Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Halil Savda ve Yoldaşları, Barış İçin Yollarda

Halil Savda ve Yoldaşları, Barış İçin Yollarda

Halil Savda, silah kullanmayı, asker olmayı reddeden bir vicdani redci. Daha çok “asker”in, daha çok “gerilla”nın, daha çok “insan”ın, öldüğü öldürüldüğü diyarlardan, daha çok insan ölmesin, öldürülmesin, barış gelsin diye yürümeye başladı. Ankara’ya doğru 40 gün, 40 gece, 1300 kilometre, bombalamalar olmasın, ölümler olmasın diye yola çıktı. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde başlattığı Barış Yürüyüşünü, devletin uçaklarla bombaladığı, öldürülen yurttaşlarımızın hesabının verilmediği Uludere’den başlattı.

Savda ve beraberindekiler, Osmaniye’den geçemedi. Dövüldüler, tartaklandılar. Polis, resmi işlem yapamadı, Savda için; Savda’yla birlikte yürüyen “yol”daşları, Halvaşi, Tayfur, Yaylalı, Bağış ve Bezirganoğlu için. Savda ve arkadaşları, bir provakasyona izin vermemek için Osmaniye’den geçmekten vazgeçtiler. Şimdi Mersin’deler. 20’sinde Ankara’da olacaklar. Halil Savda’nın sözleriyle bitirelim; Kürt sorunu savaşla, daha çok güvenlik önlemiyle değil, daha çok özgürlük, daha çok barışla çözülebilir! Savaş kaderimiz değildir, olamaz! Bu savaşı durdurabiliriz, durdurmalıyız! Bu toprakların en çok ihtiyaç duyduğu şey barış! Tarafları çatışmayı durdurmaya çağırıyoruz! O küçük bir adım attı; bu adımı hep birlikte çoğaltacağız!

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış