Bölüm 4
Temiz Denizlerin Sürdürülebilirliği
Gazeteci Craig Leeson, az bulunan bir balina türünün peşinde Hint Okyanusu’na açıldığında, karşısına umduğu sonsuz maviliklerden bambaşka bir şey çıkmış: uçsuz bucaksız bir plastik kirliliği. Bir şeyler yapması gerektiğini düşünen Leeson, dalgıç Tanya Streeter ile bu durumu belgelemek üzere, 2016 yapımı A
Plastic Ocean (Plastik bir Okyanus) belgeselini çekmiş. Filmde çöpler üzerinde yapılan tarım, kilometrelerce derine çökmüş atıklar ve o sosyal medyada hep karşımıza çıkan, mideleri plastik parçalarıyla dolu kuşlar, balıklar anlatılıyor. Rekor ise, 90 günlük kuş yavrusunun vücudundan çıkardıkları 276 parça plastiğe ait!
2050’de denizlerde balıktan çok plastik olacak
A Plastic Ocean belgeseli, insanlığı derhal tek kullanımlık plastiği bırakmaya ve şirketleri geri dönüşüm konusunda sorumluluk almaya davet ediyor; aksi takdirde, 2050 yılında denizlerde balıktan çok plastik olacağı hesaplanmış. Dünyanın en büyük çevreci hareketlerinden Earth Day’in 2018 yılında yaptığı bir açıklamaya göre, denizlere her yıl 12 milyon tonun üzerinde plastik atılıyor. Bunlar içinde tanınabilir
objeler halinde atılan plastikler de var, gözle görülemeyecek küçüklükte parçalar da. Ulaştıkları okyanuslar üzerinde akıntılara göre hareket eden bu atıklar, belirli bölgelerde dev plastik yataklarına dönüşerek sürükleniyor.
Hollandalı araştırmacı Michiel Roscam Abbing, 2018 yılında yayınlanan Plastic Soup Atlas van
de Wereld (Dünyanın Plastik Çorba Atlası) isimli kitabı için bu dev atık gruplarını haritalandırmış. Dünyanın en büyük ‘plastik çorbası’ Pasifik Okyanusunda bulunuyor ve yüzölçümü
yaklaşık 15 milyon kilometrekare civarında, yani neredeyse Rusya kadar!
Plastik atığın canlılar için yarattığı dehşetin boyutu
(Fotoğraf plasticbytez.blogspot.com 'dan alınmıştır)
Lise öğrencisinin dev projesi
27 yaşındaki Hollandalı girişimci Boyan Slat’in henüz lisedeyken okyanus üzerindeki plastikleri temizlemek için geliştirdiği The Ocean Cleanup (Okyanus Temizliği) adlı bir projesi var. Kitlesel fonla gerçekleştirilen ve kar amacı gütmeyen bu sistem, kısaca, akıntıya göre okyanusu dolaşıp suyu filtreleyerek plastik topluyor ve bunları geri dönüştürülmek üzere karaya taşıyor. İlk prototipin başarılı olması üzerine, çok yakında sistem Pasifik Okyanusu’nda temizlik görevine başlayacak.
Döngüsel ekonomiye geçiş
Döngüsel ekonomi, klasik ekonominin al-yap- at lineerliğini kırarak, daha verimli süreçler tasarlamayı, tekrar kullanma, tamir etme ve geri dönüşüm yoluyla atık oluşumunu engellemeyi, dolayısıyla daha az kaynak kullanmayı hedefler. Avrupa Birliği’nin 2018’de yürürlüğe koyduğu döngüsel ekonomi paketi, öncelikle plastik The Ocean Cleanup Projesinin prototipi (Fotoğraf www.theoceancleanup.com sitesinden alınmıştır) ürünlerin tasarım, üretim ve tüketimi konusuna katı kurallar koyuyor ve hem 2030 yılı itibariyle, geri dönüştürülmeyecek plastik kullanımını yasaklıyor, hem de, gemilerden atılacak plastikler için yeni bir takip sistemi sunuyor. Bunun yanı sıra, ülkelerin atık yönetimi konusunda bilgi paylaşımında bulunacağı bir platformdan bahsediliyor ve döngüsel ekonomiye geçiş konusunda ilerlemelerini izleyen bir dizi monitör geliştiriliyor. Öte yandan, küçük ölçekli üreticiden büyük beklentileri olan bu paketlerin, çokuluslu şirketlere ve yatırımcılara nasıl bir yaptırımı olacağının ve bunun nasıl takip edileceğinin belirsizliği, endişe verici.
Döngüsel tasarım için mesleki gelişim
Son dört yıldır Avrupa Birliği araştırma bütçesinin en az %40’ı sürdürülebilirlik çalışmalarına ayrılmış. Özellikle ülkelerarası akademik işbirliklerine önem veriliyor.
Örneğin, parçası olduğum Circular Design: Learning for Innovative Design for Sustainability (Döngüsel Tasarım: Sürdürülebilirlik için Yenilikçi Tasarım Öğrenme) projesinde, dört Avrupa ülkesinden araştırmacılarla birlikte, döngüsel prensiplere geçiş yapmak isteyen, sürdürülebilirlik odaklı bir gelecek amaçlayan, fakat nereden başlayacağını bilemeyen tasarım pratikleri için metodolojik bir çalıştay dizisi ve buna eşlik eden bir rehber kitap oluşturuyoruz. Yakında, geliştirdiğimiz bu mesleki eğitim sistemini, İrlanda orijinli şirketler üzerinden, pilot proje olarak uygulayacağız.
Hollandada tipik bir sebze reyonu (www.petities.nl sitesinden alınmıştır)
Hollandalı şirketlerin döngüsel
ekonomi politikaları
Hollanda’da 2020 yılında uygulamaya girecek bir yasa, bu tür profesyonel gelişim kurslarına olan ilginin artmasına sebep oldu. Yeni yasaya göre, Hollanda’da üretim yapan her şirket, ürettiği malın satıldıktan sonra başına ne geleceğini bilmekle ve onarım, yeniden kullanım ve geri dönüşüm senaryolarını şirket politikasına aktif olarak dahil etmekle yükümlü.
Örneğin, şirketiniz kaldırım taşları üretiyorsa, kırılan, değişmesi gereken ve kullanıcının işine yarayamayacak olan tüm kaldırım taşlarının, nasıl birer atık haline gelmeyeceği konusu, 2020 itibariyle şirket modelinizin bir parçası olmak zorunda.
Sadece birlikte atılan adımlar anlamlı
Bu yasayla hayatları değişecek olan üreticiler, Pasifik Okyanusundaki Plastik Kirliliği
döngüsel ekonomi prensiplerini öğrenmek ve şirket politikalarını gözden geçirmek üzere, çalışmaya başlamış. Son zamanlarda katıldığım atölyelerden birinde, ilham verici örnekler gördüm. Bunlardan biri, sadece birlikte atılan adımların anlamlı olduğunu erkenden fark eden bir cam üreticisinin, çalıştığı plastik doğrama üreticisiyle birlikte, takım halinde, atölyeye katılmış olmasıydı. Değişen şartlara, eski ürünleri atıp baştan üretmek zorunda olmadan nasıl ayak uydurabilecekleri konusunda, bir strateji geliştirmeye gelmişler.
Bir diğer mobilya üreticisi, döngüsel ekonomiye bütüncül yaklaşmış ve hem Avrupa’da yükselen ırkçılığa tepki olarak, sadece mülteciler ile çalışma kararı almış, hem de, şirket içerisindeki en yüksek maaşın en düşük maaşın beş katından fazla olmaması için işleyiş modelini değiştirmek üzere çalıştaya katılmış.
Bir vatandaş ise, ailesinden kalan şehir merkezindeki evini, yerel girişimcilerin ve akademinin sürdürülebilirlik ile ilişkili projelerini test edebileceği, kentlilere açık bir laboratuvara dönüştürme projesini tartışmak için gelmiş.
Hollanda’da atıksız yaşam
Sadece Avrupa’da, yılda 25 milyon ton plastik atılıyor. Bunlardan %30’u geri dönüştürülürken, %39’u yakılıyor ve kalan %31’i, gezegenin herhangi bir yerinde çöp dağları yaratmaya devam ediyor.
Kısaca, kullandığımız plastiğin %70’inin, gezegenin toprağına, havasına ve en çok da suyuna, direk olarak zararı dokunuyor. 2019 yılına başlarken aldığım en radikal karar, tamamen plastiksiz bir hayata geçmekti. İlk ay içerisinde gördüm ki, bu bir yolculuk ve her yolculuk gibi, zaman ayırmayı, keşfetmeyi ve fedakârlık yapmayı gerektiriyor.
Maalesef Hollanda’da da günlük hayatımızda kullandığımız bir çok şey, plastik ambalajda satılıyor ve çoğunun alternatifi yok. Bütün bunlar, beni tüketim alışkanlıklarımı çok ciddi bir şekilde gözden geçirmeye itti.
Gelecek bölümde, hem plastiksiz yaşam maceram ile hem de döngüsel ekonomi ile doğrudan bağlantılı olan, yeryüzündeki ayak izimizin azalması için büyük potansiyel taşıyan ‘paylaşım ekonomisi’ inisiyatiflerini anlatacağım.
Yorumlar (0)