Üç dönemdir hükümetin başı Başbakan’ın akıl almaz yaptırımları ve sözleri, dolan bardağı taşırdı. Bir anda Taksim’deki eylem dalga dalga yayıldı. Bir ülke düşünün ki, yönetenler, yönetim anlayışından öyle yoksun öyle yoksun ki tüm alanlarda birikmiş öfkeleriyle; özlem duydukları yaşam alanlarını baskıyla “dediğim dedik/ çaldığım düdük” misali yaşama dönüştürme çalışmaları, açıklamaları ile insanları canından bezdirir noktaya getirdiler. Ağaçlara dokununca ağaçlar sanki dile geldi… Bir anda doğanın da duyduğu demokrasi istemi Taksim Gezi Parkı’nda başlayan direniş “ Her yer Taksim her yer direniş!” sloganı ile ülkenin diğer kentlerine yayıldı. ‘1 Haziran Baharı’, bana ‘89 Bahar Eylemleri’nin yaratısı olan 1991’de gerçekleşen Zonguldak Maden işçilerinin direnişini ve ‘Büyük Yürüyüşü’ anımsattı. O zaman da ülkenin nabzı Zonguldak’ta atmaya başladı. Her yer Zonguldak her yer işçi direnişi oldu.
Gezi Parkı Direnişinin sembolü gençler, kadınlar mücadelenin simgesi, gülü oldu. Akıllı ve güzel güller saldırı karşısında dikenlerini çıkarmakta; direnişin sembolü olmakta gecikmediler. İsyan türküsü olarak başlayan eylem, umut türküsüne dönüştü. Sanal medya, gerçek olmaktan uzaklaşan medyanın önüne geçti. Halka haber vermekte geciken ulusal medyanın sessizliğine karşın; “yanlış birkaç tweet ve paylaşım dışında” sanal medyada halk dakika dakika bilgilendirildi.
Polis devletinin baskısı, biber gazı, tazyikli suyuna karşın insanlar günlerce nöbet tutup direndi. Direniş gül açtı. Umut türküsü oldu, dillere düştü. “ Yaşasın biber gazı!” sloganı direnişin beşinci gününde yerini “Yaşasın Harika Halkımız” sloganına bıraktı. Yaşamın rengi kadınlar bu haklı direnişin fotoğraf dili oldu. Hep yazar ve söylerim. Örgütlü olmak mutluluktur. Bir araya gelerek “yeter artık!” diye ses vermek budur! Sıra sağlıklı örgütlenmekte…
Bakın büyük söz ustası Can Yücel ne diyor: “Ne kadar çok elimiz varmış meğer! İlkin, senin elinle tutuşan benimki Sonra çocuklarınki gençlerinki Tekel işçilerinki Sonra ellerin elleri… Ne kadar çok elimiz oldu, baksana, Tutuşa tutuşa Bir orman yangını gibi!
Yorumlar (0)