Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Daha Fazlası, Daha Azı Değil: Sen Uçuşu Hatırla

Ankara kültürünün önemli parçalarından biri Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali… Bu sene 27.si gerçekleşecek olan festival, perdesi 2007’den geçtiğimiz yıla kadar kapalı olan Kavaklıdere Sineması’nda yeni ismiyle Kült Kavaklıdere’de 9-16 Mayıs tarihleri arasında izleyici ile buluşacak. İlki 1998 yılında düzenlenen festival Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali olma özeliğinin yanı sıra sinemada kadın emeğinin görünürlüğünü sağlama konusunda önemli bir yere sahip. “Daha Fazlası, Daha Azı Değil: Sen Uçuşu Hatırla” diyen festivalin afişi bu sene Aslı Alpar’ın elinden çıktı. Festivalin sanat direktörü Dilek Metin Sert sorularımızı cevapladı.

Daha Fazlası, Daha Azı Değil: Sen Uçuşu Hatırla

Festivallerin valiliklerce iptal edildiği, bakanlıkların desteklerini çektikleri bir ortamda festival yapmaya çalışmanın nasıl zorlukları var?

Genel olarak kültür sanat alanında çalışma yapmanın zorlukları oldukça fazla. Çünkü maddi anlamda destek bulmak her geçen yıl daha da zorlaşıyor. Üstelik bir de toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışmalar yürüten bir kadın filmleri festivali yapıyorsanız oldukça kısıtlı bütçelerle hareket etmek zorunda kalıyorsunuz. Ancak bizler Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali olarak yıllardır festivalimizin en iyi şekilde hayata geçirilmesi, kadın yönetmenler tarafından üretilmiş, sözü olan en güzel filmlerin herkese ulaşması konusunda elimizden gelenin daha fazlasını yapmaya çalışıyoruz. Her zorluğa, tüm engellere karşın birbirimizle dayanışarak ayakta kalmaya, yılgınlığa kapılmamak için inancımızı korumaya çalışıyoruz.

27 yıldır süren bir gelenekten bahsediyoruz… Bunca yıl çeşitli zorluklara rağmen devam edebilmek Ankara’da ne tür imkanlar ve riskler barındırıyor? Neler yaşadı festival bu süre boyunca?

Ben üç yıldır Uçan Süpürge’nin içindeyim ve bu tarihin bir parçası olduğum için de çok mutluyum. Arkamızda çeyrek asrı aşmış bir tarih ve hikâye var elbette. Yeşilçam’ın Dört Yapraklı Yoncası olarak tanımlanan Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit’i aynı sahnede buluşturmaktan tutun da bir zamanlar TRT’nin canlı yayın yaptığı, açılışlarına ve basın toplantısına Bakanların geldiği bir tarih. Bu bile tek başına aradan geçen zamanda nelerin değiştiğini gösteriyor. Ankara merkezli ve feminist perspektife sahip bir festival olduğumuz için en büyük sorunumuz, sponsor bulmakta zorlanıyoruz çoğu zaman. Ancak Ankara’nın çok sağlam bir festival takipçi kitlesinin olması, aylar öncesinden Uçan Süpürge’de bu yıl neler gösterilecek, neler yapılacak diye sorulması bizim için ayrı bir mutluluk ve itici bir güç. Gönüllülerimizin desteği ile dayanışmanın en güzel hali olan festivalimizi sürdürmek de bu anlamda bizim için itici bir güç oluyor.

… Geçen bunca zamanda kadınların film üretim sürecinde nasıl değişimler oldu, siz neler gözlemliyorsunuz?

Sinema oldukça eril ve pahalı bir sektör. Ancak bu sektörde üretimlerini gerçekleştirebilecekleri yapımcılara ulaşmak, eserlerini paylaşabilecekleri bir mecra bulmak elbette kadın sinemacıların izleyiciler ile buluşmaları ve yeni üretimler yapabilmeleri için oldukça önemli. Her geçen gün yenilenen teknolojiler var, onlara ulaşmanın da ekonomik zorlukları… Tüm bunları aştıktan sonra, kadın yönetmenlerin elinden çıkan her film yansıttığı güçlü bakış açısıyla ve hayatın içinden hakiki duyguları aktarması anlamında da geçmişte olduğu gibi yine oldukça başarılı.

Ankara seyircisine pek çok açıdan bir kıymet verilir, değer atfedilir. Son yıllarda pandemi, ekonominin durumu, online platformlar vs. derken özellikle sinemada bir kırılma olduğu hissi var. Bunu siz de hissediyor musunuz, festivale etkisi oldu mu?

Pandemi sırasında artan online platformlar hali hazırda kullanılıyor olsa da asla beyaz perdenin karşısında film izlemenin, hep birlikte o film hakkında konuşmanın, tartışmanın yerini almıyor. Böyle bir kırılma olduğu doğru fakat insan son tahlilde sosyal bir tür. Geçen yıl ki festivalimizde ve ondan önce pandemi sonraki festivalimizde inanılmaz bir yoğunluk yaşadık. Bir hafta öncesinde çoğu filmin biletleri bitti, üstelik çok yağışlı bir dönemdi. Ayrıca geçen yıl seçimin hemen ardından festivalimiz gerçekleşti ve herkesin morale, birlikte olmaya ihtiyaç duyduğu bir zamanda gerçekten bir dayanışma haftası gibiydi. Tüm bunlara karşın birlikte olmak, festival havasını birlikte yaşamak herkese çok iyi geldi. Tabii film seçkimizin çok güçlü olması da bunun en önemli sebeplerinden.

Tekrar Kavaklıdere Sineması’na dönmek nasıl etkiledi sizleri?

Ben Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Dolayısıyla sinema salonlarının bol olduğu, Avrupa filmlerini yakından takip ettiğimiz, vizyona girer girmez izlediğimiz yılları yaşadım. Kavaklıdere Sineması’nda sabahlara kadar devam eden Avrupa filmlerinin gösterildiği Beyaz Geceler zamanı hâlâ belleğimizde. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin ilk yılları da Kavaklıdere Sineması’nda gerçekleşti. Her yıl tekrar Kavaklıdere’de olmak gibi bir hayalimiz vardı. Sonunda bu yıl bunu gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Dolayısıyla bizim için “eve dönmek” gibi bir duygu Kült Kavaklıdere’de olmak.

Açılış yine ödüllerle olacak sanırım. Bir klasik haline gelen Onur Ödülü, Bilge Olgaç Başarı Ödülü, Genç Cadı Ödülü ve Tema Ödülü bu yıl kimlere verilecek?

Evet ödüller, sahipleri ile 9 Mayıs akşamı gerçekleşecek açılış gecesinde buluşacak. Bu yıl Onur Ödülü’nü tiyatro ve sinemaya yıllarını vermiş usta bir oyuncuya Hatice Aslan’a takdim edeceğiz. Bilge Olgaç Başarı Ödülleri’ni oyuncu Tülin Özen, yönetmen Ayşe Polat ve yapımcı Nida Karabol’a Genç Cadı Ödülü’nü ise Deniz İlhan’a takdim edeceğiz.

“Daha Fazlası, Daha Azı Değil” teması ve alt başlığı Füruğ Ferruhzad’ı anarak “Sen Uçuşu Hatırla” olarak belirlenmiş. Hayranları için kısa bir not düşelim: Füruğ Ferruhzad’ın filmi “Ev Karadır” da gösterilecek festival kapsamında… Temanın programa yansımaları nasıl olacak?

İranlı bir şair ve yönetmen olan Füruğ, hayatı boyunca eril dünyanın yaşatmış olduğu zorluklara göğüs germek zorunda kalan bir kadın. Yaşamış olduğu acıları ve umutları dizelere dökmüş olan Füruğ bugün de kadın hareketi tarafından sevgiyle anılmaktadır. Tüm dünya kadınlarına bırakmış olduğu dizeleri bugün de dilimizden düşmüyor. Bu nedenle direnişin, mücadelenin bir simgesi olarak hâlâ tekrarladığımız “Kuş ölür, sen uçuşu hatırla” dizesi 27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin teması olarak belirlendi. Füruğ’un yönetmenliğini yaptığı kısa belgeseli “Ev Karadır” filmini onun çok yönlü bir sanatçı olmasından dolayı festivalde izleyiciler ile buluşturmak istedik. Filmin hemen ardından tüm bunları konu alacağımız bir de söyleşi gerçekleştireceğiz. Bu tema çerçevesinde umudu ve mücadeleyi anlatan filmlere yer veriyoruz.

Oyunbozanlar ve Küçük Kadınlar seçkileri olacağından bahsetmiştiniz. Bunlar ve başka hangi bölümler, seçkiler var programda?

Her Biri Ayrı Renk, Pembesiz Mavisiz, Benim Bedenim, Türkiye’den Kadın Filmleri ve Özel Gösterimler de diğer başlıklarımız.

FIPRESCI jürisi ve yarışmadan bahsetmeden olmaz…

Dünyada FIPRESCI’nin jüri gönderdiği tek kadın filmleri festivali Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’dir. Bu sene Almanya, Norveç ve Türkiye’den üç jüri üyemizi festival boyunca Ankara’da ağırlayacağız. Her Biri Ayrı Renk başlığı altında gösterilecek olan filmleri değerlendirecek olan jüri üyeleri kararlarını 16 Mayıs günü açıklayacak.

Film gösterimlerinin yanı sıra hangi etkinlikler olacak? Konuk yönetmen ve sanatçılar olacak mı?

Film gösterimlerinin yanı sıra söyleşiler ve panel de olacak. Bunlardan biri Füruğ Ferruhzad’ın Ev Karadır filminin ardından gerçekleşecek bir söyleşi. Akademisyen Bahar Şimşek, Gülden Treske ve Kayıtsız filminin İranlı oyuncusu Nastaran Mazal’ın katılımı ile gerçekleşecek. Film sonrası söyleşilerimiz yönetmen ve oyuncuların katılımı ile her zaman olduğu gibi bu sene de olacak. Withaout Air filminin yönetmeni Katalin Moldovai, Favoriten filminden yazar Elisabeth Menasse, Maydegol filminin yönetmeni Sarvnaz Alambeigi ve daha pek çok yönetmen ve oyuncu bizlerle olacak. Bir de panelimiz var “Yeni Medya ve Feminizm(ler): Türkiye’de Genç ve Kadın” başlığında. Bu panelde de Goethe Enstitüsü’nde bir araya geleceğiz katılımcılarla.

“Şunu kaçırmayın” dediğiniz önerileriniz var mıdır?

Filmlerimizin hepsi birbirinden güzel, ödüllü ve düşündürücü. Hepsi de film programcımız Fatma Edemen tarafından titizlikle seçkiye eklendi. Açıkçası ben hiç birini kaçırmayın derim.

Söyleşi Zişan Kürüm

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir