Devletin devasa yapılar ve heykellerde vücut bulduğu, yurttaşların bu yapıların gölgesinde gezindiği ve tüm başkentler gibi güvenlik kaygısı, kent planlamasında kendisini açıkça hissettiren, varsıllıkla yoksulluğun birbirine neredeyse değmeden yaşadığı Ankara’da köklü bir dönüşüm yaşanıyor.
Otokrat rejimlerin sıkça başvurduğu “hafızasızlaştırma”, Ankara’nın sokak, cadde ve meydanlarının adlarını değiştirerek kendisini gösterdi ilkin. Ardından Sünni-İslam’ın siyasetteki temsilcilerinin sembol kavgası başladı. Sonra da yeni mekânların inşasıyla sürdü kavga...
“Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu aks” olarak tarif edilen Ulus-Kızılay-Çankaya aksında önemli değişiklikler yaşandı bütün bu tartışmalar sürerken. Bu hat üzerinde dini yapılar olmaması, Türkiye Cumhuriyeti’nin “laik” kimliğiyle açıklanıyordu. Aksın sembollerinden, Ulus’taki tarihi İller Bankası binası yıkılarak yerine “heybetli” bir cami yapıldı. Bu aksla mücadele sürerken bir yandan da başka bir aks yaratılıyordu.
AK Parti’nin yeni genel merkez binası için Beştepe’yi tercih etmesi ve AK Partili bakanların, milletvekillerinin, bürokratlarının yaşamak için seçtiği bölgenin Çukurambar olması yeni hattın rotasını belirledi.
AK Parti ve bu siyasi iktidar döneminde zenginleşen kesim, Ulus-Kızılay-Çankaya
aksına alternatif olarak geliştirdikleri Beştepe- Çukurambar-İncek hattında yaşamaya başladılar.
Zaten Recep Tayyip Erdoğan, “halkla iç içe yaşama” iddiasından vazgeçmiş, Keçiören Subayevleri’ndeki evinden 2014 yılında Dışişleri Resmi Konutuna taşınmıştı. Erdoğan, iktidara geldiği ilk yıllar boyunca tartışma konusu yapılan eşinin başörtüsü nedeniyle Çankaya Köşkü’ne mesafeliydi. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da Çankaya’ya taşınmadı. Bunun yerine kendisine Mustafa Kemal’in mirası olan Atatürk Orman Çiftliği’nde bir saray yaptırmayı tercih etti. Başbakanlık
binası olarak yapımına başlanan ve devasa bir Cumhurbaşkanlığı Külliyesine dönüşen sarayın yapım süreci yargıya taşınsa da Erdoğan geri adım atmadı ve devleti buradan yönetmeye başladı.
"Buradaki şaşaa hiçbir yerde yok.
Baş döndüren büyüklükte binalar, göz kamaştıran ışıltılı mobilyalar, binaların önüne park edilmiş son model pahalı otomobiller..."
Bir gazeteci olarak AK Partililerin nerede yaşadıklarını, nerede çalıştıklarını, nerede yiyip içtiklerini gözlemlemek üzere zaman zaman Beştepe-Çukurambar-İncek bölgesindeki kafe ve restoranları, AVM’leri, rezidansları gözlemlemek amacıyla gezintiye çıkıyorum. Buradaki şaşaa hiçbir yerde yok. Baş döndüren büyüklükte binalar, göz kamaştıran ışıltılı mobilyalar, binaların önüne park edilmiş son model pahalı otomobiller...
Beştepe-Çukurambar-İncek hattı üzerinde, Cumhurbaşkanlığı sarayının tam karşısında, Atatürk Orman Çiftliği arazisi içinde yer alan ve burada Atatürk’ün dostlarıyla rakı içerken çekilmiş fotoğrafları bulunan tarihi Merkez Lokantası, İstanbul’un ünlü Kaşıbeyaz restoranına verildi. Tabii ki alkolsüz olmak koşuluyla.
AK Partinin sermaye sınıfı için oluşturulan bu yaşam alanları içinde bir diğer dikkat çeken mekân, AK Parti Genel Merkezi’nin hemen arkasındaki Orman Bakanlığına ait araziye kurulan yine İstanbul’un ünlü restoranlarından Hacı Abdullah’tı... Bu restoran da sahibinin gazetelere verdiği demeçlere göre “Beyefendi’nin davetiyle Ankara’ya gelmişti”... Buraya, AK Parti’nin arka bahçesinde kendisine ait bir lokanta inşa ettiği görüntüsünü veren ise sokağının girişine kurulan nizamiyeydi. Nizamiyeden geçerek girilen bu restoran da tıpkı Kaşıbeyaz gibi yüksek tavanlı, gösterişli mobilyaları olan, çok masalı bir yerdi. Garsona “Bu kadar büyük bir mekân nasıl para kazanıyor?” diye sorduğumda Kaşıbeyaz’daki yanıtı almıştım, “Tüm bakanlar yemekli davetlerini burada veriyorlar. Ramazan ayında bizi ihya ediyorlar. Külliye’ye de sık sık yemek götürüyoruz. Çok şükür işler iyi!”
Sigara düşmanlığı herkesçe bilinen Erdoğan’ın siyasi iktidarında Ankara’nın dört bir yanı nargile kafelerle doldu. Özellikle Ramazan ayında, AK Partili erkekler iftardan sahura kadar buralarda vakit geçiriyor. Kadınlar ise Çukurambar’ın gösterişli kafe ve pastanelerinde oturuyor. İftar sonrası Çukurambar, Bağdat Caddesi gibi kalabalık oluyor.
İncek’e gelince... Son dönemin modası “rezidans”lardan geçilmiyor bu bölge. Bir emlakçıya ev fiyatlarını sorduğumda “600 binden başlıyor, 3 milyon liraya kadar çıkıyor” yanıtını vermişti(kriz öncesi). Şaştım kaldım. Ankara’da, İncek’te kim bir apartman dairesine 3 milyon lira veriyor anlayamadım.
AK Parti iktidarının kendi kültürel yaşam alanını yarattığı bu hat üzerindeki çarpık kentleşme, her yağmur yağdığında tanık olduğumuz su baskınları, yayaları değil otomobilleri önceleyen trafik, Eskişehir yolu boyunca sıra sıra dizilen dev AVM’ler, lüks otomobiller çok şey anlatıyor aslında. Görünen, mekânlar üzerinden yürüyen bir ideolojik hesaplaşma. Gerçek ise kaynakları ele geçirmişken sınırsızca ve hoyratça tüketme arzusu...
---Bu yazı, SOLFASOL tarafından gerçekleştirilen Yerel Yönetim Forumları kapsamında 10 Kasım 2018 tarihinde yaptığım sunum için kaleme alınmıştır.
Yorumlar (0)