Hiç omuz genişliğinizi merak ettiniz mi, bilmiyorum; ben ölçtürdüm: Giysilerle (kışın en kalın halimle sağdan ve soldan 2 cm eklersek) omuz genişliğim 61 cm oluyor. Çıplak ayakla 179 cm boyunda ve görece geniş omuzlu sayılan biriyim. Kadınlar, yaşlılar ve çocuklarda bu genişlik doğal olarak çok daha az olur. İnternet aramalarımla sınırlı olarak Devletimizin kurumlarının örneğin, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ve yurttaşlarının kilosunu merak eden Sağlık Bakanlığımız, yurttaşlarının vücut ölçülerini merak etmediğini anlaşılıyor.

Tarih boyunca, insan toplulukları muhtemelen daha iyi beslenme, sağlık hizmeti ve yaşam koşullarının bir sonucu olarak evrensel olarak daha uzun boylu hale gelmiştir. Buna en iyi örnek kısa boylu olduğu bilinen Japon ve Güney Korelilerdir. Japonların ve Güney Korelilerin boyu yüz yıl öncesine göre yaklaşık erkek/kadın: 20/15 cm artmış durumdadır.
Dünya çapında yetişkin bir erkek insan için ortalama boyunun yaklaşık 171, yetişkin bir kadın için ise dünya çapında ortalama boyun yaklaşık 159 cm olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle ülkelerin ortalama boyları bu ortalamadan çok farklıdır. Diğer birçok durumda olduğu gibi, vücut ağırlığı, boyu ve vücut tipi hem genetik duyarlılıktan hem de çevreden etkilenir ve bireyler arasında büyük ölçüde değişir. Örneğin araştırma teknikleri nedeniyle bazıları çok güvenilir veriler olmasalar da benzer tekniklerle yapıldığı için karşılaştırılabilir olan araştırmalarda Alman toplumunun boy ortalaması erkek/kadın: 180/166 cm iken Japonya’da bu oran: 172/158 cm.dir. Aynı kaynakta Türkiye’nin ki (2006) ise bu ortalama: 176,3/161,9 cm’dir. Ankaralıların boyu Türkiye ortalamasından 1-2 cm daha uzundur. Türkiye toplumunun boyu 1970 yılında ortalama erkek/kadın: 1,73/1,60 cm iken, 1990’lı yıllarda erkeklerde ortalama 3,5 cm, kadınlarda ortalama 1,9 cm artış göstermiştir. Sonuçta ne dünya ortalaması ne de başka ülkelerin antropometrik ölçümleri bize ve geçmiş yıllardaki boylarımıza her zaman uymayabilir. Bu yüzden örneğin halk otobüslerimizin, halk dolmuşlarımızın ve şehirlerarası yolculuk firmalarının vb. otobüslerinin iç tasarımını ve sağ taraftaki dikiz aynası yüksekliğini kendi toplumumuza göre yapmalıyız. Ayna yüksekliği derken, son yıllarda Ankara’da kaldırımda vb. yürüyüş yaparken başına otobüsün sağ dikiz aynası çarpması nedeni ile hayatını kaybeden arkadaşımın arkadaşı olan iki erkek duydum. Belki kayıtlara, ‘kafa travması’ diye geçen kaç otobüs dikiz aynası çarpması var? Biliyor muyuz?

(Fotoğraf: Kocaeli de halk otobüsünün yurttaşın başına çarpan dikiz aynası (Kaynak: https://www.ozgurkocaeli.com.tr/haber/6890318/basina-carpan-ayna-hastanelik-etti))
Dünyada ve Türkiye’de ortalama omuz genişliği ya da kaldırım genişliği standardı vb. konusunda bilgi bulamadım. Ama şehrin yaya trafiğinin azlığın çokluğuna göre değişen biçimde ama en darı karşıdan gelenlerin birbirlerine çarpmadan geçebileceği kadar geniş (2+2 kişinin omuz genişliği kadar) kaldırımlar olmalı. Bu konunun ayrıntısına (motorlu araç ve yaya yolu paylaşımlarının demokratikliği, kaldırım varlığının sağlıkla ilişkisine vb.) şimdi girmiyorum.
Tasarım yapan meslekler (mimar, mühendis, şehir planlamacıları vb.) ve yakışıklı yeni isimleriyle Çevre ve Şehircilik, Sanayi ve Teknoloji, Ulaştırma ve Altyapı ile Sağlık Bakanlıklarımızın yönetici bürokrat ve teknokratları antropometrinin insan işlerine uygulan(a)mayışının nelere yol açtığını bilmezlerse ya da ulusumuzu temsil eden antropometrik ölçümlerimiz olmazsa sonuç ne olur? Sorunun yanıtı: Köyü, şehri, kaldırımları, alanları, yolları, sokakları, yapılarıyla, bütün ‘yapılmış çevre’siyle Türkiye.

(Fotoğraf: Leonardo da Vinci’nin Vitruvius Adamı)
Yeniler bilmez, 1980 öncesinde Türkiye’de hazır giyim sektörü şimdiki gibi değildi. Üstünüze aldığınız ceket, pantolon eğer standart bir vücut ölçülerine sahip değilseniz ki, bu çok zordur: üstünüze olmazdı; terziye diktirirdiniz. Elbiseniz olmazsa terziler çözümdü, ama ayakkabınız, ya da bu yazıya neden olan yaşanmışlıkta olduğu gibi kaldırımınız size uymazsa ne yapacaksınız?
Bu işleri kolaylaştırmak için biyolojik bilimlerde ve mimari vb gibi tasarım bilimleriyle sağlık bilimlerinde kullanılan ve 1490’larda Leonardo da Vinci’ye kadar giden bir ‘standart insan’ tanımlaması çabası vardır.
Google’da Vikipedi’ye (özellikle İngilizce satırında da aratırsanız) girer de antropometri yazarsanız konunun önem boyutu ortaya çıkar. Zira “Antropometri bilimi, bireyler veya gruplar arasında, anatomi, coğrafi bölge ve meslek grupları gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanan farklılıkları ve benzerlikleri saptayarak daha geniş bir insan kitlesine uygun tasarımlar yapma imkânı sağlayan tekniklerin tamamıdır. Bu tasarımlar için belirlediği vücut ölçüleri arasında, vücut hareketsiz ve belirli bir standart pozisyondayken alınan yapısal vücut ölçüleri ve vücut hareket halindeyken alınan fonksiyonel vücut ölçüleri bulunur.”
Bu tanım sizlere kabaca bir fikir vermiştir. ‘Omuz genişliği’nin de standart anropometrik adı: ‘omuz başı’nın arasındaki uzaklıktır.
Alttaki standart referans noktaları, vücudun ayakta ve oturarak belirli standart duruşlarında ölçülmesi ile ‘Yapısal ve fonksiyonel vücut ölçüleri’nin elde edilmesini kurala bağlarlar.
- Yükseklikler :Ayaktayken yerden, otururken oturma yüzeyinden ilgili vücut noktasına kadar olan uzunluklardır. Dikey düzlemde ölçülürler.
- Genişlikler :Yatay ve enine çaplardır. Dikey düzlemde ölçülürler.
- Derinlikler :Yatay ve dikine çaplardır. Yanal düzlemde ölçülürler.
- Uzunluklar :Herhangi bir vücut kısmının uzun ekseni boyunca ölçülen değerdir.
- Çevresel uzunluklar :Bir vücut parçasının kendisiyle aynı düzlemdeki çevresidir.
- Eğrisel uzunluklar
- Düşüklükler :Boyun, göğüs, bel ve kalça arasındaki mesafelerdir.
- Kalınlıklar
- Çıkıntılar :Bir vücut bileşeninin ucunun bileşenin başlangıcına olan uzaklığıdır.
Vücudun, sabit bir noktaya göre; eğilme, dönme, uzanma gibi hareketlerle ulaşabileceği maksimum mesafeleri ölçmek ve işin rahat yapılması için gerekli olan çevresel faktörlerin dağılım uzaklıklarını belirlemek amacıyla yapılan ölçümler de ‘Fonksiyonel vücut ölçümleri’ni verir. Böylece örn. bir hastane binasındaki hasta odalarının büyüklüğü, sağlık ekiplerinin rahatça çalışıp hastaya girişimde bulunabileceği kadar genişlikte yapılır. Kapı ve asansör genişlikleri vb. hasta yatak ve sedyelerinin geçebileceği genişlikte olmuş olur.
Pekiyi, ayakkabılarımızı kimin ayak (tabanı) standardına göre yapıyoruz: Bildiğim kadarıyla, Fransız. Kullanımda olan irili ufaklı otomobil, minübüs, midibüs ve otobüslerimizin çoğu Türkiye’deki fabrikalarda, ama bazıları bizim boy, omuz ve diz uzunluklarımıza uygun yapılmıyor. Ya bazı belediye (özel halk) otobüsleri içindeki bazen iki basamakla çıkılan koltukların yüksekliğini ve koltuk aralarındaki aralığı kimin diz boyu standardına göre yapıyoruz; bilen var mı? Bence ‘daha fazla yolcu alma ve kadınları, çocukları ve yaşlıları ve de özürlüleri yok sayma standardı’na göre. Oysa nüfusu yarısı kadın, 0-14 yaş çocuk oranı %21’i çocuk, 65 yaş üstü nüfus % 11, engelli nüfus oranımız %15.
Ergonometri ise daha ileri giderek insanın antropometrik (fiziksel) ve psikolojik özelliklerini inceleyerek insan alet ve yapılarının vb. insana nasıl uyumlu olacağını inceler. Ya şehirlerimizi?
Türkiye’nin ilk çevreci yazarlarından Oktay Ekinci’nin bir kitabının başlığında olduğu gibi aslında: “Çevremiz de Demokrasi İstiyor”.
Babamın sarhoş fıkrasıydı: İstanbul’da kafayı çekip Sultanahmet Meydanı’na gelince “Eeeyth ulan! Sultan Ahmetle Ayasofya yer değiştirsin!!!” diye bağıran sarhoş gibi; geçmiş yıllarda Osmaniyeli çevreciler zamanın valisine “Şehrin bir km kuzeybatısından geçen fay hattının daha uygun bir yere alınması” için dilekçe vermişler. Bu istek yerine getirilemediği için 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerinde Osmaniye ili 993 canını kaybetti. Giderek karanlıklaşan Ülkemize Bilimin Mum Işığı önderlik edinceye kadar, biz de mi bağırsak: “Eeeyth, …”
Not: Bu yazıya Aydan Çelik, Cengiz Bektaş ve Carl Sagan sızmıştır. Kaldırım fotoğrafı yazara aittir (Y.N.).
Yorumlar (0)