Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ankara’da Mültecilerin Çalışma Koşullarına Dair Gözlemler

Göç İdaresi’nin verilerine göre; Türkiye’de 3,5 milyon Suriyeli yaşamakta ve bunun yaklaşık 100 bini Ankara’da ikamet etmektedir. Birleşmiş Milletlerin Kasım 2017 verilerine göre Suriyeliler dışında Türkiye’de yaşayan yabancı sayısı 356 bin. Herhangi bir nedenle ülkesinden göç etmek zorunda kalmış Suriyeli, Afgan, Iraklı, İranlı, Özbekistanlı, Somalili milyonlarca insan hayatlarını yeniden kurabilmek adına sınırlarını açan Türkiye’ye sığınmışlar. Göç ettikleri bu ülkede, geçinmek zorunda olan mülteci ve göçmenler düşük ücretlerle her işi yapabilecek çalışanlardır.

Ankara’da Mültecilerin Çalışma Koşullarına Dair Gözlemler

Türkiye’de DİSK-AR’a göre; 2018’de işsiz sayısı 6,1 milyonu bulmuştur. Göç İdaresi Türkiye’de 15-44 yaş arası bir milyon Suriyeli erkek olduğunu tespit etmektedir. Bu 1 milyon Suriyeli erkeğin çoğu sigortasız ve kayıt dışı çalışmaktadır. Türkiye’de
kayıt dışı çalışanların sayısı TÜİK’e göre yaklaşık 26,5 milyon kişi. Az önce de belirttiğimiz gibi bu sayının bir milyonu Suriyeliler. Burada işsiz sayısına dair bir başka rakam daha verelim. DİSK-AR’ın verilerine göre; Suriyelilerin giriş yapmaya başladığı 2011 yılında Türkiye’de işsiz sayısı 2,3 milyondu, bügün, 2018 yılında 6,1 milyon. Çalışabilir durumdaki Suriyeli sayısını bildiğimize göre işsizlik artışının Suriyeli mültecilere bağlı olduğunu söylemek mümkün görünmüyor.

Suriyelilerin çoğunluğunun kayıt dışı çalışması ucuz iş gücü piyasasının işine gelen bir durumdur. Ayrıca Suriyelilerin çoğunluğunun eğitim seviyelerinin düşük olması, yerel halk tarafından istenmiyor olmaları ve dil bilmemeleri gibi sebeplerle iş bulma konusunda sorunlar yaşamaktadırlar. İnşaat, tekstil, otomotiv, çimento, demir-çelik gibi sektörlerde çalışma izni olmadan, her an işini kaybedeceği ve anlaştığı ücretin hiç verilmeyeceği ihtimalini bilerek çalışmak zorundadırlar.

Ankara’da Ostim ve Siteler’de 11-12 yaşındaki çocukları çalışırken görmeniz mümkün. Suriyeliler kendilerine, genelde 15 yaşın altında çalışan çocuklara haftalık (6 gün) 100-150 tl arasında, 15 yaş üstü çalışan çocuklara haftalık 200-250 tl arasında ücret verildiğini ifade ediyorlar. 15-44 yaş arasının genellikle aylık 1000-1500 tl’ye çalıştığını belirtiyorlar. 40 yaş üstü için iş bulmak daha da zor, ağır işler

Savaşta yaralanmış, sağlık durumu iyi olmayan yakınlarına bakmak zorunda olan 11-12 yaşında çocukların okulda olmak yerine işe gitmek zorunda kalmaları sık görülen bir durum.

yaptıklarından ne Suriyeliler çalışabiliyor, ne de işveren çalışmasını istiyor. Ülkesinde zaten işçi olarak çalışan birçok Suriyelinin bel fıtığı, eklem ağrıları gibi hastalıklarının yanında savaştan dolayı da bedensel birçok rahatsızlıkları var.

Savaştan yaralanmış, sağlık durumu iyi olmayan yakınlarına bakmak zorunda olan 11-12 yaşında çocukların okulda olmak yerine işe gitmek zorunda kalmaları sık görülen bir durum. Bunun yanında okula gitmek istemedikleri için ailesinin de isteği ile çalışma hayatıyla tanışmış çocuklar da var. İnşaat ve benzeri gibi ağır iş koşullarında çalışan çocuklar aslında en çok ezilen ve kullanılan kesimdir. Ankara Siteler’de ve Ostim’de bu çocuklar şiddet, hakaret, aşağılama, taciz gibi birçok kötü davranışa maruz kalmaktadırlar. Mülteci çocukların okula devam etmesi için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndan Şartlı Eğitim Yardımı adı altında, ilköğretim öğrencisine aylık 35-40 tl, ortaöğretim öğrencisine 50-60 tl maddi yardım veriliyor. Fakat bu yardım çocukları çalışma hayatından koparmaya yetmiyor.

Evde çalışabilecek erkek birey yok ise; birçok Suriyeli çocuk annesinin çalışması yerine kendisinin çalışması gerektiğini düşünmekte. Ataerkil öğretilerden dolayı Suriye’de zaten ev hanımı olan kadınların çalışması pek alışılmış bir durum değil. Bu yüzden Suriyeli çalışan kadınların sayısı maalesef çok azdır. Çalışanlar ise genelde eşinden boşanmış ya da eşini kaybetmiş kadınlardır. Suriyeli kadınların iş bulmaları erkeklere göre çok daha zor. Mutfak işlerinde, tekstil atölyelerinde, kuaförde, terzi yanında çok düşük ücretlere vasıfsız işçi olarak çalışmaktadırlar. 

İnşaat, tekstil, otomotiv, çimento, demir- çelik gibi sektörlerde çalışma izni olmadan, her an işini kaybedeceği ve anlaştığı ücretin hiç verilmeyeceği ihtimalini bilerek çalışmak zorundadırlar.

Türkiyeliler gibi Suriyeliler ve diğer yabancılar da taşeron ve kayıt dışı işçi olarak çalışıyorlar ama burada önemli bir noktayı da belirtmek gerekli. Suriyeliler bilinçli olarak sigortasız çalışmayı tercih ediyorlar. AB İnsani Yardım Komisyonunun 348 milyon avro maddi kaynak sağladığı ve Türk Kızılayı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı iş birliğinde yürütülen "Yabancılara Yönelik Sosyal Uyum Yardım Programı" kapsamında, kamplar dışında bulunan Suriyelilere 2016 yılından beri “Kızılay Kart” ile maddi destek sağlanmaktadır. Kızılay kartı olan bir Suriyeli eğer sigortalı çalışırsa, Kızılay Kartından gelecek desteği kaybedeceği için sigortasız çalışmayı tercih etmektedir. 2016 yılında her bir aile bireyi için aylık 100 tl ile başlayan yardım artık aylık 120 tl’dir. Yani 5 kişilik bir aile aylık 600 tl maddi destek almaktalar. Bu maddi destekten mahrum olmamak sigorta yaptırmamalarının bir nedeni. Bir başka nedeni ise ücretsiz sağlık hizmetlerine erişim hakkı tanınmış olması. Kızılay Kart ile yapılan yardım sadece Suriyelilere yönelik. Diğer sığınmacılar için aynı hak geçerli değildir.

Sağlık sigortasından ücretsiz yararlanan Suriyeli işçi, sigorta talebi de olmadığı için ucuz iş gücü piyasasının arananı halinde. Bu da Türkiyeli işçiler ile Suriyeliler arasında bir gerilim nedeni. Türkiyeli işçiler Suriyelileri işlerini ellerinden alan rakipler olarak görüyorlar. Kayıt dışı istihdamı teşvik eden, esnek, güvencesiz ve sağlıksız çalışma koşullarını elverişli hale getiren zihniyeti görmeden Suriyelileri suçlamanın varacağı bir yer yok aslında.

Tarih boyunca pek çok göçe tanıklık edilmiş olsa da Türkiyelilerin mülteci ve göçmenlere alışmış olduğunu söylemek zor. Bunun pek çok nedeni var. Örneğin entegrasyon sürecinin Türkiye’de uygulan(a) maması. Milliyetçiliğin, ırkçılığın dozunun arttığı günümüzde mülteci ve göçmenler ile dindaşlık ve acıma duygusundan öteye gitmeyen dayanışma duygusundan yoksun bir ilişki kurmak yerine mülteci ve göçmenlerle eşit, demokratik bir ilişki geliştirmek gereklidir.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış