Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Arı Sineması Seramikleri

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Yüksek Lisans Programında devam eden tez çalışmamın konusu, “Ankara’da Kamusal Alanlardaki Seramik Duvar Panoları”. Öncelikli olarak 1960’lı ve 1970’li yıllarda yapılmış ve Ankara’da kamusal yapılara yerleştirilmiş olan seramik duvar panolarına odaklanıyorum.

Arı Sineması Seramikleri

Tez çalışmam için arkadaşım Can Mengilibörü ile Ankara’ya eski bir hazine haritasına bakar gibi bakmaya ve kayıp cevherleri bulmaya çalışıyoruz. Bu heyecan verici gezilerimizden birinde, 29 Aralık 2015 tarihinde, yolumuz bugün TRT Arı ve Orkut stüdyoları olarak kullanılan eski Arı Sineması’na düştü. O gün TRT Arı ve Orkut stüdyolarında çağdaş seramik sanatımızın önemli sanatçılarından Bingül Başarır, Hamiye Çolakoğlu, Ülkü Bora ve ressam Cemil Eren imzalı olmak üzere seramik duvar panoları, kolon kaplamaları ve hatta kapı kolları keşfedip fotoğrafladık. Kentin kültürel miras sandıklarından birini daha açmıştık ve sandıktan Ankara’ya yazılmış aşk mektupları çıkmıştı sanki...

Arı Sineması tek bir yapı değilmiş; bir yapılar bütünüymüş. Dönemin tanınmış mimarlarından Demirtaş Kamçıl ve Rahmi Bediz tarafından tasarlanan yapı grubu 1969 yılında tamamlanmış. İşhanı, sinema, düğün salonu ve tiyatro bölümlerini içine alan bir tür kültür yapıları grubu diyebiliriz. Eski TRT çalışanları ve Bahçelievler sakinleri ile yaptığımız sohbetlerde, yapı grubunun bu işlevleri yerine getiremeden TRT tarafından kiralanmış olduğunu öğrendik. Açılışından itibaren önemli filmler, tiyatro oyunları, müzikaller, konserler ve kongreler burada Ankaralılarla buluşmuş. Arı Sineması ve Arı Pastanesi kentin çekim merkezlerinden biriymiş. Bugün Arı Sineması’ndan dönüşen bölümünün adı Arı Stüdyosu olarak değişmiş, tiyatrodan dönüşen bölümün adı da Orkut Stüdyosu olmuş. Hala TRT’nin müzik ve eğlence programlarının çekildiği bu stüdyolarda kentliler çekimlere izleyici olarak katılıyormuş. Konser günlerinde izleyiciler kapı önlerinde sıraya girip bekliyorlarmış. Ben hiç gitmemişim meğer ama annemin Arı Sineması’nda şahane anıları varmış. Eve döndüğümde annemle çay demledik, üniversite öğrencisi olduğu yıllardan hikâyeler anlattı. O akşam, silueti ile anımsanmayacak bir kent olan Ankara’nın ruhu, bu yapıların içinde geziniyordu sanki bir hayalet gibi...

Şu sıralar eski Arı Sineması’nın bulunduğu yapı grubunun arsasına kat karşılığı inşaat yapılması yönündeki ihale sivil toplum örgütleri tarafından tartışılıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi modern mimarlık eserleri arasında yer alan yapı grubunun mimari değerini anlatırken sahip olduğu zengin mekânsal çözümlemelere vurgu yapıyor. Kimse içinde bulunan taşınmaz sanat eserlerinden söz etmiyor. Oysa 1960’lı yıllarda yapılan bu eserler geçmişten günümüze değişen kültür politikalarının ve kamusal sanat pratiklerinin izlerini sürebileceğimiz kent değerleri.1960’lı ve 1970’li yıllarda duvar panolarının sinema, tiyatro ve pastane gibi tipik batılılaşma mekânların da başrollerde olması bir tesadüf değil. Tıpkı günümüzde tam yol raylı taşıma sistemlerinin istasyonlarında, AVM’lerde, köprülerde ve cadde boylarında bir dekorasyon öğesi olan Yeni Osmanlıcı seramik duvar panolarının mantar gibi bitmesinin bir tesadüf olmaması gibi...

Bu yeni seramik duvar panoları ile 1960’lı ve 1970’li yıllarda yapılan panoların arasındaki farklılıkların deşifresinden Ankara çok şey öğrenebilir. Alın size irdeleme soruları:

Kentli bireyin, alelacele geçip gittiği bir geçiş noktası olmanın ötesine geçemediği için kamusallığı tartışmalı olan kamusal alanlarda, bir estetik deneyim yaşama olasılığı nedir?

Geçmişte Arı Sineması’nda yaşanmış olan estetik deneyimlerin, bugün örneğin Eskişehir Yolu üzerindeki köprü altlarında yaşanma olasılığı var mıdır?

Her geçen gün kamusal alanlar için,“kitsch” olan yenileri sipariş edilirken; tarihsel değeri olan kamusal yapılardaki sanat eserlerini yıkmanın ardındaki niyet ne olabilir?

Ziyade olsun...

Fotoğraflar Fahri Aksırt
Haber Özgür Ceren Can

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış