Bu girişten sonra gelelim Mayıs ayının siyasi arenada en sıcak gündemine: Milletvekili dokunulmazlıkları. Dokunulmazlıklar iktidar ve muhalefet partileri arasında uzunca bir süre polemik konusu oldu. 7 Kasım seçimlerinden sonra çatışmaların doğu ve güneydoğuda iyice yoğunlaşması ve Tayyip Erdoğan’ın giderek artan tek ve mutlak iktidar olma arayışı adına daraltılan özgürlükler ve artan baskılar yetmemiş olacak ki sıra Meclise, hedefinde HDP’li vekillerin olduğu milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına kadar geldi. Dokunulmazlıkların kaldırılması için düğmeye basılması ile birlikte Anayasa değişikliği teklifi görüşmeleri sürerken 5 Mayıs 2016’da Ankara’da açıklanan Emek Demokrasi ve Özgürlük Güçleri tarafından ortak bir deklarasyonla “İrademe, Vekilime Dokunma” imza kampanyası başlatıldı.
Anayasa Komisyonunda değişiklik teklifi 2 Mayıs günü uzun tartışmalar ve kavgaların ardından geçmişti.
Emek Demokrasi Barış ve Özgürlük Güçlerinin imzaya açtığı ortak metinde milletvekili dokunulmazlıklarının sadece milletvekillerinin söz söyleme ve siyaset yapma hakkını korumakla kalmadığı, esas olarak halkın iradesinin yansıması demek olduğu, tüm kesimlerde yeniden çatışmalı bir ortama evrilen Kürt sorununun siyasi çözümünün Kürt halkından yüksek oranda oy almış bir partinin milletvekillerin topyekûn dokunulmazlıklarını kaldırılması ile büsbütün çıkmaza gireceği, siyasi çözümün imkânsız hale geleceği, bunun bir çeşit siyasi darbe olduğu ifade edildi ve Kürt halkı başta olmak üzere, HDP’de temsiliyetini bulan bütün ötekileştirilmiş kesimlerin parlamentodan atılmasının önünü açabilecek bu teklifin derhal geri çekilmesi, milletvekillerinin hayır oyu vermesi ve gazetecilere, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine ve DBP’li belediyelere yönelik siyasi baskıların bir an önce son bulması, tutuklu belediye başkanlarının derhal serbest bırakılması ve göreve iade edilmeleri talebi yer aldı.
Kampanya https://irademevekilimedokunma. wordpress.com sitesi ile kurumsal imzaya açık olarak devam ederken imzacı kurum, örgüt ve STK sayısı 286’ya ulaştı.
Kampanya kapsamında 14 Mayıs tarihinde Mülkiyeliler Birliğinde HDP Ankara Millet Vekili Sırrı Süreyya Önder, HDP Ankara İl Eş Başkanları ve HDK Ankara İl Eş Sözcüleri, katılımcı kurum ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile bir basın toplantısı düzenlendi.
Sırrı Süreyya Önder’in basın toplantısındaki konuşmasında bazı başlıklar ve açıklamalar özetle şöyle;
“Bu ülkenin siyasi tarihinin bir dönemi bu ülkede halkların eşit özgür kardeşçe bir arada yaşaması, sömürüsüz savaşsız bir dünya uğruna mücadelesindeyaşamını yitiren yoldaşlarımızın çocuklarımıza verdiğimiz adları ile oluşmuşsa şimdi de kampanyaya katkı veren dostların adlarına bakınca ülkenin siyasi tarihini dayanışmaya omuz veren dayanışma örgütlerinin adları ile de anmak mümkün. Eğer 2012’de bu toplantı yapılmış olsaydı imzacı kuruluşlar arasında“Gezi Şehitleri” diye bir oluşum yer almayacaktı.
Eğer 90’dan önce yapmış olsaydık “Barış Anneleri” olmayacaktı. Eğer 2014’de yapmış olsaydık “Suruç Aileleri” diye bir derneğimiz olmayacaktı. Bu ülkenin suç tarihi ve direniş tarihini bizimle dayanışma gösteren yapılarla gözlemlemek mümkün. Artık örgütlenme isimleri ile bu tarihi okuyoruz.
İrademe vekilime dokunma, bu temsiliyetlerin vekilleri olmak demektir, bizim için bu daha çok çalışma gerekiyorsa çalışmak, gerekiyorsa ilk olarak kendinin cezaevine girmesi, ilk darbeyi kendisinin yemesi demektir. Burada mesele 59 vekilimizim özgür olmaları ya da cezaevinde olup olmaması değil, bir iradenin hapse atılmamasıdır. Bizim için önemli olan adını andığımız tüm yapılara verilen zulüm karşısında diz çökmeme sözüdür. Bu bizim için şerefli bir mirasın emanetidir. Bu şerefi yere düşürmemek talep edilen daha güzel bir dünyayı kurma yolunda her türlü cefayı eziyeti göze almaktan başka hiçbir varoluş sebebimiz olmamıştır, olmayacaktır. Bu dayanışma o nedenle anlamlıdır ve çok yüksek değerdedir. . ”.
Basın açıklaması sonrası katılımcılar ile HDP Ankara Eş Başkanı Birsen Kaya ve Sırrı Süreyya Önder’le soru cevap şeklinde bir sohbet gerçekleştirildi.
İrademe, Vekilime Dokunma Kampanyası dışında içlerinde Adalet Ağaoğlu, Akın Birdal, Zülfü Livaneli, İbrahim Kaboğlu gibi isimlerin yer aldığı 53 aydın ve yazar tarafından milletvekillerine yönelik, dokunulmazlıkların kaldırılması teklifine “hayır” oyu vermeye çağıran bir bildiri yayınlandı. Bildiride dokunulmazlıkların kaldırılması teklifinin hukuksuzluğuna vurgu yapılarak geçmişte de bu gibi girişimler olduğu, milletvekillerine dönük saldırıların ülkenin demokrasisinde büyük hasarlara yol açtığı anımsatması yapılıyor.
Anayasaya göre değişikliğin referanduma gidilmedenkabul edilmesi için en az 367, değişiklik önerisinin referanduma gitmesi için ise en az 330 oy çıkması gerekiyor. TBMM'de Meclis Başkanı İsmail Kahraman dışında AKP'nin 316, CHP'nin 133, MHP'nin 40, HDP'nin ise 59 milletvekili bulunuyor.
Mevcut Anayasa iktidar ve Cumhurbaşkanının ortak iradesi ile fiili olarak ortadan kaldırılmış ve yarı Başkanlık sistemine geçilmiş gibi olsa da esasen yürürlükte olan bir Anayasa var ve eğer iktidar partisi milletvekillerinin dokunulmazlıklarını tek tek hakkında fezleke olan milletvekilleri için kaldırmak isteseydi bunu yapabilecek sandalye sayısına da sahipti. Buna rağmen meclisi ve muhalefet partilerini de ortak ederek ve topyekûn milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırarak yapılmak istenen bir çeşit sivil darbe, halkın iradesinin yok sayılması ve sandıkta yenilemeyen bir partinin dokunulmazlık manevrası ile devre dışı bırakılması. Mevcut Anayasa ile dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekillerine tanınan bireysel olarak Anayasa Mahkemesine başvuru yapma hakkı da değişiklik teklifi ile ortadan kaldırılıyor. Zaten teklifin Anayasaya aykırılığı tam da bu noktada. Antidemokratik ve farklı siyasi amaçlarla ortaya atılan, tüm milletvekillerini kapsıyor görünse de başta HDP’li vekiller olmak üzere muhalefet milletvekillerine yönelik yasal hakları askıya alan bir çeşit olağanüstü hal uygulaması, rejim değişikliğine doğru zemin hazırlama teklifi. Tüm bunlara rağmen Kılıçdaroğlu tarafından “Teklife hayır demeyeceğiz” çıkışının yapılması ve bu çıkışın yasal ya da siyasi anlaşılabilir bir gerekçesinin sunulamaması, gerek CHP içinden gerek tabanından tepkilere neden oldu. Bir yandan da iktidar partisinin "HDP ile yan yana duranlar terörle yan yanadır" propagandası ile kamuoyu nezdinde bir algı operasyonu yaptığı ve CHP’yi bu noktadan vurmaya çalıştığı görülüyor.
Tüm bu gelişmelerin ardından Anayasa değişiklik teklifinin tamamı 20 Mayıs tarihinde yapılan ikinci tur görüşmelerinde içinde bir kısım CHP’li vekillerin de bulunduğu 376 evet oyuyla kabul edildi; 140 hayır oyu çıktı. Değişiklik Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak kesinleşmiş olacak.
Şimdi ne olacak? 138 milletvekili hakkındaki toplam 667 dosya bulunuyor. Bu dosyalardan 405'i HDP milletvekillerine ait. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş demeçlerinde dokunulmazlıkların kalkması halinde kendi ayakları ile hiçbir duruşma çağrısına gitmeyeceklerini söylüyor.
Gelinen nokta için benim sözüm şudur ki; ülkede kutuplaşmaların giderek derinleştiği, barış umutlarının azaldığı, yaşanan çatışmalı ortamdan dolayı mağduriyetlerin ve acıların iyiden iyiye büyüdüğü şu günlerde siyasetten umudun kesilmesi demek demokrasinin yerini şiddetin, gücün alması demek, barış umutların iyiden tükenmesi demek olacaktır. Nefretin havada uçuştuğu, adeta somutlaştığı bir ülkede yaşayan hiçbir kesim, hiçbir halk için bu durum daha güzel yarınlar demek olamaz. Halkın iradesini “beni seçen halkın iradesine” indirgemek hiç kimsenin haddi olamaz. Umudum odur ki milletvekili dokunulmazlıkları krizi en azından Anayasa Mahkemesi yolu ile hukukun üstünlüğü devreye sokularak durdurulabilsin, Mecliste bu konuda muhalefet
eden kendini sol diye tanımlayan CHP üzerine düşen dayanışmayı gösterebilsin. HDP ya da başka bir muhalif partiye oy veren seçmenin oyları gasp edilemesin. Tarih tüm yaşananlara tanıktır.
Yorumlar (0)