Sema Alpan, Lawrence Susskind’in yazdığı bu kitabı, üretebilmek ve Türkiye’nin koşullarına uygun olarak yeniden düzenleyerek yerel bir bilgi üretmek için, çok ciddi bir çaba göstermiş ve çalışma yapmış. Yaşadığımız ülkede demokrasi, linç kültürünü uygulayabilmek için nöbet tutmak gibi anlaşıldığından galiba, “konsensus”, “ego”, ”moderatör”, “constituency”, “parlementer süreçler” filan gibi milli kültürümüze hiç de uymayan bazı kavramlarla tanışmamız gerekecek...
Türkçe’de yer almayan ve başka dillerde geliştirilmiş kavramlar için Türkçe karşılıklar bulmak çok güç. Bu kavramları geliştirmediğimiz, hatta öyle bir arayış içinde bile olmadığımız için, “yabancı kavramlar” olarak kalıyorlar. İçinde bulunduğumuz toplumla, dağarında olmayan kavramlarla konuşmaya çalıştığımızdan mı acaba, daha demokratik bir ilişkiler ağı geliştiremiyoruz ve başarısız kalıyoruz.
Ama Sema Alpan, hiç böyle bir karamsarlığa düşmüyor. Bunca cılız demokrasi deneyimine sahip bir ülkede, demokratik bir yaşam oluşturulabilmesi için, her şeye rağmen, çaba göstermeyi göze almış. Çünkü gerçekten de, demokrasiye, daha çok demokrasiye ihtiyacımız var ve bunu da kimseden beklemek durumunda değiliz.
Bir sabah uyanınca bu ülkeye demokrasi geldiğini görmeyeceğiz hiçbir zaman. Sadece biz yaparsak olacak demokrasi... Bizim de, demokratik süreçler için, daha demokratik ve birlikte yaşam için, bilgiye ihtiyacımız var. Bu nedenle bu kitap, her şeyden önce bizler, yani demokrasiyi uygulamak ve sürdürmek isteyenler, demokrasiye ihtiyacı olanlar için önemli.
Kitap iki bölümden oluşuyor: Çoğunluk Prensibine Karşı Konsensus İnşası Yöntemi ve Konsensus İnşası Yönteminin Beş Temel Adımı. Aslında, birinci bölümde daha pratik, ikinci bölümde de, daha teorik olarak, aynı temel adımların nasıl gerçekleştirileceği anlatılıyor.
Bu beş adım, 1.bir araya gelinmesi, 2.rollerin ve sorumlulukların belirlenmesi, 3.grup olarak sorun çözmenin kolaylaştırılması, 4.anlaşmaya varılması ve 5.tarafların taahüütlerinin yerine getirilmesinin sağlanması olarak tanımlanmış.
Çoğul ve çoğulcu bir ortamda ortak bir iş yapmak isteyen herkesin ihtiyacı olan bilgiler bunlar. Bir projenin yönetiminden bir STK’nın yönetimine, bir şirketin
veya kooperatifin yönetiminden bir apartmanın veya sitenin yönetimine ve belki daha büyük ölçeklerdeki ortaklıklara, muhtarlıklara, belediyelere ve ulusal/ ulusüsütü sorunların çözümüne veya genel olarak, çatışmasız bir yönetim/ işleyişin sağlanmasına kadar her ölçekte işe yarayabilecek bir el kitabı...
Belki de, bu kitabı okumanın tam zamanıdır?
Kitabın künyesi şöyle: Lawrence Susskind-Sema Alpan Atamer (2016), Konsesusun İnşası, İletişim Yayıncılık, İstanbul Haydi unutmayalım Nereden biz gücü alırız Hem açken, hem de tokken Haydi unutmayalım Bu dayanışmayı* Türkiye’de Ağustos 2016 itibarı ile Erol, Şerife ve Seyithan gibi gazetecilikle uğraştığı için 60’a yakın gazeteci ve yazar tutuklu veya hükümlü olarak hapis yatıyor.
Erol Zavar: Odak dergisinin eski yazı işleri müdürüydü. DHKP-C/Üçüncü Yol Direniş isimli örgüte zorla para topladığına dair bir ihbar ile gözaltına alındı. 27 Haziran 2001’de anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçlamasından önce ölüm cezasına, ardından ölüm cezasının kaldırılmasını takiben ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Zavar, kanser hastası. Hastalığı hapishane koşullarında daha hızlı yayılıyor olması dolayısıyla, serbest bırakılması için çeşitli kereler kampanyalar düzenlendi ancak serbest bırakılmadı.
Erol Zavar’ın yayınlanmış şiirleri de var. Zavar gözaltına alındığında 2.5 yaşında olan kızıyla, eşi Elif, 10 Ekim Ankara saldırısında barış isteyenler arasındaydı ve saldırıda yaralandılar.
Şerife Oruç: Dicle Haber Ajansı Hakkâri muhabiri olarak 3 Temmuz 2016 günü Diyarbakır - Batman yolunda yanında iki kişi ile birlikte polisler tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki sorgusunun ardından ardından 5 Temmuz günü çıkarıldığı mahkemede “örgüt üyesi olmak” iddiası ile tutuklandı.. Gözaltı sırasında çıplak arama uygulamasından geçirildi ve fiili işkenceye uğradı.
Seyithan Akyüz: 2003’de gazeteciliğe başlar, Özgür Gündem, Azadiya Welat, DİHA ve Fırat Dağıtım’da çalışır. 2003’de ilk kez tutuklanır, bir yıl hapis yatar. 2007’de 5 ay tutuklu kalır. Her ikisi de gazetecilik çalışmaları dolayısıyladır. 2009’da KCK tutuklamaları sırasında, terör örgütünün Çukurova Basın Sorumlusu olduğu iddiası ile tutuklanır. Mahkemede Kürtçe ifade vermek ister, Türkçe ifade vermeyi red eder. İfadesi alınmaz. Gazeteci olduğu için 12 yıl ceza yer.
Kaynak: DİHA, Bianet - Haber: Solfasol * Dayanışma, Bertol Brecht
Yorumlar (0)