Alanur ve Aytül'le Solfasolun ilk hamam sayısı için Karacabey hamamına gitmek benim için yeniden güzel bağlantılar kurmak anlamına geldi. Bir yandan, çoğu zaman olduğu gibi hamamda Alanur ve Aytül'le yeniden bir arada olmak aynı zamanda hiç bilmediğimiz bir şekilde karşılaşmak anlamına geliyordu. Öte yandan, 2006'da ilk hamam araştırmamı yapmaya başladıktan sonraki süreç içinde, öncesinde olduğu gibi, daha çok yeni ve büyük kaplıca hamamlarına gittiğim için tarihsel olanla da yeniden bağlantı kurmamı sağladı bu ziyaret. Üstelik COVID 19 krizinin hemen öncesine denk geldiği için bir ilk gibi değil bir son gibi geliyor şimdi geriden bakınca. COVID 19’un Kore gibi ülkelerin SARS-CoV tecrübesinde olduğu gibi ani bir kesintiyle değil uzun zaman kendimizi dikkatli olmak zorunda hissedeceğimiz bir seyirle bitmesi halinde en çok zarar görecek olan kamusal mekanlardan birisinin de hamamlar olduğu oldukça net görünüyor zira.
“Hamamların içinde bulunduğu semtlerin gözden düşmesi de hamam ve civarının tamamının itibar kaybına yol açtı.”
Hamamların kamu sağlığı ile ilişkisi meselesi herhalde hamamlara dair en önemli mesele. Geçen sayıdaki yazılarda cumhuriyetin ilk yıllarında hamamların Eynebey hamamında olduğu gibi harabeye, adeta bir tarihi çöpe dönüşmesi gibi dönüşümler gerek hamamların girdiği su sıkıntısı gibi sıkıntılar gerekse de daha önce bu konudaki çeşitli makalelerimde tartıştığım gibi modern evlerin banyolarının uzunca bir süre hamamın yerine geçtiği hatta daha temiz oldukları için daha iyi olduğunun düşünülmesinden kaynaklanmıştı. Hamamların içinde bulunduğu semtlerin gözden düşmesi de hamam ve civarının tamamının itibar kaybına yol açtı. Ama bence tarihle yeniden bağ kurma ihtiyacını tüm vücudu işin içine sokarak karşılayan hamam deneyiminin de tarihe karışmamasının sebebi yine bu ihtiyaç oldu.
Karacabey aynı zamanda annemin ve dayımın doğup büyüdüğü mahalle ve bu hamam da gittikleri hamam oldukları için kendi tarihle bağlantı hikayem açısından önemli bir yer taşıyor. Ayrıca Alanur'un herkesi merak içinde bırakan hamam yorgununu anlatan masal anlatıcısı olarak takdim ettiği hikâyede de olduğu gibi (çizmeli kedi masalına da benzer bir şekilde) hamam kimlik değiştirmek için içindeki bambaşka seslere meydan vermek için harika bir mekân. Evet bir yandan var olan sınıfsal ve bedensel imtiyazların sergilenmesi için icat edilmiş gibi, ama öte yandan bedensel imtiyazın sınıfsal olanın önüne de geçebildiği bir yer. (Burada Timur ve Nasreddin hoca'nın hamam macerasını hatırlamak lazım. Timur hocaya “hocam beni bu şekilde köle pazarında görsen kaç akçe verirdin” diye sorunca hoca 5 akçe der ve Timur “o anca peştemal parası eder” der. Hoca da “ben de zaten onu diyorum” der ve fıkra biter). Ama aynı zamanda bedensel varlığın sadece gençlikten, güzellikten, güzel bir peştemalden, etrafındaki/hizmetindeki insanların kalabalık olmasından ibaret olmadığı, örneğin yaşlı ve yorgun kadınların kimseyi umursamaz bir şekilde yıkanırken hamamla olan bağlantılarının kendisinin o bedensel varoluşu güçlendirdiğini gözlemleyebildiğimiz bir yer.
