Yhteismaa (Türkçesiyle Ortak Alan) 2012 yılında Finlandiya’da katılımcı kültürü geliştirmek üzere kurulmuş bir sivil toplum inisiyatifi. Kendilerini, sosyal hayat için anlamlı projeler geliştiren, servisler tasarlayan ve aktiviteler organize eden, bu vesile ile kentlileri bir araya getirip dünyayı daha iyi bir yer yapmayı amaçlayan bir grup heyecanlı insan olarak tanımlıyorlar. Yerel yönetimler ve diğer sivil toplum kuruluşları ile sürekli ilişki içerisinde olan grup, aynı zamanda kamu sektörü ve şirketler için katılımcı süreçler, kitlesel fonlar ve fikir tartışması ortamı gibi eğitimler sağlayarak varlığını sürdürüyor.
Gökyüzü sofraları
Yhteismaa’nın organize ettiği aktivitelerle tanışmam bir arkadaşımın beni Illallinen Taivaan Alla’ya (Türkçesiyle ‘Gökyüzü altında akşam yemeği’) davet etmesi ile oldu. 12 Haziran 1550
tarihinde İsveç kralı Gustav Vasa Vantaa nehrinin kıyısına Helsinki şehrini kurmuş. Her yıl bu tarihte Helsinki, kentlileri doğum gününü kutlamaya davet ediyor. Ağaçların ve yıldızların altında hep birlikte yenen bu akşam yemeği de bu doğum günü kutlamalarının bir parçası. Helsinki’nin
tüm şık mağazalarının ve otellerinin bulunduğu en havalı caddesi Esplanadi o akşam trafiğe kapatılıyor, cadde boyunca üzeri bembeyaz örtülerle kaplı uçsuz bucaksız bir masa kuruluyor. Kentliler kendi getirdikleri yiyecek içecekleri paylaşarak uzunluğu 500 metreyi aşan bu masada hep birlikte yemek yiyor, masaların etrafında dans ediyor, müzik dinliyor, oyunlar oynuyorlar.
Illallinen Taivaan Alla eş zamanlı olarak Helsinki dışında birçok başka şehirde de gerçekleştiriliyor. Yaşadığı kentin en güzel caddesine masalar kurup komşularını davet eden herkes bu etkinliğin bir parçası olabiliyor. Hatta Finlandiya’dan göçenler yeni yerleşim yerlerinde bu geleneği sürdürüyorlarmış. Amaç, nerede olursa olsun, birbirini tanımayan ama aynı şehirde, aynı gökyüzünün altında yaşayan insanların bir araya gelip sevdikleri yiyecekleri paylaşması ve tanışmış olması.
“Yaşadığı kentin en güzel caddesine masalar kurup komşularını davet eden herkes bu etkinliğin bir parçası olabiliyor.”
Helsinki’nin temizlik günü
Helsinki’nin belki de en dışarıdan görünmeyen, içinde yaşamadan pek bilinemeyecek özelliği ikinci el eşya kullanımının sıklığı. Bu amaca hizmet eden birçok dükkân ve internet servisi bulunuyor. Dükkân dediğimde aklınıza sadece modası geçmiş kıyafetler, gözlükler satan yerler gelmesin. Tabii öyleleri de var, hatta çok ilginç objeler bulmak mümkün, ama ben asıl olarak, içerisinde envai çeşit İskandinav tasarımı mobilyanın, oyuncağın, spor malzemesinin, kısaca aklınıza gelebilecek her türlü gerecin bulunduğu hipermarket boyutlarında ikinci el mağazalardan bahsediyorum. Kâr amacı gütmeyen, yerel yönetimlere bağlı bu dev ‘yeniden kullanım merkezleri’ Finlandiya’nın yedi noktasında hizmet veriyor.
Eşyalara ikinci bir şans tanıyarak tüketimi en aza indirmeyi amaçlayan yeniden değerlendirme kültürü Finler için büyük bir mağazadan ibaret değil, daima hayatlarının bir parçası ve herhangi bir ihtiyaçları olduğunda akıllarına ilk gelen alışveriş biçimi. Siivouspäivä (Türkçesiyle Temizlik günü) bu kültürü sokaklara taşıyıp kentliler arasındaki birebir iletişimi arttırmak fikri ile ortaya çıkmış. Her yaz belirlenen iki cumartesi günü boyunca tüm Helsinki şehri dev bir bit pazarına dönüşüyor. Bu paylaşım karnavalında kentliler Helsinki’nin farklı köşelerindeki parklarda, meydanlarda bir araya gelip, kurdukları stantlarda artık ihtiyaçları olmayan şeyleri satıyor veya veriyor. Çevre dostu yaşam prensiplerini, dayanışmayı ve topluluk hissini teşvik eden bu aktivitenin aynı zamanda yüz binlerce üyesi olan bir sosyal medya kanalı var. Bu kanalda üyeler sürdürülebilirlik ile ilgili fikirlerini ve alışkanlıklarını paylaşıyor, birbirlerine ekolojik hayatı kolaylaştıracak ipuçları veriyor.
Helsinki şehri 2025 yılında arabasız
Yhteismaa inisiyatifinin Helsinki belediyesi ile ortak organize ettiği bir başka organizasyon ise Parkkipaiva için ‘kenti arabasız hayal etme günü’ de diyebiliriz. Finlandiya’da her dört kişiden üçünün özel arabası var ve bu sayı gittikçe artmakta. Bu artışın hızı 2014 yılında ülkenin nüfus artışını geçtiği zaman Finlandiya devleti için alarmlar çalmaya başlamış. Bu soruna birçözüm olarak Helsinki belediyesinin 2025 yılında uygulamaya koymaya hazırlandığı kentin tümünü özel araçlara tamamen kapatma planı ortaya çıkmış. Parkkipaiva dahilinde kentliler parklarda, bahçelerde, kaldırımlarda düzenlenen atölyelerde bir araya gelip yaşadıkları şehrin arabasız halini hayal ediyorlar, fikir paylaşıyorlar, çizimler yapıyorlar ve hayatlarında yaşayabilecekleri hem pozitif hem negatif değişiklikleri düşünerek senaryolar kuruyorlar. Bu senaryolar belediyenin çalışmalarına yol vermek üzere kullanılırken, aynı zamanda bu katılımcı yöntem ile kentlilerin akıllarındaki soru işaretlerinden kurtulmalarına yardımcı oluyor.
“Eşyalara ikinci bir şans tanıyarak tüketimi en aza indirmeyi amaçlayan yeniden değerlendirme kültürü Finler için büyük bir mağazadan ibaret değil, daima hayatlarının bir parçası ve herhangi bir ihtiyaçları olduğunda akıllarına ilk gelen alışveriş biçimi.”
Eviniz bir sanat galerisi
Olohuonenäyttely (Türkçesiyle salon sergisi) sanatın insanların refahına olan katkısı göz önünde bulundurarak, ilgili kentlileri geleneksel galeri ortamının dışında da sanatla buluşturmak üzere düşünülmüş bir organizasyon. Olohuonenäyttely, kısaca sıradan Helsinki evlerini sanat galerilerine dönüştürüyor. Etkinlik, genellikle erişiminizin olmadığı yerlerde normalde göremediğiniz işleri incelemenizi sağlıyor ve evlerin içindeki özel mekanları (yatak odaları, oturma odaları, banyolar, mutfaklar ve mahzenler) uluslararası birer çağdaş sanat galerisine dönüştürüyor. Etkinliğin kurucuları, konfor ve kolaylık kavramlarının mütevazı Fin toplumu için önemini vurgulayarak sanatın birleştirici gücü ile katılımcıların birlikte vakit geçirdiği, bir fincan kahve içtiği, huzur ve açık görüşlülükle fikir paylaştığı bir atmosfer yaratmayı amaçlamış. Düzenlenen en son Olohuonenäyttely için Helsinki’nin doğusunda bulunan 15 ev birer sanat galerisine dönüştürülmüş ve yaklaşık 40 sanatçının eserleri kentlilerle buluşmuş.
Finler sahip oldukları doğal kaynakların, boş vakitlerinin ve havanın güzel olduğu her anın tadını çıkarmayı gerçekten çok iyi biliyorlar. Bunda hem küçüklükten edinilen hem zihinsel hem fiziksel olarak kendine iyi bakma alışkanlığının, hem de devletin vatandaşların refahını her şeyin önüne koyan, insanların kendilerine ve sevdiklerine ayırabilecekleri zamanı gözeten politikalarının bir sonucu olarak görüyorum. Gelecek sayıda, Finlandiya’nın dünyanın en mutlu ülkesi olmasından yola çıkarak, mutluluğun Finler için ne anlama geldiğinden, mutluluk ekonomisinden ve mutlu olmanın öğrenilen bir şey olduğu prensibiyle kurulan mutluluk okulundan bahsedeceğim. Sevgiyle kalın.
Yorumlar (0)