ODTÜ Maraton Çalışma Grubu olarak yarışa ekip olarak katılmayı düşünüyorduk ama ben 8 Nisan’da Roma Maratonu’nda 2. maratonumu (42K) koşup geldiğim için hem fiziksel hem de mental olarak çok yorgundum. Maraton hazırlık süreci yorucu idi. Çünkü sırasıyla Ocak ayında Adana Kurtuluş Maratonu’nda (21K), sonra Mart ayında Antalya’da (Runatolia) ODTÜ’lü öğrencilere burs toplamak amacıyla ODTÜ Mezunlar Derneği adına 21K koşmuştum. Ocak ve Marttaki 2 yarı maraton sonrası hemen Nisan başında Roma Maratonu’na gitmek ve maraton sonrası okuldaki ders ve sınav maratonu beni bitirmişti. Kendi kendime “bir süre yarış falan yok”dedim. Koşanlar bilir, koşucular yerinde dur(a)mayan insanlardır. Ekipten gidecek arkadaşların olması ama daha da önemlisi bu koşunun düzenlenme amacı koşuya saatler kala kaydolma sebebim oldu. (hayatımda hiçbir yarışa; koşuya bir günden az zaman kala kaydolmamışımdır)
Şimdi gelelim bu koşuyu bu kadar anlamlı kılan sebeplere... Gordion Yarı Maratonu; Gordion’un UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girebilmesine katkıda bulunmayı amaçlayan bir koşu. 1.Gordion Yarı Maratonu ve 10K koşusu, Türkiye Atletizm Federasyon gözetimi ve Polatlı Belediyesi işbirliğiyle düzenlenmişti.
Genelde "İyilik ve Sosyal Sorumluluk Grupları"nın koşularını tercih eden bir koşucu olarak adımlarımı bu kez Kral Midas’ın Şehri için atacak olmak çok gurur vericiydi.Bu koşuyu kendi adıma bu kadar anlamlı kılan bir diğer sebepse; ilk kez bir yarışıma üç çocuğumun ve eşimin destek olmak üzere gelmeleriydi. Hal böyle olunca; ekipten ayrı Polatlı’ya araba ile ulaşım sağladık. Ankara’dan katılacak yarışçılara Ankara’da belli
noktalardan otobüs sağlanması ayrı bir güzellikti ki bizim ekibin bu kısa otobüs yolculuğunda çok eğlendiklerine eminim.
Yolda bastıran sağanak yağmur ve benim yanıma bir yağmurluk bile almayı akıl edememem şaka gibiydi yine de yol boyunca kendi kendime “olsun zaten 10K koşacağım, azıcık ıslansam ne olur” şeklinde telkinde bulundum.Yarış alanına ulaştığımızda saat 11:30’du ve yarış saat 13:15’te başlayacaktı yani daha çok vaktimiz vardı. Hemen yarış alanında ODTÜ Maraton Çalışma ekibi arkadaşlarımızın bizden önce gelerek kurduğu standımıza gittik. Formamızın canlı renkleri çevrede farkındalık yaratıyordu ve bu çok güzel bir histi. Bu arada Polatlı’da yol boyunca yağan yağmurdan eser yoktu ve hiç yağmur yağmadığı için hava çok sıcak ve nemliydi.
Koşu alanında, yarış başlamadan önce ilk kadın maratoncumuz Ülker Kutlu ve ilk kadın ultra maratoncumuz Bakiye Duran ile tanışmak bir kadın koşucu olarak beni çok mutlu etti. Daha kimler yoktu ki... Maraton dalında uluslararası bir üne sahip olan, 1977 Boston Maratonu’nu 2.likle bitiren milli atlet Veli Ballı’dan, 70’li yılların hafif batı müziği sanatçısı, 1993’te veteranlarda 5000 metrede Balkan Şampiyonluğu kazanmış olan 81 yaşındaki Salim Dündar’a kadar... Öyle de sıcak ve güzel bir atmosferdi anlayacağınız Gordion Antik Kenti Maraton alanı...
Güle oynaya yarışa başlamadan önce ekip arkadaşım Canan Koca Arıtan “Nil senden kürsü bekliyorum, ikincilik” demez mi! “Yok ya yorgunum, benim hiçbir iddiam yok, eğlenmeye geldim ben”dedim, “iyi ya işte iddiasız koş, kürsü bekliyorum yine de”dedi.Bir yarış öncesi hiçbir iddianız olmadığında bile ekip arkadaşınızın bu sözleri nasıl motive edicidir, nasıl mutlu eder yorgun bir koşucuyu, canım Canan’ım...
Ve çok nemli ve sıcak bir havada koşu başlar, dümdüz rahat bir parkur, asfaltta koşuyorsunuz ama patika tadında; sağ ve solda gelincik tarlaları, yemyeşil bir doğa... Çok keyifle bu manzaranın tadını çıkara çıkara,10K’yı 54 dakikada bitirdim. “Bence iyi koştum” derken yaş grubumda üçüncülük geldiğini öğrendim. Her ne kadar garip bir durum olsa da; zira önümde ya da arkamda beni 26 saniye ara ile geçen bir kadın koşucu olmamasına rağmen ( 26 saniye; ikinci ile üçüncü arasındaki süre farkı) üçüncü olmuştum. Tabii ki her kürsü yaptığımda bunu coşkuyla karşılayıp mutlu olan çocuklarım bu kez olayın canlı şahidi oldular ve benimle birlikte kürsüye çıktılar. Bu arada Canan’ın da kendi yaş grubunda üçüncü olması ve Gordion Antik Kenti Yarı Maratonu’nu ODTÜ MÇG olarak 2 kürsüyle sonlandırmamız da hem bizi hem de ekibimizi mutlu etti. Kürsüdeki üçünlüğümü anlamlandıramadığım yarış gününden 2 gün sonra bir hata olduğunu, aslında ikinci olduğumu öğrendim. Sonuçta ekip arkadaşım Canan’ın dediği oldu, o ikincilik yine beni buldu!
Gordion’un UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girebilmesine katkıda bulunmak ve bu konuda farkındalık yaratmak için böyle bir organizasyon düzenleyen, kendileri de koşuya gönül vermis olan Hilal Oğuzer, Şule Çınar ve Birsen Aktugan’a çok teşekkür ederim. Seneye tüm koşuseverlere; Antik Kentin görkeminde, gelincik çiçeklerinin arasında ve bol oksijenli parkurda koşmak nasip olsun.
Yorumlar (0)