcılarıdır.
İlk gruba, yani basılı materyali herhangi bir eski eşya gibi satanlara, Ankara’da İtfaiye Meydanı’ndaki, bitpazarı
dükkanları örnek olabilir. İkinci tür, yani gerçek sahaflar bakımından ise en iyi örnek, Ankara Sanat
Kitabevi’dir. Küçükesat, Tunalı civarında (ve başka yerlerde) bu tür sahaflara rastlanılabilir.
Yeni Kitap Satışı
Eski ve yeni kitapların satıldığı yerler arasındaki farkı tanımladıktan sonra, daha çok çeşitlenmenin görüldüğü, yeni kitap satılan yerlerin bölümlenmeleri üzerinde durulabilir. Yeni kitap satışlarına bakarsak, resmi bir kuruluşa/ kuruma, ya da özel sektöre ait bir ticarethane olan kitap satış yerlerinde, ilk temel bölümlenme, sadece kitap (ve müzik, poster/reprodüksiyon, vb.) satılan yerler ile, başka bir ticari faaliyetle birlikte kitap satılan yerler arasında yapılabilir.
Birçok kentte kitapçıların çoğu, zaten geleneksel olarak kırtasiye satışı ile birlikte bulunurlar. Daha sonraları, müzik ürünleri (önceleri plak ve kaset, sonraları CD)
ile reprodüksiyon, afiş gibi diğer kültürel nesnelere, kitaplarla birlikte rastlanılması giderek yaygınlaştı. Dost Kitap evi bu bakımdan ilk örneklerden biri sayılabilir. Eğer müzik çok yoğun bir ilgi çekiyorsa, bu tür materyalin satış yerinin ayrılması örneği de, ilk olarak Karanfil’deki Dost Kitap evinde oldu.
Son yıllarda çocuklara yönelik kitapların artmasıyla birlikte, oyuncak ve bilgisayar oyunları satışı ile bütünleşen kitapçılar giderek çoğalmaya başladı. Bu tür kitapçıları da, başka bir kullanışla beraber olan kitapçılar olarak değil, sadece kitap satanlar kategorisi içinde düşünmek daha doğru olacaktır sanırım. Özetleyecek olursak, müzik, resim, vb. gibi diğer kültürel materyal ile kültüre biraz daha uzak bir konumda olsa da, bilgisayar oyunları ve fotokopi, kırtasiye ve oyuncak gibi materyalin satışı da, kitap satışıyla bağdaştırılmaya başlandı.
Bununla birlikte, Ankara’nın özellikle merkezindeki kitapçılarda, kırtasiyenin artık kitap evlerinden iyice uzaklaştığını ve kırtasiyecilerin fotokopi ve diğer çoğaltma teknikleriyle birlikte daha uzmanlaşmış bir beraberlik oluşturduğunu söyleyebiliriz. Artık Ankara’da kitap-kırtasiye beraberliğinin (semt içi küçük yerler hariç) tarihi bir olay haline geldiği söylemek abartma olmaz. 1940-50’ler Ankarası'ndan bahseden anılarda ve diğer kitaplarda her zaman görülen bu beraberlik belki de son örneği Bilgi Kitabevi’nin kapanmasıyla birlikte bitmiştir. Yine de semt içlerindeki küçük, bakkalımsı dükkânlarda kitap-kırtasiye beraberliğine rastlanabilir.
Son on yıllarda, kitapçıların kafe, ya da benzeri yeme- içme yerleri ile bütünleşmeye başlamasını yeni bir olgu olarak düşünebiliriz. Gerçi bu türün tek örneği gelişme eğilimi göstereceği düşünülebilir.
Kitap satış yerleri olarak son 10 yıl içinde, pek de istikrarlı bir politika haline gelmeksizin zaman zaman görülen diğer bir yer, süpermarketlerin içinde bulunan kitap reyonlarıdır. Buralarda çoğunlukla“çok satanlar” ile bazen telif hakkı süresi bittiği için çok ucuzlamış saygın edebiyat eserleri de bulunmakla birlikte, genellikle popüler edebiyat, diyet/ sağlık, mevsimine göre tatil ve turizm kitapları ile çocuk kitapları satılmaktadır.
