Ankara’ya en tepeden bakan bina Atakule sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Uğur Mumcu Caddesi (eski Köroğlu Caddesi) üzerinde bulunan siprivri bir yapı Atakule’ye bile tepeden bakar. 25 yıldır tamamlanamadan öylece duran Ankara’nın en büyük “perili köşkü”dür bu yapı: Çankaya Oteli… Sivas’ta şöyle anlatırlar: Düğünde somurtarak oturmakta olan geline hadi kalk oyna demişler. Gelin oynamak istemiyormuş da diyememiş. Onun yerine demiş ki; “yerim dar, oynayamam”. Ortayı boşaltmışlar, yer açmışlar, hadi demişler şimdi kalk. Gelin durmuş, durmuş; bakmış artık diyecek bir şey kalmadı, demiş ki “gönlüm yok” Çankaya Oteli bizim kıssadaki gelin gibidir. Hikayesi 30 yıl öncesine dayanır. Özal zamanında çıkarılan kanun hükmünde kararname ile turizm bölgesi ilan edilen bir parselde bu kararnameye dayanarak alabilmiştir ilk inşaat ruhsatını. Çeşitli defalar (5 yılda bir) yenilenen ruhsata rağmen inşaat bir türlü bitmemiştir. Çünkü yapılan proje büyük otel işletmecilerinin isteklerini karşılamamaktadır. Otelin ne yeterli bir otoparkı vardır ne de açık alanı. Bina, Ankara’nın en uzun süre kullanılmayan (hiç kullanılmamış) yapılarından biri olmanın yanı sıra içinde unutulduğu ve sökülemediği rivayet olunan kule vinç de en uzun süredir dikili kule vinç olsa gerek.
25 yıldır oturduğu yerden kalkmaya hiç niyeti yok bizim gelinin. Kalkıp oynasın diye yer açmaya çalışanlar olmadı değil. Çankaya Belediyesi’nin bundan iki önceki Başkanı Haydar Yılmaz döneminde başlayan ve Muzaffer Eryılmaz döneminde devam eden bir planlama operasyonu ile otel ile Papazın Bağı arasındaki alanın otopark ve alışveriş merkezi, Papazın Bağı’nın da otelin kahvaltı salonu olması için az uğraşmadılar. 2004 yerel seçimlerden hemen bir hafta önce Papazın Bağı’nda ağaç kesmeye kalktıklarında, karşılarında mahalleliyi, Papazın Bağı’nın sahibi Hikmet Amcayı ve Mimarlar Odası’nı bulmasalardı bugün Papazı Bağı’nda Çankaya Otel’in “klas” misafirleri brunch yapıyor olacaklardı. Ama bir dizi hukuksuzlukla dolu plan değişikliği ve ruhsat süreçleri Mimarlar Odası’nın mahalleli ile yürüttüğü kampanya ve açtığı davalar sonucu durduruldu. Anlayacağınız bizim geline yer açamadılar ki oynasın.
Çankaya Oteli’nin Kirli Çamaşırları
2004 yılında Papazın Bağı’nı işgal etme planları sırasında otel inşaatının bütün kirli çamaşırları da ortalığa döküldü. Haydar Yılmaz döneminde, Çankaya Belediyesi’nde yapılan usulsüz plan değişikliği, bu plana dayanarak verilen ruhsat ve hatta plana gerekçe gösterilen Büyükşehir Belediyesi Otopark Yönetmeliği’nin ilgili maddesi iptal edildi. Aynı süreçte binanın kendisinin de alınan ruhsata aykırı inşa edildiği ve olması gerekenden çok daha fazla alan kullandığı da tespit edildi.
Aynı süreçte üzerine çöreklendiği vadide akan dereyi hesap etmeyen/umursamayan yatırımcının, derenin suyu binanın temelinin canını okuduğunu görünce, derenin suyunu tahliye etmek(?) için kaçak alanlar inşa ettiği ve bu alanlara da sonradan izin uydurmaya çalıştığı ortaya çıktı. Sonuçta inşaat ruhsatının süresi yıllar önce dolan ve yeni ruhsat alması da artık yasal olarak mümkün olmayan koca bir moloz yığınıdır Çankaya Oteli. Otoparkı olmayan, açık alanı olmayan ve olduğu hali ile hiç bir yatırımcının lüks otel olarak işletemeyeceği ortaya çıktığından boş kalmaya mahkumdur. Söylenti odur ki otelin sahibi Hattatlar, otel için aldığı bütün banka kredilerini başka yerlerde kullandığından otelin her bir parçası defalarca hacizlidir. Kentin tepesine dikilmiş devasa boyuttaki bu finans aracının Ankara’ya maaliyeti acıdır. Kendisi boş kaldığı gibi Ankara’nın zamanındaki en gözde caddelerinden birisi olan Köroğlu Caddesi’nin (yeni adıyla Uğur Mumcu Caddesi) de canına okumuştur.
Koca yapının yıllardır kullanılmadan kalmasının Köroğlu’ndaki etkisi cadde üzerinde boşalan dükkanlar, satılamayan konutlar ve yavaş yavaş ölen ticarettir. Yani “oh canıma deysin” deyip geçilemeyecek kadar ciddidir durum.
Çankaya Belediyesi, SSK İşhanı’ndan ağzı bu kadar yanmışken bu işe de girer mi bilinmez ama burayı da dert edip birşeyler yapması gerektiği bir gerçek. Mevcut yönetimin dahli olmasa da Çankaya Oteli’nin bu halinin sorumluluğu Çankaya Belediyesi’ne aittir. Kulağının üstüne yatmak bu sorumluluğu ortadan kaldırmayacaktır.
Saat Kulesini Bırak Sanat Kulesine Bak
Bu kadar söyledikten sonra gitmek olmaz; önerimi de söyleyeyim: Otelin bu hali bana Sheffield’da bulunan Sanat Kulesi’ni (Arts Tower) hatırlatır. (Aman karışmasın “saat kulesi” değil efendim “sanat kulesi”)… Sanatın da kulesi mi dikilir demeyin olur. Bu kule 1965’te yapılmıştır. Sheffield’ın her yerinden görülen kule 2010 yılına kadar kentin en yüksek yapısıydı (şimdi ikinci) ve Sheffield Mimarlık Okulu’nun da evidir. Adından da anlaşılacağı gibi türlü kültür sanat etkinlikleri için de kullanılan bir yapıdır. Mimarlık okulunun yanısıra çeşitli sanatçıların ücretsiz ya da çok ucuz bedelle kullandıkları atölyeleri, kütüphanesi, sergi salonları bulunmaktadır. Yılın her günü günün hemen her saati aktif ve capcanlıdır.
25 yıldır öylece, boş duran Çankaya Oteli artık Ankaralılara orayı işgal etme ve kamu yararına kullanma hakkı doğurmaktadır. Bu Ankara’da yıllar yılı boş duran pek çok alan ve yapı için geçerlidir.
Haydi Gökçek’in şıftırttığı “tarihi” saat kuleleri ile meşgul olmayı bir yana bırakıp; “Çankaya Sanat Kulesi” üzerine konuşalım. Çok lazımsa üzerine bir de saat koyarız!
Ankara’ya tepeden bakan bu binanın bir sanat kulesi olduğunu düşünmek sizi de heyecanlandırmıyor mu?
Ne dersiniz?
Yorumlar (0)