Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

DÖRT DÖRTLÜK ANKARA! HER ŞEY YOLUNDA!

Twitter'daki Ankara vs. Yaşadığımız Ankara

DÖRT DÖRTLÜK ANKARA! HER ŞEY YOLUNDA!

Sanal alemde, özellikle de Twitter’da, Belediye hesaplarından bize anlatılan Ankara böyle bir yer; her şey yolunda, herkesin keyfi yerinde! Gerçek dünyadaki Ankara’da ise işler hiç yolunda değil. Ankara’da Gökçek dönemi boyunca, 25 yıl belediye yokmuşçasına yaşadıktan sonra Mansur Yavaş yönetiminin “değişim işleyişte!” sloganını ciddiye alanlar, Ankara genelinde büyükşehir, ilçe belediyesi ayrımı yapmaksızın değişim talep etmekte, değişimi görmek istemekte ısrarcı! Ama değişmek, kendi olmaktan vazgeçmek kolay iş değil! Kurumsal alışkanlıkların değişmesi, demokratik kültürün, katılımcılığın, şeffaflığın gerçek anlamda hayata geçmesi dünyayı yerinden oynatmaktan zor! Aşağıdaki dört örnekten göreceğiniz üzere katılımcılık, şeffaflık Büyükşehirinden, Çankayasına Ankara’da hâlâ ‘boş işler’den sayılıyor! Adı geçmeyen ilçe belediyeleri gücenmesin, Ankara’da pek çok şey aynı tas aynı hamam devam ediyor!

Bu değişir mi, kolay görünmüyor ama zaten bizim Ankara’da hiç kolayla işimiz olmadı! Değişim için samimiyetle elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz! Ama kaybedilen onca zaman, yitip giden kaynaklar, kentin değişime akması gereken enerjisinin bozuk para gibi harcanması, bozulan moraller, gülmeyen yüzler; gitti giden gitti gider!

BÖLÜM- 1: ESAT SEMT HALİNDEN YÜKSELEN KÖTÜ KOKULAR!

Esat Semt Hali ve Çarşısının hayalini kurduğumuz yeşil ve katılımcı dönüşüm ile ilgili Nisan ayında başlayan girişimlerimizi 'önsöz' mahiyetinde bir yazı ile üç ay önce aktarmıştık. Bu yazı sonrası, binanın yıkımından vazgeçilip yenilenmesine karar verilmesinin verdiği moral ve enerji ile Esatlılarla, Ankara için düşünen, yazan çizen insanlarla, girişimlerle toplanmaya, hayaller kurmaya başladık. Bu hayalin bazı detaylarını geçen sayımızda farklı uzmanların yazılarıyla sizlerle paylaştık. Bu arada Esat Semt Hali önüne açtığımız anket standı ve çevrimiçi anket kanalıyla 800'ün üzerinde Esatlının görüşlerini tek tek kayıt altına aldık. Esat Semt Hali binasını daha bugünden kültür sanat etkinliklerine yavaş yavaş açmayı, mahalleliyi mekanla yeniden tanıştırmayı ve Semt Hali binasının yeni yaşamını birlikte hayal edecek etkinlikleri mekanda yapmayı da çok istedik ama Belediye tarafından söz verilmesine rağmen mekan aylardır semte kötü kokular yayan çöp ve inşaat artıklarından temizlenmediği için bunu henüz yapamadık!

Tüm bunları yaparken bir yandan da Belediye bürokrasisi ile de mücadelemiz sürdü. Sizlere aktardığımız her şeyi ne bir eksik ne bir fazla, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ilgili bürokratlarına da sözlü ve yazılı olarak aktardık. İlk aylarda yavaş da olsa yolunda giden işler ne yazık ki, Belediyenin Temmuz ayı başında paydaşı olduğu katılımcı süreçten bir anda el çekmesi ile allak bullak oldu. O andan itibaren Belediye içi bilmediğimiz, bilmek de istemediğimiz çarklar dönmeye başladı. Telefonlarımız, mesajlarımız yanıtsız kaldı, iş kapalı kapılar ardına sürüldü. Belediyeden verilen sözlerle çıktığımız katılımcılık programının bir yanı eksik de olsa sürdü ama moralimiz artık eskisi kadar yüksek değil.

Mansur Yavaş, 3 sene önce seçildiği ilk günlerde yaptığı bir Belediye Meclisi konuşmasında Ankaralılara hitaben, kendi döneminde yönünü şaşıran, yanlış işlere bulaşan, yolsuzluk yapan olursa kendisini uyarmamızı istemiş, uyarımız halinde gereğini yapacağına söz vermişti! Sayın Mansur Yavaş, bu bir uyarıdır ve kanıtları ile ortada!

Bahsettiğimiz çarklar aşağıda da detaylarını vereceğimiz üzere ne yazık ki sadece bürokratik çarklar değil. Nisan ayından bu yana yürüttüğümüz görüşmelerde Belediye tarafından mimari proje ekibi olarak tanıştırılan ve Belediyede katıldığımız toplantılara bu sıfatla katılan mimari proje firmasının belediye ile bu konuda resmi bir sözleşmesi olmadığını ve bu işi gayri resmi olarak yaptıklarını öğrendiğimizde buna itiraz ettik. Esat Semt Hali binasının yeniden işlevlendirilmesi işinin projelendirme dahil tüm aşamalarının katılımcılıkla, tam şeffaflıkla ve hesap verilebilir şekilde yürütülmesinin gereğine ve önemine işaret ettik. Bu ısrarımızı sözlü olarak dile getirdiğimiz gibi resmi yazı ile de kayda aldık. Ama kurumlar için değişim ya da kendin olma alışkanlığını kırmak o kadar kolay değil!

Tüm bunların ardından Fen İşleri Daire Başkanlığınca Esat Semt Halinin Tadilat Projesi İşi için aylar sonra (27 Temmuz 2022'de) bir ihale düzenlendi. İhale 4734 Sayılı Yasanın 21F bendine göre İLANSIZ ve PAZARLIK USULU İLE düzenlendi. İhaleye teklif vermesi için Belediye tarafından 'seçilen' 4(dört) firmaya 'davet' gönderildi ve ihale bu 4(dört) firma arasında gerçekleşti.

Bu firmalar ve 27 Temmuz 2022'de verdikleri ilk tekliflerin tutarları şöyle:

Hayalgücü Tasarım: 708.000 TL

CBN Mimarlık: 672.000 TL

İkikerebir Mimarlık: 664.000 TL

SCRA Mimarlık: 690.000 TL

İlk tekliflerden de anlaşılacağı üzere işi en düşük teklifi veren İkikerebir Mimarlık almış olmalı. Garip olan ise bu firmanın Nisan ayından bu yana işle ilgili çalışmaları sürdüren firma olması. Hatta Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 29 Haziran'da (ihaleden bir ay önce) düzenlediği 110 Proje Tanıtım Toplantısında Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş'ın önünde durduğu ekranda bu firma tarafından yapılmış Esat Semt Hali Yenileme Projesinin görseli paylaşıldı. Nisan ayından bu yana gayri resmi olarak yürütülen, 29 Haziran'da kamuya açık görseli paylaşılan projenin ihalesi çok sonra, 27 Temmuz'da yapıldı ve aylardır gayri resmi olarak bu işi yürüten firma bu ihalede en düşük teklifi verdi ve işi aldı. Quelle surprise!

Baştan bu yana söylediğimiz gibi sürecin her aşamasının katılımcı olması gerektiğine samimiyetle ve hâlâ inanıyoruz! Eğer ABB de bu işin bir ucundan tutarsa ve davet ederse binanın da sürecin de temizliğini birlikte yapmaya gönüllü yüzlerce Esatlı gibi biz de hazırız ve bekliyoruz!

Katılımcılık, Şeffaflık Ne Değildir?

Esat Semt Hali ve Çarşısının Yeşil ve Katılımcı dönüşümünün mevcut yapılı çevrenin yıkmadan yenilenmesi için örnek bir çalışma olmasını çok istedik ama bu iş hızla, katılımcılık ve şeffaflık ne değildir, nasıl olmamalı konulu ders niteliğinde kötü bir örneğe dönüşüyor. Bürokratik dalavere, belediye koridorlarında ihale kovalamacasına indirgenen mimarlık, ihaleye fesat, ... ne ararsan var!

Mansur Yavaş, 3 sene önce seçildiği ilk günlerde yaptığı bir Belediye Meclisi konuşmasında Ankaralılara hitaben, kendi döneminde yönünü şaşıran, yanlış işlere bulaşan, yolsuzluk yapan olursa kendisini uyarmamızı istemiş, uyarımız halinde gereğini yapacağına söz vermişti! Sayın Mansur Yavaş, bu bir uyarıdır ve kanıtları ile ortadadır!

Hâlâ Umut Var (mı?)

Peki tüm bunlardan sonra Esat Semt Hali ve Çarşısının yeşil ve katılımcı dönüşümü için hâlâ umut var mı, sorusu açık ki artık çok naif kalıyor. Belediyenin, madem öyle diyerek, yarın her şeyden vazgeçip, binayı yıkmaya girişmeyeceğini ya da işi yıllarca sürüncemede bırakıp mahalleyi cezalandırmayacağını kimse söyleyemez! Ama durum çok iç açıcı gözükmese de hiçbir şey için geç olmadığını ve bu sürecin her anlamda örnek olabilecek bir sürece evrilmesinin, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir bir yola girmesinin halen mümkün olduğunu düşünüyoruz.

Esat Semt Halinden yükselen kötü kokuları gidermek için, örneğin, Semt halinin çöp ve inşaat artıklarıyla dolu, semte pis kokular yayan mekanlarının temizlenmesi ile başlanabilir. Sürece dair yapılacak temizliğin ilk ayağı neden bu olmasın!? Popüler tabirle, 'çok manidar' olur! Baştan bu yana söylediğimiz gibi sürecin her aşamasının katılımcı olması gerektiğine samimiyetle ve hâlâ inanıyoruz! Eğer ABB de bu işin bir ucundan tutarsa ve davet ederse binanın da sürecin de temizliğini birlikte yapmaya gönüllü yüzlerce Esatlı gibi biz de hazırız ve bekliyoruz!

BÖLÜM - 2: ABB’NİN ODTÜ RANT YOLU İÇİN ANLAMSIZ ISRARI!

Ankara gündemimizde önemli bir yer tutan bir başlık da ODTÜ Rant Yolu! ODTÜ Kampüsünün tümünü kapsayan, özel çevre koruma alanı ve özel orman olarak tescilli alanı ikiye bölecek yol projesi de, yola karşı mücadelenin geçmişi de Gökçek dönemine dayanıyor. Yola dair ilk inşaat girişimi 2013'te gerçekleşti! ODTÜ ormanına yönelik ikinci girişim ise 2017 yılında ODTÜ'nün atanmış Rektörü Verşan Kök ve dönemin ABB başkanı İ. Melih Gökçek arasında imzalanan protokol ile başladı. Bir gecede, ODTÜ Ormanında yapılan ağaç katliamı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Melih Gökçek, Eylül 2017'de yaşanan bu ağaç katliamının ardından kamuoyundan yükselen tepkiler, eylemler ve açılan davalar sonucu yol projesine devam edemedi ve bir süre sonra da görevden alındığı için yol çalışması sahipsiz kaldı ve tümden durdu.

“Mansur Yavaş Elini ODTÜ Ormanından Çek!”

Gökçek dönemini takip eden ilk hareketlilik 2019'da Mansur Yavaş'ın göreve gelmesiyle yaşandı! Mansur Yavaş yönetimi göreve geldikten sadece 4 ay sonra, Temmuz 2019'da ODTÜ Ormanını ikiye bölen Rant Yolu projesinin yürütmesini durduran mahkeme kararına itiraz ederek Melih Gökçek'in projesine devam etme kararlılığını ortaya koydu ve Ankara kamuoyunu şaşırttı. Bu dönemde yol "Bilkent-İncek Bulvarı Çevre Yolu Bağlantısı" adı ile tekrar gündeme geldi. Fen İşleri Daire Başkanlığınca Ağustos 2021'de düzenlenen ihaleyle konu tekrar ODTÜ'lülerin ve duyarlı Ankara kamuoyunun gündemine geldi. Geçtiğimiz aylarda ise iş makinelerinin ODTÜ Kampüsüne girerek yol çalışmalarına girişmesi ODTÜ öğrencilerinin başını çektiği direnişin tekrar başlamasına sebep oldu. ODTÜ öğrencileri, ODTÜ Mezunları Derneği ve ODTÜ çalışanları önce yol inşaatı alanında nöbet çadırları kurarak iş makinelerinin kampüs alanında çalışma yapmasını engelledi. Bunu takiben ODTÜ'lüler,15 Ağustos'ta Ankara Büyükşehir Belediyesi önünde yapılan basın açıklaması ile itirazlarını kampüs dışına taşıdılar. Rektörlüğün tüm engelleme çabalarına rağmen öğrencilerce ODTÜ Devrim Stadyumunda düzenlenen efsane mezuniyet törenine bu yıl damga vuran pankart, hiç şüphe yok ki "Mansur Yavaş Elini ODTÜ Ormanından Çek!" yazan pankart oldu! İki hafta önce ise ODTÜ'lüler ABB önünde açtıkları stant ile Belediyeyi ziyaret eden Ankaralıları rant yolu projesi ile ilgili bilgilendirdiler. Bugünlerde Ankara sokakları rant yoluna ilişkin yazılamalarla dolu!

ABB’DEN YÜKSELEN GARİP SESLER!

Tüm bunlar olurken Belediye tarafından anlamsız ve manipülatif sesler yükseliyordu. ODTÜ arazisine giren iş makinelerini kovalayan öğrencileri yalancılıkla suçlayan ABB, önce yol inşaatı yapılan arazinin ODTÜ olmadığını iddia etti! Oranın ODTÜ kampüsü olduğu ortaya çıkınca bu sefer de bahsedilen iş makinelerinin Belediyeye ait olmadığı öne sürüldü. ABB logolu kamyon ve kepçelerin ABB'den ihale alan firmaya ait olduğunun da ortaya çıkması uzun sürmedi. "Rant Yoluna Hayır!" diyen ODTÜ öğrencilerini bire bir hedef alan ve itibarsızlaştırmaya yönelik paylaşımlar ise en çirkiniydi!

ABB’NİN MEDYA CAMBAZLIKLARI

Tüm bunlar yetmezmiş gibi ABB tarafından ODTÜ öğrencilerini ve rant yoluna itiraz edenleri hedef alan eş zamanlı bir 'iletişim savaşı' yürütüldü. Tüm olanlar içinde belki de en kötüsü bir süredir giderek sık rastladığımız bu olgunun iyiden iyiye su yüzüne çıkması oldu! Siyasilerin, siyasi rakipleri ile giriştikleri 'iletişim savaşları' yeni değildir. Bir siyasetçi kendi söyleminin öne çıkması ya da siyasi rakibinin kendi hakkındaki söyleminin etkisini sönümlemek için iletişim danışmanları tarafından iletişim biliminin araçları kullanılarak açıklamalar-bültenler hazırlanır. Bıçak sırtı bir dengede etik sorunları potansiyel olarak barındıran bu işte, kantarın topuzunu kaçırdığınızda iletişimde manipülasyonun büyük ustası Goebbels'in Büyük Yalanlar kitabının sayfalarına kadar savrulup karışıp gitme riski vardır. Bunu siyasi rakiplerinize yaptığınızda bile etik sorun potansiyeli bu kadar yüksekken fikrini beyan eden sıradan yurttaşlara karşı kullanılması kendi başına ağır bir etik sorundur ve Ankara'da biz bunu giderek daha derin bir şekilde yaşıyoruz!

Son yapılanlara bakıldığında Ankara Büyükşehir Belediyesi ODTÜ öğrencilerini, ODTÜ Rant Yoluna Hayır diyenleri, 'itirazlarını dile getiren Ankaralı hemşeriler' ya da Mansur Yavaş'ın dilinden düşürmediği 'gençler' ya da 'üniversite öğrencileri' olarak değil 'siyasi rakip' olarak görmekte ve ona göre muamele etmektedir.

ABB ODTÜ’LÜLERİ SİYASİ RAKİP OLARAK GÖRÜYOR!

Son yapılanlara bakıldığında Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ODTÜ öğrencilerini, ODTÜ Rant Yoluna Hayır diyenleri, 'itirazlarını dile getiren Ankaralı hemşeriler' ya da Mansur Yavaş'ın dilinden düşürmediği 'gençler' ya da 'üniversite öğrencileri' olarak değil 'siyasi rakip' olarak gördüğünü ve ona göre muamele ettiğini söylemek abartı olmayacaktır. 15 Ağustos'ta kanıtlarıyla, tam da böyle oldu! 15 Ağustos'ta ODTÜ'lüler kalabalık bir ekip olarak belediye önünde #RantYolunaHayır demek için buluştu. ABB ise durumun ciddiyetini kavrayıp tutumunu değiştirmek yerine ODTÜ'lülerin eylemini iletişim cambazlıklarıyla görünmez kılmaya odaklandı.

İlk cambazlık, ODTÜ'lüler Belediye önünde eylem için toplandıkları saatlerde belediyenin kendi 'yandaş basınına' "Ankara'nın Rant Merkezi TOGO kuleleri için yıkım ihalesine çıkılıyor" başlıklı haberi yaptırmasıydı. Birçok 'muhalif' mecra bu habere tam anlamıyla atladı! Bu haber ODTÜ'lülerin belediye önündeki basın açıklamasını haber yapmamak için bulunmaz bir fırsat oldu. Örneğin, Birgün ve Cumhuriyet Gazeteleri Twitter hesaplarında gün boyunca TOGO kuleleri haberini tekrar tekrar geçerken ODTÜ'lülerin basın açıklamasına ise gün boyunca bir kere bile yer vermediler ve eylemi tümden görmezden geldiler.

İkinci olarak, ODTÜ'lüleri belediye önünde, aylardır görüşmek istedikleri ama randevu alamadıkları belediye yönetiminin genel sekreter yardımcısının elinde çiçeklerle ve "28 yıl sonra belediyemize hoşgeldiniz" gibi absürt bir pankart ile karşılaması, ODTÜ'lülerin basın açıklamasına girmek istemesi açık bir provokasyondu. ODTÜ'lüler bu tuzağa düşmedi, durumu büyük bir olgunlukla karşılayıp kendisini ve pankartı sloganlarla uzaklaştırdı. Belediye önündeki basın açıklamasından itiş kakış haberleri bekleyenler de bundan mahrum kalmış oldu.

İletişim yapıcı temelde sorun çözmek için önemli ve gerekli ama bu örnekler gösteriyor ki Büyükşehir Belediyesi bürokrasisi iletişim kurmaktan çok iletişim cambazlıklarıyla ilgili. Bu tarz çok üzücü ve Büyükşehir Belediyesindeki 'Gökçekleşme'nin hızla kontrolden çıktığını gösteriyor. Bu durumun gösterdiği diğer bir gerçek ise Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bu tür iletişim cambazlıklarına sığınacak kadar çaresiz olduğu! ABB, ODTÜ Kampüsünden geçirmek istediği yola karşı öne sürülen savların hiçbirine anlamlı ve bilgisel temelli yanıtlar üretemiyor. Bu çaresizlikle Gökçek döneminden gelen kurumsal alışkanlıklar hızla değişim iddiasının önüne geçiyor, ODTÜ'lüler, muhatap alınacağına hedef alınıyor.

Bu durumun gösterdiği diğer bir gerçek ise Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bu tür iletişim cambazlıklarına sığınacak kadar çaresiz olduğu! ABB, ODTÜ Kampüsünden geçirmek istediği yola karşı öne sürülen savların hiçbirine anlamlı ve bilgisel temelli yanıtlar üretemiyor. Bu çaresizlikle Gökçek döneminden gelen kurumsal alışkanlıklar hızla değişim iddiasının önüne geçiyor, ODTÜ'lüler, muhatap alınacağına hedef alınıyor.

“ODTÜ Öğrenci Hareketi Neden Parlar Her Daim?”

Tarihten biliyoruz ki Ankara'yı yönetmeye talip olan kişi ODTÜ öğrencisi ile karşı karşıya geliyorsa orada sorunu ODTÜ'de aramak boşunadır! Çünkü, sevgili Akın Atauz'un Solfasol.tv'de yayımladığımız "ODTÜ Öğrenci Hareketi Neden Parlar Her Daim?" başlıklı yazısında belirttiği gibi "ODTÜ öğrencisi, devrim için de, işçi sınıfı için de, kadın hareketi için de doğa ve kavaklar veya gözlemlediği kuşlar için de ya da LGBTİ+ hareketi için de, hiç ayırım yapmadan, inandırıcı ve içten bir özveriyle davranır. Ne olduğunu gördüğünüzde/ okuduğunuzda, bunun hiçbir bencil yanı olmadığını anlarsınız. Çünkü ODTÜ öğrencileri bunları çoğu kez, kendisine ve kendi bireysel çıkarlarına karşı yapar. Özverideki içtenlik inandırıcıdır ve apaçıktır. Hiç gölgesi yoktur." Umarız ki, Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimi de bir an önce bu gerçekle yüzleşir ve ODTÜ öğrencilerini hedef değil dikkate alarak ODTÜ Rant Yolu Projesinden tümden vazgeçtiğini ilan eder!

BÖLÜM -3: CHP’Lİ ÇANKAYA BELEDİYESİ, MALTEPE'DEKİ 19 MAYIS GENÇLİK MERKEZİNİ AKP İL BAŞKAN YARDIMCISININ VAKFINA SATTI!

Çankaya Belediyesi tarafından eski Maltepe Pazarı alanına inşa edilen, uzun zamandır reklamı yapılan ve bu yıl açılması beklenen 19 Mayıs Gençlik Merkezi ve yeşil alanı sessiz sedasız Ankara Bilim Üniversitesi'ne satıldı! Üniversite, Gençlik Merkezi inşaatı girişine "Ankara Bilim Üniversitesi Çok Yakında Burada" ilanları astı.

Ankara Bilim Üniversitesi, AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı da olan Cemalettin Kömürcü'nün başkanı olduğu Verimlilik Vakfı'na ait. 2020'de kurulan Üniversitenin merkezi Yenimahalle'de bulunuyor. Üniversitenin web sitesinde Maltepe Kampüsü olarak 19 Mayıs Gençlik Merkezi'nin bulunduğu alan gösterilmiş bile.

19 Mayıs Gençlik Merkezi olarak ilan edilen ve tamamlanma aşamasında olan tesisin yer aldığı 22 dönümlük arazi 12 Mayıs 2022'de 87 milyon TL muhammen bedelle satışa çıkarıldı ve Ankara Bilim Üniversitesine satıldı.

MUHAMMEN BEDEL SADECE 87 MİLYON TL

Edindiğimiz bilgiye göre, 19 Mayıs Gençlik Merkezi olarak ilan edilen ve tamamlanma aşamasında olan tesisin yer aldığı 22 dönümlük arazi 12 Mayıs 2022'de 87 milyon TL muhammen bedelle satışa çıkarıldı ve Ankara Bilim Üniversitesine satıldı. Satış için ilk karar 5 Nisan 2022'de alındı. 19 Mayıs Gençlik Merkezi alanındaki "kamu hizmetine tahsis" şerhi 5 Nisan 2022'de Çankaya Belediye Meclisinin oy çokluğu ile aldığı kararla kaldırıldı! Bu karar ilerleyen dönemde arazinin ticaret, konut vb. kullanımı ve ranta açılması yönünde uygulamaların da önünü açtı.

İhaleye kaç isteklinin teklif verdiği ve kent merkezindeki arazinin tam satış fiyatının ne kadar olduğu henüz bilinmiyor. Görüştüğümüz emlak değerleme uzmanları ilan edilen muhammen bedelin kent merkezindeki arazinin gerçek değerinin çok çok altında olduğunu sadece arazi üzerindeki yapının değerinin bile bu muhammen değerin çok üzerinde olduğunu belirtiyorlar.

19 Mayıs Gençlik Merkezi'nin bulunduğu arazi Jansen Planına göre Kızılay - Anıttepe aksındaki yeşil aksın tam ortasında yer alıyor.

BÖLÜM-4: ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN BİR GARİP ANKET ve 100. YIL ÇARŞISI MUAMMASI

Önce yıkılacaktı; açılan davalar, yapılan haberler ve tepkiler sonrasında yıkımdan vazgeçilip mimari fikir projesi yarışması açıldı. Yarışma sonuçları ilan edildiği günlerde ani bir kararla 'burası meydan mı olsun, bina mı kalsın' gibi anlamsız bir ikilem üzerine kurulu yarım yamalak bir anket yayımlandı, güya halka soruldu! Şimdi ne olacağı belli değil! Evet, konumuz yine, yeniden 100. Yıl Çarşısı ve Kültür Merkezi!

Ulus Meydanında bulunan 100. Yıl Çarşısı ve Kültür Merkezi kentin yapılı çevresi üzerine çalışan pek çok uzmanın, mimarın, şehircinin Büyükşehir Belediyesinin işleriyle ilgili yaşadığı hayal kırıklığının anıtı olacak gibi...

Kritik konularda hiçbir uzmanın görüşlerinin dikkate alınmadığı 25 yıllık Gökçek dönemi ardından bir şeylerin değişmekte olduğu umudunu yerle bir eden süreç yine tıkandı! Bina yıkılacak mı, yarışma sonuçlarına saygı gösterilecek mi, belli değil! Konuyla ilgili yetkinreport.com'a yazan Ali Cengizkan'ın sözlerine kulak verelim: "Ulus 100. Yıl Çarşısı Yıkılmamalı! Bu söz yalnızca benim değil: 18 Mayıs 2022 tarihinde sona eren "Ulus Yüzüncü Yıl Çarşısı ve Çevresi Fikir Projesi Yarışması"na büyük emeklerle katılan 64 mimarlık grubunun 54'ünün net yanıtıdır bu: "Söz konusu yapı ve çevre, tarihsel, inşai ve mimari ömrünü tamamlamadı; ufak dokunuşlarla mimarlığın güncel isteklerine yanıt verebilir; bölge, mimarlık ve planlama açısından Cumhuriyet tarihine saygı gösterir niteliğini tekrar kazanabilir. Böylelikle 'yeniden işlevlendirme' başlığı altında tüm dünyaya, kentlerimizi ve yerel belleği korumak, sürdürülebilir çevre geliştirmek konularında hiç de eksikli olmadığımız kanıtlanabilir."

Ulus Meydanında bulunan 100. Yıl Çarşısı ve Kültür Merkezi kentin yapılı çevresi üzerine çalışan pek çok uzmanın, mimarın, şehircinin Büyükşehir Belediyesinin işleriyle ilgili yaşadığı hayal kırıklığının anıtı olacak gibi...

Bu net görüşleri bile es geçen ve yarışmaya katılan 64 mimari ekibin (en az 500 uzmanın) haftalarca emeğini, çalışmasını katılımdan saymayan Ankara Büyükşehir Belediyesi, fikir yarışması sonuçları ilan edildikten birkaç hafta sonra Başkent Mobil uygulaması üzerinden bir anket yayımladı. Ulus 100. Yıl Çarşısı için düzenlenen yenileme için fikir projelerini tümüyle es geçen, doğrudan yıkımı ve meydan düzenlemesini işaret eden bu anket mimarlık ve şehircilik örgütlerinin tepkisini çekti. Ankaralıların 'söz hakkı' kullanmaya davet edildiği ankette sadece yıkım alternatifi ve belediyenin binanın yerine yapmak istediği meydan düzenlemesi anlatılıyor. Yenileme ve yeniden işlevlendirme fikrinden ise hiç bahsedilmiyor. Bu haliyle Gökçek referandumlarını anımsatan anketin başlığı "Ulus için Söz Hakkı Ankara'da"

Söz konusu anketin sonuçları da beklendiği ve yönlendirildiği şekilde yıkım seçeneğinden yana çıktı. Sonuçların ilan edilmesi ardından Türkiye'de faaliyet gösteren 8 şehircilik ve mimarlık örgütü Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu tavrını protesto eden ve belediyeyi yarışma sonuçlarına saygı duymaya çağıran bir bildiri yayımladılar. Belediye eşine az rastlanır bir başarı gösterdi ve Türkiye'de aktif, adı geçen tüm mimarlık ve şehircilik örgütlerini aynı anda karşısına almayı başardı! Belediyenin ilgili bürokratları ise sessizliklerini koruyor. Şimdi ne olacağı belli değil! Büyükşehir Belediyesi yıkımı için iki kere ihale düzenlediği 100. Yıl Çarşısı ve Kültür Merkezini yıkmaktan bir kere daha vaz geçecek mi, yarışma sonuçlarını temel alan bir katılım sürecine dönülecek mi, tüm bunları yakında göreceğiz!

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış