Bu dönemde bireyler çoğul kimlik içinde yapılanmakta; bir ya da birden fazla ulusal, etnik, cinsel, dini, kültürel, mesleki vb. kimlik oluşumlarının bir araya gelmesiyle oluşan bir bütünü kimlik edinmektedirler. Postmodernizm ve kitle iletişim araçlarının egemen olduğu günümüzde ise kimlik oluşumu tüketim malları, tüketim kalıpları ve alışkanlıkları üzerinden oluşturulmaktadır. Tüketim kültürü içinde var olan kimlikler hızlı tüketilen, satın alınabilen ve modern toplumların aksine hızlı değiştirilebilen imajlar haline dönüşmektedir. Özellikle sosyal medya ortamları bu yaklaşımın önemli göstergeleri arasında yer almaktadır.” “Fotokolektif Atölye konuya, hem kimlik yapılanması hem de bu yapılanma sürecine her türden iktidarın dayatması ve şekillendirmesi üzerinden bakmaya çalışmıştır.” 23 sanatçı, kimlik kavramını, bambaşka açılardan ele almışlar. Her sergide farklı teknikler ve malzemeler kullanılmış.
Birey kimliğinin giderek kaybolduğu, zevklerin, beğenilerin, davranış şekillerinin önümüze sunulan alternatiflere kıstırıldığı gözlem ve vurgusuna sahip sunumlar olduğu gibi, çeşitlilik ve özgünlükler dünyasında yaşadığımızı, kimliği dışa vuran işaretler, sembollerin giyim kuşamdan, kullanılan kozmetik ürüne, yaşanılan sokağa, kullanılan dile kadar birçok şeyde ve yerde fark edilebildiğini vurgulayan sergiler aynı etkinlikte yer alıyor. Sergide, Ali Rıza Aslan, Arzı Şan, Arzu Eke, Aykut Fırat, Aysel Altun, Burcu Vardar, Duygu Üçüncü, Eda Korçak, Elif Aktamış, Füsun Göksel, İsa Özdemir, Leyla Bayazıt, Melda Göksu, Minu Farzini, Neslihan Toker, Nuray Akal, Nursabah Başçı, Sevda Demi, Süha Kalcı, Türker Taner, Ufuk Duruman, Veysi Özcan ve Volkan Öztuna'nın eserleri gösterimde. Farklı düşünce ve sunumlara imkan sağlayan bir mekan seçimi yapılmış sergi için: Her sanatçının başka bir odasında sergisini düzenlediği, küçük odalardan oluşan bir otel. Serginin mekan seçimi düzenleyicilerin ve sanatçıların yenilikçilik arayışını ve standart kalıplar içinde düşünmek istemediğini gösteriyor. Galeriler, müzeler, sergi salonları dışında da sanatsal sunum yapılabileceği noktasından hareket edilmiş. İlaveten, her odasında başka bir kişinin, dolayısıyla kimliğin kaldığı otelin sergi temasıyla uyumlu olacağı düşünülmüş.
Çoğu sanatçı sergisini enstalasyon mantığı ile kurgulamış; bavul, akvaryum, yatakta oturan biri, masanın üstünde duran bir parfüm şişesi vb. objeleri görselliğin parçası durumunda kullanmışlar. Ziyaretçiler genellikle sanatçılardan bir veya birkaçının yakını. Sergiyi gezerken sanatçılar ile ilişki kurmak mümkün, çünkü hepsi odasında ziyaretçilerine kendi eserini ve yaklaşımını aktarmak isteğine sahip; dolayısıyla sanatçı-izleyici ilişkisi oldukça sıcak.Marka, moda, standart ürün vb araçlarla aynılaşan, kimliksizleşen birey hali çoğu sanatçının ortaklaştığı rahatsızlık.
Doğal olmayan, giydirilmiş kimlik olarak da ifade edilen durumun, egemenlik ilişkileri içinde oluştuğu ve kendisini dayattığı tesbiti yapılıyor. Serginin yapıldığı yer Altındağ Belediyesi’nin hemen arkasında yer alan Tuna Otel. Bir otelde sergi yapmak fikri oldukça yeni ve yaratıcı; Otel lobisinde, ortak mekanlarında veya odalarında enstalasyon veya sanatsal dekorasyon kullanılması yeni bir konu değil. Bunlar otel açısından estetik mekanlar oluşturma veya ünlü bir sanatçının eseri kullanılıyorsa prestij sağlama amacını güdüyor olabilirken, sanatçı açısından da otelin popülaritesinden yararlanmak olabiliyor; ancak, bu kez Tuna Otel’deki sergi farklı saiklere sahip. Sergi sırasında bazı otel odalarında halen müşteriler kalmaya devam ediyor. Sergide hem eseri sergilenen, hem atelyenin hocası aynı zamanda serginin küratörü durumundaki, İsa Özdemir sergiyle ilgili şunları söylüyor: "Postmodern bir sürecin içindeyiz.
Farklılıkların yok olduğu, bilinçsiz bir çağ yaşıyoruz. İnsanlar birbirlerine benzemeye çalışıyor. Galeride sergi açmak, sanat dünyasının öne sürdüğü bir yaklaşım. Biz de standartlaşmanın dışına çıkalım dedik. Kendine özgü bir kimliği olsun istedik. Tarihi bir mekanda eski bir otel seçtik." Otel sahibine sergi fikrini söylediklerinde, ilk başta şaşırdığını sonrasında kabul ettiğini anlatıyor. Özdemir, "Oteller kalıcı yapılar. Her otelin, bir kimliği, kokusu ve bir karakteri var. Orada kalan insanların da kendi içinde ayrı ayrı karakterleri var. Kalıcı bir kimlik içinden başka kimlikler gelip geçiyor. Bu sergiyi burada yapmamızdaki en büyük nedenlerden birisi de bu." diyor. Otel eski kentte yer alıyor; daha yukarıdaki Erimtan Müzesi’nin dışında, hemen yakın çevresinde başkaca galeri ve sergi mekanı yok. Otel sahibi Murat Bey sıkılgan, konuşmayı, demeç vermeyi sevmeyen birisi. Otelin yalnızca sanatsal gösterinin mekanı olduğunu, bu sergiden bir fayda beklentisi olmadığını söylüyor
Yorumlar (0)