‘Büyük altyapı yatırımları’ kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılır. Bu sadece bizim ülkemizde değil, tüm dünyada böyledir. Kamu yatırımlarında ulusun, milletin, yani halkın birikimleri, vergi gelirleri kullanılır. Dolayısıyla, bu yapılarının gerçekleştirilmesinde devlet bütçesinden yatırımlara ayrılan kamu kaynakları harcanır. Olması gereken ve doğal olan da kamu kaynakları harcanırken, kamu yararının gözetilmesidir.
Son çeyrek yüzyılda devlet yatırım bütçesinin neredeyse üçte biri su işleri kapsamındaki yatırımlarda kullanılmıştır. Geçmişte, özellikle 1980’lerde, su yapıları yatırım harcamalarının toplam yatırım ödenekleri içindeki payı %50’yi aşmıştır. Dolayısıyla ülkemizdeki su yapıları yatırımlarının titizlikle ele alınması, önceliklerin belirlenmesi, alternatifler arasında teknik ve ekonomik yapılabilirliklerinin ciddi bir biçimde değerlendirilmesi, en uygun mühendislik çözümlerinin getirilmesi; seçilen alternatifin ülke ekonomisine katkısı, katma değer yaratması ve kademeli bir biçimde hedeflenen faydayı sağlayacak bir program içinde hizmete alınması yönünde planlanması özel önem taşımaktadır.
Doğru planlama ve uygulamanın halkın refah düzeyine ‘reel olarak’ katkı sağlayacağı, ülke kalkınmasına ivme katacağı ve böylece kıt kaynaklarımızın etkin ve verimli bir biçimde kullanılabileceği dikkate alınmalıdır. Ne yazık ki, 1950’lerden bu yana ülke ölçeğinde gerçekleştirilen su yapılarımızın tümü için genelde olumlu bir değerlendirmede bulunamamaktayız. Övündüğümüz büyük su yapıları kadar savunamadıklarımız da yer almakta…
Konumuzla ilgili gerek ulusal gerekse uluslararası konferans, kongre ve sempozyumlarda ‘Başarı Öyküleri’ (Success Stories) ya da ‘En İyi Uygulamalar’ (Best Practices) başlıkları altında çeşitli bildiriler, anlatımlar ve sunumlar yer almış ve yer almaktadır. Oysa başarısız örnekler, yanlış proje ve uygulamaları neredeyse hiç paylaşılmamıştır. Hiçbir kurum, şirket ya da tüzel kişi hatalı projesini, yanlış uygulamasını, atıl yatırımını gündeme getirmemiş ve özeleştiride bulunmamıştır.
İyi uygulamalar çoğu kez sunumlarda dile getirilmiş ve sadece kâğıt üzerinde kalmış, örnek alınıp daha iyisinin gerçekleştirilmesi yönünde yeterince çaba gösterilmemiştir. Hatalar, yanlışlar, savurganlıklar, dar çıkarlara dayalı alınan kararlar yinelenmiştir. Burada, tam tersi bir yaklaşımla, bizce ‘kötü örnekler’ üzerinden gidilerek hatalarımızdan ders alınmasına ve aynı hataları yinelememek için bir takım çıkarımlarda bulunulmasına çalışılacaktır.
Nerede Hata Yaptık?
‘Nerede hata yapmadık ki’ şeklinde kolaycılığa kaçmadan, kestirip atmadan iyi, olumlu ve ülke kalkınmasında kilit işlev gören; hizmetler (içme, kullanma ve endüstri suyu, kanalizasyon, içmesuyu ve pissu arıtımı vb.), enerji (hidroelektrik santral), tarım (sulama ve drenaj), bayındırlık (köprü, akedük, kıyı-liman, taşkın koruma vb.) ve çevre sektörleri kapsamında gerçekleştirilen su yapıları yurdun dört bir köşesinde işletilmekte olduğunun altının çizilmesi gerektir. Ancak geçmişten günümüze öyle örnekler vardır ki, ülke kıt kaynaklarını israf eden, fırsat maliyetlerini dikkate almayan, katma değer yaratmayan, atıl kapasite oluşturan, yanlış planlanan, öngörüsüz, önceliksiz ve çoğu siyasi yaklaşımla karar verilerek gerçekleştirilen su yapılarının dökümünü yapmak bile ciddi araştırmayı ve irdelemeyi gerektirecek uzun soluklu bir çalışmadır.
Su Yapıları
1950’lerden günümüze toplam su işleri yatırımlarının yarıdan fazlasını tarım sektörü, bir başka deyişle sulama yatırımları almıştır. Oysa genel bir değerlendirme yapıldığında, söz konusu işletmeye alınan projelerden hedeflenen faydaya ulaşılamamış, toplamda sulama oranları %20’nin biraz üstünde, sulama verimlilikleri de %20’nin altında bulunmaktadır. Geçmişteki sulama yatırımlarının azımsanamayacak bir bölümü şeker pancarı üretimi için gerçekleştirilmiş, oysa günümüzde kamu malı şeker fabrikaları satılmış, satın alanlar fabrikaların arazilerini başka amaçlarla kullanmış ve pancar ekili alanlar büyük ölçüde terk edilmiştir. Büyük barajların iklim değişikliğine olan etkileri, küçük hidroelektrik santrallerin çevreye, doğaya ve ekosistem üzerinde oluşturduğu olumsuzluklar yeterince irdelenmemiş, gereken dersler çıkarılmamıştır.
Su İle Uğraşmak Ciddi İştir
Su yapıları yatırımlarının gerçekleştirilmesinde mühendislik bilgi birikiminin, bilimsel verilerin, son teknik ve teknolojik donanımların kullanılmasının yanı sıra geçmişte yapılan hatalardan ders alınarak edinilen deneyimlerden de yararlanılmasını gerektirir. Gerçekleştirilen tüm yatırımlarda olduğu gibi su yapılarında da bir mühendisin, bir mimarın imzası vardır. Dolayısı ile mühendis ve mimarlar topluma, kamuya ve çevreye karşı sorumludurlar. Suyun hafızası vardır. Kendisine yapılan kötülükleri unutmaz! Gün gelir, mülkünü işgal edeni tahliye eder, öcünü alır. Enkazı da ortalıkta bırakır… Su yapılarının planlanması, projelendirilmesi ve gerçekleştirilmesi ‘işin ehli’ tarafından yerine getirilmelidir.
Plan Nedir
Olanaklarla gereksinimlerin genel anlamda dengesinin sağlanmasıdır. Bir başka anlatımla, tasarladıklarımızla hayallerimizin ölçüye vurulmasıdır planlama.
Bir ülkenin kalkınma planı, tüm kaynakların hesabının yapılarak halkın kısa ve uzun dönemdeki gereksinim ve isteklerinin, zorunluluklardan doğan istemlerinin karşılaştırılması ve bir bütün olarak dengesinin sağlanması ya da bunların gerçekleştirilme programlarının tasarlanmasıdır.
Bir ülkenin gelişme için gösterdiği çabaya kısaca «kalkınma» denir. Kalkınmadan amaç, halkın refah düzeyinin yükseltilmesi, temel gereksinmelerinin eksiksiz ve nitelikli sağlanması, yaşam koşullarının iyileştirilmesidir. Bir başka anlatımla; sağlıklı, dengeli, huzurlu ve geleceğe güvenle bakan bireylerden oluşan bir toplumdur hedef…
Plana, Planlamaya Neden Gerek Vardır?
Kalkınma için gerekli olan kaynaklar sınırlıdır. Hemen hemen sınırsız olan gereksinimlerin ve istemlerin aynı zamanda karşılanması olanaksızdır. Bu nedenle, tümüne birden yanıt verilmesi ve hepsinin birlikte ele alınması hiçbirinde sonuç alınamamasını doğurur.
Kalkınmaya ayrılabilecek sınırlı kaynakların en iyi bir biçimde kullanılması zorunludur. Dolayısı ile, önceliklerin belirlenmesi ve bir zamana yayılmasını, ciddi bir planlama çalışmasını gerektirir.
Plan aynı zamanda, ülkenin kaynaklarının ve gelirlerinin halk katmanları, toplumsal sınıflar arasında nasıl dağıtılacağını da öngören bir belgedir...
Her büyük yapısının bir yaratıcısı vardır.
Bu, planlama, proje ve tasarım mühendisidir. Aynı zamanda, söz konusu projeyi uygulayan ve şantiyelerde yapımını gerçekleştiren ekipteki işçiler, teknik elemanlar, proje müdürü ya da şantiye şefidir.
Yeryüzünde birbirine tıpatıp benzeyen herhangi bir yapı yoktur. Her baraj, her tünel, her boru hattı, her arıtma tesisi, her otoyol, her köprü, her liman, her hidroelektrik santral, her depo, her pompa istasyonu benzersizdir, eşsizdir... Yapıların yer aldığı topoğrafya, arazinin ve zeminin özelliği, yapının özelliği, boyutları, aştığı mesafe, yapıdan beklenen işlev birbirinden farklıdır.
Büyük Yatırımlar, Kamu Kurum Ve Kuruluşlarınca Yapılır, Yaptırılır.
İster seçilmiş, ister atanmış olsun, işi yapan / yaptıran kamu yöneticisi, “halkın parasını” harcar.
Seçilmiş ya da atanmış yöneticinin, karar vericinin cebinden bir kuruş çıkmaz. Meydana gelen yapı/eser onların halka/vatandaşa verdiği armağan değildir. Ancak karar vericinin, yöneticinin söz konusu projeyi neden programa aldığını, niçin öncelik verdiğini açıklamak ve ‘fayda-maliyet’ hesabını verme sorumluluğu vardır.
Yöneticinin başarılı ve doğru kişi olduğu, hizmete alınan yapının/eserin görkeminden değil, halkın parasının harcanmasında gösterilen yerindelik, amaca uygunluk, özen ve ekonomiden belli olur.
Yapı/eser tamamlandıktan sonra karar verici / yönetici işin faturasını ödeyen vatandaşa/millete, yani işin gerçek sahibi halka hesap vermelidir. Demokrasilerde bu hesap halkın seçilmiş temsilcilerinden oluşan meclise verilir...
--
İktisattaki kurallardan birisi “gösteriş tüketiminden kötüsü, gösteriş yatırımıdır” der.
Gösteriş yatırımları, “beyaz fil” olarak da anılır ekonomi kitaplarında. Beyaz filler, çok tüketip az çalışan ama görkemli / muazzam hayvanlardır.
Hiçbir gösteriş tüketimi, ülke ekonomisine bir gösteriş yatırımı kadar zarar veremez. Tüketim, para tahsisi kesilince durur. Ama yanlış yatırım, uzun yıllar ülkenin kıt kaynaklarının çarçur olmasına, hatalı eksik yatırımı düzeltmek, yenilemek, onarmak için ek harcamalar silsilesine ve yeniden ilave yanlış yatırımların yapılmasına neden olur. Yanlış yatırım, hiç (sıfır) yatırımdan kötüdür.
Son söz; Yanlış yatırım yapacağına yatırım yapma, yatırma!
Yorumlar (0)