Sadece (ya da büyük ölçüde) kitap satılan yerler arasında bir diğer temel ayrım daha bulunmaktadır. Ticari bir yer olarak özel sektör işletmesi biçiminde kurulmuş olan kitapçılar ile bir resmi örgütün (bir bakanlık, belediye, bankaya da kurumun) kültürel hizmetlerinin bir parçası olarak kitap satılan yerler arasındaki farka da işaret etmek gerekiyor. Bu fark, şemada, ayrı kategoriler olarak düzenlenmemiştir.
Ankara’da bu tür “resmi” kitap satış yerlerinin sayısının oldukça fazla olduğu söylenebilir. Resmi kurumlar, bazen sadece kendi kitaplarını satmak için, satış yerleri oluştururlar. Bunlardan başlıcası Kültür Bakanlığı’nın kitaplarının satıldığı yerlerdir. Bu birimin yayınları giderek zayıflamış ve artık sadece “prestij kitapları” denilen türe dönüşmüş durumdadır. Bir zamanlar Milli Eğitim Bakanlığı’nın önce Ulus’ta, sonra Kızılay Milli Müdafaa Caddesi’nde satış mağazaları vardı; ancak artık hepsi kapandı. Şimdi Milli Kütüphane içinde sadece kitap satılan bir birim, Mithatpaşa Caddesi’nde de turistik eşyanın yanı sıra kitap satılan küçük bir reyon bulunmaktadır.
Bunun dışında Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, Kızılay’da pasaj içinde, kendilerine ait birer satış dükkânı oluşturmuştur. TUBİTAK’ın kendi binasında kendi yayınlarını sattığı bir satış yeri vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı da (DİB) Sıhhiye’de bağımsız ve büyük bir mağazada kitap satışı yapıyor. Bu tür yerler, gerçekten “resmi” yüzlü ve bürokratça çalışan, bıkkın mekânlardır. Ancak bankaların kitap satış yerleri, biraz daha farklıdır. Bunlardan İş Bankası, özellikle Tunalı’da yeni açtığı satış yeriyle, yeni bir atılım yapmış gibidir. Asıl dükkân, Kızılay’daki İş Bankası binasının arka tarafında küçücük bir yerdir. Ancak İş Bankası’nın kitap satışı için başka şubeleri vardır ve bunlardan biri de Hamamönü’ndedir.
Yapı Kredi’nin kitap satışları ise, oldukça farklıdır. Kızılay’da, kalabalığın arasında ve şubesizdir. Kitap satmayı amaçlayan, bıkkın ve bürokratik tutumlu olmayan bu satış yerinde bazen kendi yayını olmayan nadir kitaplar da bulunur.
Kâr amacıyla kurulan ve kitap satışını doğal olarak her hangi bir iş gibi alan kitapçılar ile kendi meslek konularına, kitaba önem veren ve onu bir kültür nesnesi olarak gören kitapevi yöneticilerinin işlettiği yerleri birbirinden ayırmak yararlı olacaktır. Amaçlarının kitap satışından para kazanmak olması anlaşılır bir durum olmakla birlikte, bunu bir “esnaf ” tutumu ile değil, genellikle bir kültür (ve İslamcı kitapevleri bakımından inanç) insanı tutumuyla yapmayı tercih edenlerin kitapevlerini, farklı birer kategori olarak düşünebiliriz. Resmi kurumlardan DİB kitap satış yeri de bu kategori içinde düşünülebilir.
Bu tür kitapevleri bakımından belki en temel ayrım,İslami olan ve olmayan kitap türlerinde uzmanlaşma biçiminde kurulabilir. İslamcı kitapevlerinin hemen hemen tamamı, Hacıbayram Camisi’nin çevresinde, belediye tarafından yaptırılan “modern” (kapalı) çarşının içinde yer alır. Buradaki kitapçılar sadece, İslamiyet ya da İslam inancı/ kültürü ve pratiklerinin nasıl yapılacağı ile ilgili kitaplar satarlar. Bunun yanı sıra, seccade, tesbih, rahle, gül suyu ve esansgibi yine İslami malzeme satışları da yaparlar.
Bu çarşı ve buradaki kitapçılar, kendi içinde (diğer dükkanlarla da) bir bütünlüğü olan, Orta Anadolu’nun ve Ankara’nın muhafazakâr ve İslami kesimleriyle bütünleşmiş müşteri kitlesine göre biçimlenmiş bir anlayışla satış yapan kitapevleridir.
İslami kitap satış yerlerini, ayırmadan, diğer kitapçılarla birlikte, sadece farklı bir tür olarak ele almak mümkün olmakla birlikte, kitapçılıkla ilgili tutumları, (tüm) kitaplara bakışları ve uzmanlaşmış bir çarşı olarak
bir araya toplanmış olmaları bakımından, diğer kitapçılardan oldukça farklı bir kategori oluşturdukları düşüncesiyle, bu tür bir sınıflandırma yapısı önerilmiştir. Ancak istenirse bu bölünme kaldırılarak, İslami kitapçılar, ticari amaçlı özel girişimler ve resmi kitap satış yerlerinin altında dördüncü ve farklı bir tür olarak da, düşünülebilir.
İslami olmayan kitapçılar bakımından, şemaya yansımayan bir diğer ayırım daha yapmak mümkündür. Ankara’nın kent merkezinde (Kızılay’da) bulunanlar veya merkezdeki bazı kitapçıların banliyö ya da merkeze uzak semtlerdeki (genellikle AVM’lerin içinde) şubesi olarak açılmış bulunanlarla, doğrudan, merkeze uzak semtlerdeki AVM’lerin içinde olmayı tercih eden kitapçılar.
Yine şemada görülmemekle birlikte, kitap satış yerleri için mekânsal özellikler bakımından da, bir farklılaştırma yapılabilir. Mekânsal özelliklerin başında, satış yerinin sokakla bütünleşmesi, bir üst ya da alt katta yer alması, sokaktan doğrudan görülüp-görülmemesi gibi nitelikler sayılabilir. Mekân bakımından son zamanlarda gelişmiş olan diğer bir eğilim de, kitap satış yerlerinin AVM’ler içinde yer almasıdır. Bu, daha önce görülen pasaj ya da kapalı çarşılarda bulunan kitapçıları, sahafları anımsatmaktadır. Kitap satış yerlerinin ve vitrinlerinin, sokaktaki yayalar tarafından doğrudan erişilebilirliği veya görülebilirliği, kitapçı vitrinlerinin kentin en işlek yerlerini süslüyor olması veya olmaması ve bu ayrım bakımından kentteki gelişmenin genel yönü (kitapçıların giderek sokak düzeyinden sürülmesi ve yerlerini daha kârlı başka işletmelere bırakması eğilimi), dikkate alınması gereken bir diğer faktör olabilir. Ancak şemada, bu tür bir ayrım da gösterilmemiştir.
Merkezdeki kitapçılar, merkezde kiraların oldukça yüksek olması nedeniyle, mekânı çok tasarruflu olarak kullanmak durumundadır ve bu bakımdan buradaki kitapçılarda bir kitap ve müşteri yoğunluğu söz konusu olur. Ancak bu kitapçılar işlek, hızlı(ca) ve verimli çalışan, aydınlık ve çekici yerlerdir. Merkezden uzak ve AVM içi kitapçıların temel özelliği ise, mekân bakımından çok daha geniş, ferah ve sakin olmaları, bazen çocuk oyun alanları, küçük çay-kahve içilecek yerler, okuyucuya ayrılmış koltuk ve kanepeler bulundurabilmeleridir. Buralar genellikle, çok özenle düzenlenmiş ve aydınlık, merkezle rekabet edebilecek biçimde albenili olarak düzenlenmiştir. Buralardaki satış yerlerinin, daha
çok çeşit bulundurabildikleri ve sergileyebildikleri söylenebilir. Merkezin şubesi olan kitapçılar, giderek, dünyadaki bütün şubeleşen satış mağazalarının uyguladığı işletme ilkelerine uygun biçimde, merkezdeki düzeni tekrarlamak ve aynısı olmak çabası içindedir. (Örneğin, nasıl New York’taki Crateand Barrel’in ya da Ankara’daki İKEA’nın mal sergilemesi, dünyadaki bütün şubelerinde olduğu gibi ise, kitapçılar bakımından da, aynı işletme ve pazarlama prensipleri geçerlidir.)
Şemadaki “çeşitli ilgi alanlarına dağılmış/ İslami olmayan kitaplar satılan yerler” kategorisini açtığımız zaman, Kızılay/ Tunalı için, üç alt kategori söz konusu olabilir. Bunlardan biri (kitapçı kategorisi içinde bulunup- bulunmayacağı tartışmalı olmakla birlikte), sadece
sınav kitapları satılan yerlerdir. Bu tür yerler genellikle Zafer Pasajında, Karanfil-Konur sokakta, Olgunlar’da (ve Ankara’nın pek çok başka yerinde) yer alırlar ve sadece, üniversiteye ya da başka giriş sınavlarına hazırlananlara, ya da “kişisel gelişim” göstermek isteyenlere yönelik kitaplar satmayı amaçlarlar. Sattıkları kitapla olan ilişkileri diğer her hangi bir malla olan ilişkiden farklı değildir. Bu tür kitapların içerikleri / özellikleri çok sık değiştiği ve yenilendiği için, sürekli olarak her yılın sınavlarına uygun yeni kitapları bulundururlar. Diğer ticarethanelerden farklı olmayan yerlerdir.
Kültürün, bilginin, sanatın kaynağı olan kitapları
satan kitapevleri için yakın zamanlarda gelişmekte olan eğilimlere göre bir alt ayrımlama yapılabilir:
Kitap satışında pazarlamacı / işletmeci mantığını ön planda tutanlar ve köklü okuyucu-kitapevi ilişkisinin kültürel özelliklerini korumaya devam edenler.
Ancak bu ikinci kategorideki kitapevlerinin, giderek ticarileşmek zorunda kaldığı veya “kaybedenler” arasında olduğu düşünülebilir. Bu nitelikteki kitapevleri, son 20-10 yıl içinde giderek erimiş ve
sayıca çok azalmıştır. Selanik Caddesi’ndeki İletişim Kitabevi’nin ve daha sonra Konur’daki Bilim ve Sanat Kitabevi’nin kapanmasıyla başlayan ve daha sonra İmge 2’nin ve Dipnot Kitapevinin, Konur Sokaktaki Dost Kitabevi’nin ve Selanik-Konur çevresindeki irili-ufaklı bütün kitapevlerinin yok olmasına varan bir süreçten bahsedilebilir. Bu grupta, kendi 60 küsur yıllık mekânını koruyamayan, Sakarya’daki Bilgi Kitabevi’nin kapanışını da anmak gerekir.
Bu bölgede hâlâ yaşamakta olan Dost Kitapevi ve Tunalı’daki D&R’ın, diğer kapitalist işletmelerdeki mantığı kitap satışına iyi uygulayan kitapçılar olduğu düşünülebilir. Buralarda (özellikle Karanfil Dost’ta) her zaman büyük bir kalabalık, çok hızlı bir devingenlik, hızlı bir trafik, daha genç bir müşteri grubu ve oldukça soğuk bir müşteri-kitapevi ilişkisinden söz edilebilir. Aradaki konuşmaların hepsi, satın almaya yönelik işlevsel konuşmalardır ve zaten ancak bunun için zaman vardır.
D&R’ın 15-20 yıl kadar önce Ankara’daki ilk deneyimi pek olumlu değildi. O zaman bütün kitapçılar Konur- Karanfil sokaklar çevresinde olduğu için Dost Konur’a komşu gelen bu işletmeci-kitapçılık, Ankara kitap okuru tarafından pek benimsenmemiş, hoş karşılanmamıştı.
Bu nedenle Konur’daki D&R, açılışından bir süre sonra kapandı, pazarlama stratejisini bütünüyle değiştirerek AVM’lere ve Tunalı’ya yerleşti. Ancak , birinci rauntta kaybetmesine karşın ikinci rauntta, modelini, eğer ayakta kalmak istiyorlarsa diğer kitapçıların da kendisi gibi olmaları gerektiğini, artık çok daha büyük bir güvenle göstermiş ve kabul ettirmiş durumda.
Bu tür kitapçılarda, çok satan kitaplar (yeni çıkanlar değil), uygun bir biçimde öne çıkmıştır ve satamayanlar da, bütünüyle elemine edilmemişse de gerilere, alt katlara itilmişlerdir. Satmayan kitapların raflarda uzun süre barındırılması söz konusu olamaz. Yani yüksek devingenlik, satışa sunulan / raflardaki kitaplar için
de söz konusudur. Bilgisayar kontrolüyle stokların yenilenmesi, çok önemsenen bir konudur. Haftalık / aylık denetimlere göre satışı olmayan kitaplar (içeriğine göre bir değerlendirme yapılmaksızın) hemen raflardan kalkar ve artık o kitabın kitabevi ömrü bitmiş olur. Böyle olduğunda da, doğası gereği bir “best-seller” romanla yarışamayacak olan bir şiir kitabı, felsefe kitabı ya da az tanınmış bir öykücünün ilk kitabı, okuyucuyla buluşabilme şansını baştan kaybeder.
Bir kitabın kapaktan görülebilirlik süresi, ancak “çok satıyor” olmayı korumasına bağlıdır. Satış azalmaktaysa, hemen rafta ancak sırttan görülebilir hale gelir. Çok fazla kitap olması ve kitapların yerlerinin sık değiştirilmesi, buralarda aradığınızı bulmak için zaman kaybetmek istemiyorsanız, bir kitabevi çalışanının yardımına başvurmanızı gerekir. Bu nedenle, çalışanlar da çok yorgun durumdadır. Kredili satışlar, pazarlama stratejileri, vb. bu kitapçılarda, sürekli gözden geçirilir.
Geleneksel kitapçı-okuyucu ilişkisini korumaya devam edebilenler ise, Konur ve çevresinde de, yakın bölgede de, oldukça az sayıda kalmıştır. Bu tür kitapevleri bakımından İmge, Turan ve Evrensel ile bu merkezin biraz dışındaki Homer Kitapevleri söz konusu olabilir. Merkezdeki kitapevleri içinde belki en çok İmge, geleneksel ve bariz bir ticari yüz göstermeksizin, kültüre ve okuyucuya değer vererek kitap satmaya çalışan yaklaşımıyla, bu kategori için örnek alınabilir. Burada okuyucu kitaplarla ve dergilerle yakın ilişki kurabilmekte, kendi arayışını yardımsız (ve okuyucuya ayrılmış bilgisayar yardımıyla) sürdürebilmektedir. Bunun için, kitapları, rafları karıştırma özgürlüğünün ve ortamının doğal bir biçimde korunduğu, acele ettirmeyen, kitapları daha derinlemesine incelemek/ okumak isteyenler için bir oturacak yerin sağlanmış olduğu sakin atmosfer, halen geçerliğini korumaktadır. Ancak İmge Kitapevi, yakın zamanda sokakla bütünleşen cephesinin yarısını kaybetmiş ve önünün bütünüyle bir kahveci tarafından işgal edilmesine razı olmuştur. Kafe-kitapçı rekabetinde, güçlenen ve kaybetmekte olan tarafların göstergesi olan bu işaretler, Ankara’nın en canlı ve muhalif merkezi yerlerinin bile, kafeleri kitapçılara tercih eden bir kültürel / entelektüel ortama doğru evrildiğinin göstergesidir.
Bütün bunların dışında, Ankara’da 60-70 yıl önce yaşayan ve giderek tamamen yok olan bir başka kitap evi türünden bahsedilebilir: Sadece yabancı dilde kitapların satıldığı kitapevleri. 1960’lı yılların sonuna kadar Kızılay’da sadece Fransızca kitaplar satan Hachette Kitapevi ile sadece İngilizce kitaplar satan Tarhan Kitap evi vardı. Daha sonraki yıllarda, ODTÜ’nün gelişmesi nedeniyle, bir süre daha İngilizce kitap satan yerler yaşamaya devam etti. Ancak, belki ODTÜ yerleşkesindeki Bookstore’un iyi çalışması nedeniyle, son yıllarda internetten kitap ısmarlamanın da kolaylaşmasıyla, İngilizce kitap satış yerleri giderek yok oldu. Şimdi yabancı dilde, büyük ölçüde ders kitabı niteliğinde, belki daha çok tıp alanında ağırlık taşıyan kitapları satan yerler, ikinci katlarda ve pek de kitapçı havası taşımaksızın varlığını sürdürüyor olabilir. Görünürlüklerinin kalmadığı kesin.
21. Yüzyılın ilk çeyreğinin ortalarındaki bu panorama, belki gelecek çeyrek yüzyılda hiç kalmayacak veya belki sahaflık büsbütün yok olmasa da, kitapçılık mesleği iyice sönümlenecek ve yabancı dilde kitap satan yerlerin başına gelenler, Türkçe kitap satan yerlerin de başına gelecek. Ya da, umalım ki kitap ve kitapçılar, gelişmiş bir biçimlenmeyle, kent merkezlerini süslemeye/ zenginleştirmeye devam edecek.
Yorumlar (0)