Malum bütün şehirlerin dört bir yanını saran simitçilerden sonra “simit” cazip gelmeyebilir. Ancak üniversite tercihinde Ankara’lı olmayı seçtiyseniz her Ankaralı gibi simidi seveceksiniz. Ayran-simit, çay-simit, üçgen peynir-simit, ara öğünlerin vazgeçilmezlerinizden biri olacak. Simit demişken, Konur, Yüksel, Karanfil, Selanik sokaklarını keşfetmeniz lazım. Bu dört sokağı bir yarım günde keşfedebilirsiniz.
Ankara biraz da kitabevi demek! İmge, Dost kitabevlerini ziyaret etmek! Ve Ankaralı olmanın şartlarından biri ile de, “kredi kartı” olmadan taksitli kitap alma imkânlarıyla Ankaralı olmaya bir adım daha atmış olursunuz. Türkiye’nin en taze balığını yiyebileceğiniz Sakarya’yı keşfettiğinizde, aynı zamanda herkesin hep birlikte eğlenebildiği barları da kendiliğinden keşfetmiş olacaksınız.
Ankara Kalesi!
İlerde gelen misafirlerinizi nereye götürsem diye kendi kendinize soru sorduğunuzda karşınıza çıkacak en iyi seçeneklerden biri olacak. Ben hep kışın gidiyorum kaleye sanırım. Ankara’nın soğuğunu en iyi hissettiğimiz yerlerden biri!
Ankara İtfaiye Meydanı ve Bit Pazarı!
Öğrenciyken ev kuracağım diyorsanız, Spotçular çarşısı ile haşır neşir olacaksınızdır. Ankara İtfaiye Meydanı 90’lı yıllarda özellikle özgür kız- özgür erkek olmak için, ikinci el kıyafetler almanın şart olduğu zamanlarda, sabahın erken saatlerinde turlamanın keyfinin ayrı bir güzellik olduğu yerdi. Ama eminim halen aynı havayı teneffüs edebilirsiniz: “Cumartesi sabah 09:00’da itfaiyede buluşalım mı?”
Bahçelievler 7. Cadde!
Ankara; semt kültürü ile harmanlanan farklı mekânlar ve caddeler yaratır. Bahçelievler 7. Caddeyi bir iki turlamak ve oturup bir şeyler içeceğiniz bi şeyleri keşfedebilirsiniz. 7. Caddenin en ünlülerinden biri de bitpazarını gezmektir. Mutlaka gezin!
Tunalı yapsak mı?
Kampüs hayatından şehir merkezine inmenin kendisi bir eğlenceye dönüşüverir. En Ankaralı cümlelerden biri de “Tunalı mı yapsak” cümlesidir. Tunalı’da mutlaka oturup keyifle kahvenizi içebileceğiniz bir mekân keşfedebilirsiniz.
Sakal Cafe Bar ya da sokakta bira içmenin keyfi!
Sakal bir Ankara klasiğidir. Mutlaka bir kahve içip, keklerini tatmak lazım. Ama artık Sakal bir Ankara klasiği olmasının yanında, gece sokakta içmenin bir diğer adı olarak Kennedy Caddesi’ne renk katıyor.
Ankara çok gri bir şehir, deniz yok!
Bir Ankaralı adayı olarak mücadele etmeniz gereken iki klişe! Birincisi Ankara rengârenk bir şehir; Seğmenler, Kuğulu, Kurtuluş parklarını ilk bir ayda keşfetmeniz gerekiyor. Eymir, Papazınbağı’nı da mutlaka ziyaret edin. “Şehir içinde orman olur muymuş!” dedirten Papazınbağı’nda haftasonu kahvaltısıyla Ankaralı olmaya bir adım daha yanaşabilirsiniz. İkinsici de Ankaralı olmak biraz da üniversiteli olmaktır: Cebeci Kampüsü, Dil Tarih, ODTÜ ve yurtlar sokağını mutlaka gezmeniz lazım!
Ankara’da her yer devlet!
Yok ya! Ankara’ya geldiğinizde, bir Ankaralı olan Türkiye İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi’ne, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na mutlaka uğramanız gerekir. Ha Ankara’da farklı etkinliklere ev sahipliği yaparak toplumcu sendikacılığı iyi inşa eden TümBelSen, Petrol-İş mekânlarına gitmek için bir bahane, etkinlik karşınıza çıkacaktır. Sivil toplum demişken en sivilinden Gündem Çocuk, Pembe Hayat, Kaos GL’yi ajandanıza not edin. Pembe Hayat’ın 20 Kasım etkinlikleri, Kaos GL’in Ayrımcılık Karşıtı Sempozyumu ilk üç ayınızda Ankara’nın gündemine ilişkin ip uçları verecektir. Mülkiyeliler birliğine mutlaka uğrayın! Sonbaharın serinliğinde biranızı yudumlayın.
Yorumlar (0)