Aynı zamanda kadın kamusallığını görebildiğimiz önemli mekânlardan biri hamam. Ben bu konuyu çalışmaya başladığımda kadınlar hamamının birçok yerde yarı-kamusal olarak geçtiğini görmüş ve bu tanımlamanın neden beni bu kadar rahatsız ettiğiyle ilgili uzun uzun düşünmüştüm. Ortak mekân kullanım pratiklerinin kamusal bulunup bulunmamasının en önemli kriterinin cinsiyet olması bana hamamlar konusunda düşünürken ayan olmuştu. Akdeniz çevresindeki kültür mirasını ve ortaklıklarını inceleyen Hamam projesinin Türkiye ayağının alan çalışmasını harika bir ekibin parçası olarak yürütmem, Fas ayağında katılımcı olmam ve Mısır, Suriye, Filistin ayaklarında yapılan çalışmaları takip etmem vesilesiyle birçok hamamdan haberdar olabildim. Gördüğüm ve incelediğim tüm hamamlar içinde Şengül Hamamı, fiziksel olarak erkekler kısmıyla oldukça benzer olmasıyla oldukça istisnai bir konumda idi. Buna ek olarak, sosyal açıdan başka birçok hamam gibi çok zengin işlevliydi. Buradaki zenginliği oluşturan en önemli faktörler farklı mahallelerden kadınların buraya tarihsel olduğu için gelmesi ve diğer hamamlarda olduğu gibi toplumsal ağları sürdüren hamam çalışanlarının emeği herhalde. Kadınların ilişkiyi sürdürme arzusu, hamamı çevreleyen alan giderek daha çok tehlikeyle özdeşleştirilse, çalışanlar başka semtlerden olsa, hamamın itibarı bir azalıp bir çoğalsa da sevecen ve dobra tavırları hamamı tek başına sürekli gidilmek istenen bir mekân haline getirebiliyor. Gerçi hamamın içindeki farklı varoluşları tecrübe etmek adeta yeniden doğmak için kim bilir kaç vesait değiştiren, hatta arabasıyla gelip fahiş fiyatlara otopark mafyasınca ele geçirilmiş İstiklâl mahallesi sokaklarına park eden, hamama giriş için ayrı, masaj için ayrı para veren kadınlar hamamın tek müşterileri değiller. Bu ziyaretçiler için hem bir hamama temkinli yaklaşma sebebi hem de bir atraksiyon olan müşteri çeşitliliği civar pavyon çalışanlarının da hamamları tercih etmesinden kaynaklanıyor. Şengül’de transseksüeller ve travestilere bir kâğıda yazılı olarak belli saatler belirlenmesi yine geçen sayıda yazılan hamamda tecrübe edilen ayrımcılıkla bu hamamın nasıl baş etmeye çalıştığını gösteriyor.
Geçen sayıdaki en çarpıcı hamam yazısı Taylan Esin'in Rum kadınların hamamla ilişkisini anlatan yazısıydı. Buradan giden Rum kadınların Yunanistan’daki hamamlardaki kadınlarla yaşadığı peştemallilik peştemalsizlik karşılaşması hamamda her gün yaşanan bir arada var olmayı öğreten karşılaşmalardan daha önce rastlamadığım biriydi. Normalde hamamın pislik ve temizleyicilik özelliklerini aynı anda bulundurmasının imkânsız çekiciliğiyle en iyi oynayan “o kurnadan bu kurnaya çirkef sıçramış, 45 yaşında da Adile de hanım pek de kartlamış” havasıyla Tosun paşanın meşhur hamam sahnesinde de özetlenen kamu sağlığı meselesi de bu tür karşılaşmalardaki karşılıklı suçlamaların temelini oluşturuyor. Aslında hamam, kamu meselesini de tekrar düşünmek için gerçekten önemli bir arka plan. Kamusallık şehirlerin, uygarlığın en önemli dayanağı ama şimdi COVID 19 felaketinde de gördüğümüz gibi kamusallık aynı zamanda uygarlığın sonunu da getirebilecek kapasitede. Hamamlar birbirini tanımayan bambaşka semtlerden kadınların kaynaşmasını sağlar ve böylece şehir hayatıyla bağlantıyı sağlamlaştırırken bir yandan da Cumhuriyetin ilk yıllarında gözden düşmelerine sebep olan pislik stigmasıyla yeniden cebelleşecekler gibi görünüyor. Hepimiz kendi kamusal bağlantılarımızı gözden geçirirken yine de hamam kadınların kolay kolay gözden çıkaramayacakları, ummadık karşılaşmaların yaşandığı, bu karşılaşmaların dışa vurduğu çeşitli duyguların çekişmeler halindeki ifadesinin de değerinden bir şey alıp götürmediği bir mekân olmaya devam edecek. Her ne kadar hijyen kurallarına daha sıkı riayet eden, en azından rutubet kokusu olmadığı için bu intibaı daha kolay uyandırabilen yeni havuzlu hamamların hayatta kalma şansı daha yüksek görünse de, hayatın bakım yükünü omuzlamış orta sınıf kadınlara bakan, onlarla ilgilenen, bebek gibi yıkarken tatlı sözler söyleyen natırların mekanının tarihsel hamamlar olması hayatta kalanın onlar olmasını ve kamusallığın sadece bir araya gelmek değil görünmeden insanları bir arada tutan insanların varlığında saklı olduğu gerçeğini ve hem onların hem de tarihi hamamın değerini yeniden fark etmemizi sağlar belki de...
Yorumlar (0)