İnsan Odaklı Kent Sistemi ve A Tipi Dönüşüm

İnsan Odaklı Kent Sistemi ve A Tipi Dönüşüm

İnsan nedir?  Sosyal bilimlerin tanımına göre insan biyopsikososyal canlı bir sistemdir. O halde insanı ilgilendiren her neyden bahsediliyorsa onun biyolojik bedeni, o bedenin içindeki beyin aracılığıyla yaratılan duygu ve düşünce evrenini, bu evren vasıtasıyla başka sistemlerle  olan etkileşimine değinilmelidir.

Peki kent nedir? Beşeri ilimlerde böyle bir tanım var mıdır, bilemem. Bence kent onbinlerce biyopsikososyal sistemin yarattığı büyük bir sistemdir. Tümdengelimsel bir yorumla bu büyük sistemin de biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olduğu söylenebilir. 

Acaba sistem nedir? Teknolojik terminolojide sistem, birbiriyle etkileşim içinde bulunan ve her bir bileşenin tüm yapı üzerinde değişim kapasitesinin olduğu ağsı bir bütündür. Şu halde tümevarımsal bir çıkarımla örneğin ruhsal evrenine yapılan bir katkı insana, insana yapılan katkı bütün bir kente katkı yapılabileceği ve böylece bir kentin değişiminin tek bir kişinin ufak bir değişimi ile mümkün olabileceği iddia edilebilir. Tıpkı bir kelebeğin kanat çırpışının milyonlarca kilometre uzakta kasırga yaratabilme kapasitesi gibi. Ne de olsa dünyamız da dev bir sistemdir.

Bütün bunların Ankara ile ilgisi ne? Şu ikisini kıyaslayarak başlayalım: 

1.  ANKARA
2.  aNKaRA

Birinci ve ikinci Ankara birbirinin aynısı değil artık. Sadece bir tek harfe küçük bir dokunuşla yeni bir Ankara tasarlandı.  Her bir harf, sistemi oluşturan, sistemden etkilenen ve sistemi dönüştürme potansiyeline sahip bir bileşendir; Ankara’nın engellileridir mesela, nadir hastalıkları olan çocuklarıdır.

Her şeyi değiştirmenin ilk adımı bir şeyi değiştirmektir ve sistemin gücü bir şeyi değiştirerek her şeyi dönüştürebilme potansiyelinden gelir. Demek ki Ankara’yı dönüştürmek için bir sihirli değneğe ihtiyacım yok. İşte bu nedenle Ankara KentKonseyi’nde nadir hastalıkları olan çocuklar için gönüllüyüm.  

Bu hastalıkları topluma anlatmak, yaşanılan sorunlara çözümler aramak, onların sesi olmaya çalışmak kimisine iğne ile kuyu kazmak gibi gelebilir. Nitekim biraz da öyledir ama şimdi çırpılan minik bir kanat, belki yıllar sonra dev bir dönüşüm rüzgarı olacak. Mesela bir bakmışsınız hayalini kurduğumuz metabolizma merkezleri kurulmuş Ankara’da. İçinde ‘’nadir çocuklar’’ için gerekli olan her şey planlanmış. Hızlı tanı birimleri, acil müdahale üniteleri, özel beslenen gruplar için özel mutfaklar, oksijen odaları, psikolojik destek hizmetleri, sosyal ve sanatsal gelişim olanakları, “sağlık göçü’’ nedeniyle şehir dışından gelenler için konaklama imkanları… Formula 1 yarışlarını şehir içi trafikte yapamayacağınız gibi nadir hastalıkları olan çocukların ihtiyaçlarını normal sağlık sistemi içinde karşılayamazsınız.  

Ankara Kent Konseyi farkındalık çalışmaları ile bugün sistemin dönüşümü için küçük adımlar atıyoruz. Yarın bu gayretler alınan yollarda büyük yürüyüşlere dönüşecek. Çünkü Sistem Teorisi bize öğretti ki insanın biyolojisine, psikolojisine veya sosyal yaşantısına yapılan küçük dokunuşlar büyük sistemi dönüştürecek. 

Bazen soruyorlar: ‘’Neden bu işlerle kendini  bu kadar yoruyorsun?’’ Cevaplar düşünüyorum, bulamıyorum. Sonra soruyu sorguluyorum ve bu kez ben soruyorum: ‘’Başka şekilde olması mümkün iken ve bu sadece bir tek şeyi değiştirmekle olabilecek iken neden yormayayım?’’ İşte göle atılan bir minik taşın dalga dalga büyümesine ben ‘’A Tipi Dönüşüm’’ diyorum.  Eğer senin de Ankara için hayallerin varsa Ankara Kent Konseyi’ne bekliyorum.

Emine Santur, Ankara Kent Konseyi gönüllüsü

Yazar Emine Santur
  • Paylaş

POPÜLER İÇERİK