Atatürk Bulvarı’nın özellikle Kızılay yakınları, bir zamanların önemli bir kamusal buluşma alanıydı. Akşamüstü orada dolaştığınızda hemen hemen bütün tanıdıklarınıza rastlayabilirdiniz. Elbette siyasal gösterilere, o zamanın deyimiyle “nümayiş”lere de sahne olmuştur.
Siyasal gösterilerin en önemlisi 555K'dır. Demokrat Parti iktidarına karşı gençlerin 5 Mayıs günü saat 5'te Kızılay'da düzenlediği protesto mitinginde Adnan Menderes göstericilerin elinden zorlukla kurtulmuştur. Göstericiler arasında Deniz Baykal ve Vedat Dalokay'ın da bulunduğu anlatılır. Şimdi pek hatırlanmaz ama bu geçmişinden dolayı Kızılay Meydanı'nın adı 27 Mayıs sonrasında "Hürriyet Meydanı" olarak değiştirilecektir.
"Hürriyet Meydanı" yani Kızılay, sol siyasal dergiciliğin ve gençlik hareketlerinin geçmişinde önemli bir başlangıç olan "Dönüşüm"e de tanıklık etmiştir. Bir grup genç, 23 Nisan 1965 günü akşam saatlerinde, Sakarya Caddesi ile Bulvar'ın kesiştiği köşede Dönüşüm dergisinin birinci sayısını satmaya başlarlar. Türkiye'de sol, sosyalist görüşlerin yükselişe geçtiği günlerdir. Dönüşüm böyle bir ortamda, Türkiye İşçi Partisi (TİP) yanlısı Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğrencisi olan gençler tarafından çıkarılmaktadır. Yasal zorunluluk gereği derginin sahibi Ataol Behramoğlu, sorumlu müdürü Ümit Hassan gösterilmiştir.
O 23 Nisan günü Bulvar'da piyasa yapanlar, ilk kez bazı sloganların yüksek sesle söylendiğini duyuyorlardı. Bulvar "sol" taraftan siyasallaşıyordu da diyebilirsiniz. "Patronların rotatiflerine karşı Dönüşüm" diye satılan dergi, genellikle makalelerden oluşmaktaydı. İlk sayıda Aziz Nesin'in "Çağımız İnsanı ve Politika", Sadun Aren'in "Sosyalizm ve Bazı Sorunlar", Cem Eroğul'un "Fransa'da Siyasal Partilerin Rolü", Ümit Hassan'ın Çin-Sovyet çatışmasını ele alan makaleleri yer almaktadır. Ömür Sezgin, Lefebre'den yaptığı "Diyalektik Metod" çevirisi ile katkıda bulunmuştur. Dergide TİP'in Konya İl Kongresi haberine de geniş yer verilmiştir.
Dönüşüm'ün Bulvar'da sloganlar eşliğinde satılması kısa sürede bir siyasal gösteriye dönüşür ve iktidar müdahalede gecikmez. Dönüşümcüler, Komünizmle Mücadele Derneği ve AP Gençlik Kollarından gelen zorbaların saldırısına uğrar. Polis saldırganları değil, saldırıya uğrayanları alır götürür. Bu gösteri 15 günde bir tekrarlanır, her seferinde saldırılar sürer, dergi için toplatma kararı çıkarılır.
Saldırıya uğrayan ve gözaltına alınanlar arasında Ataol Behramoğlu, Ümit Hassan, Necmiye Alpay, Abdullah Nefes ve Kurthan Fişek, bazı SBF öğrencileri, bu arada yolda geçen bir iki kişi de vardır. Polisin gözaltına aldığı Dönüşümcüler TCK'nın 535. maddesine muhalefetten, yani kamuya açık alanlarda halkın huzur ve rahatını kaçıracak şekilde bağırarak yayın satma suçundan yargılanırlar. Suçun karşılığı, 25 lira hafif para cezasıdır.
Olayın bir de karşı cepheden nasıl görüldüğüne bakalım. Balıkesir milletvekili Cihat Turgut, Meclisin 28 Nisan 1965 günlü oturumunda gündem dışı söz alır ve Türkiye'nin antikomünist edebiyatına geçecek bir konuşma yapar. Konuşmasına, anlatacaklarının "milli bütünlüğümüzü gün geçtikçe tehdit eden ve gelişen korkunç bir ejdere" ilişkin olduğunu söyleyerek başlar. Sosyalizm görüntüsü altında "pervasız, şımarık ve küstah davranışlarla basına, sanat çevrelerine, işçi topluluklarına, fakir halk tabakaları arasına zehirli bir yılan gibi süzülerek girmek isteyen kızıl sosyalizm"den söz eder.
Milletvekili, Dönüşüm dergisi satışı sırasında gençlerin attığı sloganlardan aşırı rahatsız olmuştur. Yazarlar arasında "isimlerini tekrardan tiksinti duyduğum meşhur ve müseccel iki kızılın adı zikrediliyordu" der. Adını veremediği iki yazar Aziz Nesin ve Sadun Aren'dir. (Rastlantıya bakın; Sadun Hoca 6 ay sonra Meclise milletvekili olarak girecek, AP'li Cihat Turgut, onu sürekli görmek, kürsüde söylediklerini dinlemek zorunda kalacaktır.)
Cihat Turgut, güvenlik güçlerinin Dönüşümcüler'e beklenen müdahaleyi yapmadığını söyler, "ama milli şuura sahip halk ve milliyetçi gençlik coştu, gereken cevabı verdi, yumruğunu vurdu, gazeteleri parçaladı ve yaktı" der.
Dönüşümcüler'i "kızıl patronların gençlik arasından bulabildiği zayıf iradeli birkaç zavallı" diye niteleyen milletvekili, hükümetten konunun üzerine titizlikle eğilmesini ister. "Hoşgörürlüğün ve demokrasinin bu kadarı fazladır" der. Sözlerini, "Hükümetten Atatürk'ün 'komünizm nerede görülürse ezilmeli' vasiyetinin yerine getirilmesini istirham ediyorum." diyerek bitirir. (Hatırlatalım, Atatürk'ün böyle bir vasiyeti bir türlü bulunamamıştır. Bir ara Kızılay'ın ortasına bu sözlerin yazılı olduğu bir pleksiglas tabela dikilmişse de, Vedat Dalokay'ın belediye başkanlığı sırasında kaldırılmıştır.)
Dönüşüm'ün ilk sayısı 1.500 adet basılmıştır. Baskı sayısı daha sonra 3.000'e çıkarılır ve dergi İstanbul'da Taksim Meydanı'nda da satılmaya başlar. Ancak saldırılar, dergilerin toplatılması, gözaltılar, Dönüşüm'ün sürdürülmesini giderek zorlaştırmaktadır. Haziran 1965'te yayınlanan 5. sayıdan sonra yayına ara verilir.
Bu arada 10 Ekim 1965 seçimlerinde TİP 15 milletvekili ile Meclise girmiş, sol politik yaşamda yeni bir döneme geçilmiştir. Dönüşüm, Kasım 1966'dan başlayarak, Abdullah Nefes'in yönetiminde daha profesyonel bir biçim ve içerikle 7 sayı daha yayınlanır. Bu kez dergide bütünüyle TİP ağırlıklı haber ve yorumlar yer almaktadır. Dergi, Şubat 1967'de yayınlanan 12. sayısından sonra yayın yaşamından çekilir.
İlk sayısında Dönüşüm'ün yurttaki dönüşümü hızlandıracağı, basında bir dönüşüm, reform ve devrim yaratacağı vurgulanmıştır. Dönüşüm'ün bu beklentiyi gerçekleştirdiğini söylemek güç. Mutlaka etkileri olmuştur. Ancak daha önemlisi, Dönüşüm'e yönelik saldırıların, daha sonra silahlı çatışmalara kadar varacak gençlik olaylarının habercisi olmasıdır. Ayrıca, kısa bir süre sonra TİP ile gençlik hareketi arasında ortaya çıkacak kopukluğun başlangıç izlerini de Dönüşüm deneyiminde görmek mümkündür diyebiliriz.
Dönüşüm dergilerine TÜSTAV arşivinden ulaşabilirsiniz: www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/donusum/
Yorumlar (0)