Solfasol: Çankaya Belediye Başkanlığı için neden aday oldunuz?
Alper Taşdelen: Ben 20 yıldır Ankara’da kente karşı suç işlendiğini düşünüyorum ve en büyük suçun da Çankaya’da işlendiğinin farkındayım. Çankaya’nın yenileşmesi ve yapılan hizmet ve projelere yenilerinin eklenmesi için çalışmalar başlattım ve o çerçevede aday oldum. Kent yönetimi bir hayal kurma işidir. Nasıl bir ilçede ve kente yaşamak istiyorsanız o çerçevede bir yaklaşım ve mücadele stratejisi geliştirirsiniz. Kent yönetimi bir hayal kurma işidir. Nasıl bir ilçede ve kente yaşamak istiyorsanız o çerçevede bir yaklaşım ve mücadele stratejisi geliştirirsiniz.
S.: Siz Çankaya’da 32 aday adayı yarıştınız. Ama partinizde Sincan’dan ve Altındağ’dan aday adayı olan kimse çıkmadı. Bu durumu biz gazetemizde“kolay seçim” yarışı olarak eleştirmiştik. Kemal Kılıçdaroğlu da bir grup toplantısında bu durumu eleştirdi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.T.: Cumhuriyet Halk Partisi, ülkenin her yerinde seçime girmek için büyük bir çaba içinde çalışmalarını sürdürdü. Bugün belirttiğiniz her iki ilçemizde de adaylarımız mevcut. Aynı durum sadece CHP için değil bütün partiler için geçerli. Çünkü her partinin güçlü ve örgütlü olduğu yerde aday yoğunluğunun olması doğal. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ise bir iktidar vizyonu çizdiği için bu tür bir yaklaşım sundu. Bu yaklaşımın sonucu CHP geçmiş dönemlerde olduğundan daha güçlü, daha örgütlü olarak bu yerel seçime girmektedir. Daha önce Sincan ve Altındağ’ı yöneten bir parti olarak yine bu ilçeleri almak için büyük bir mücadele vereceğiz. Biz partinin yeni yüzleri ve partiyi 2020’lere taşıyacak kadrolar olarak görev aldık. Üzerimizdeki bu sorumlulukla çok çalışıp, halkımızın gurur duyacağı işler çıkaracağız.
S.: Çok güçlü aday adayı rakipleriniz vardı? Bu adaylar arasında“Alper Taşdelen”neden tercih edildi? Ne dersiniz?
A.T.: Cumhuriyet Halk Partisi 90 yıllık bir çınardır. Bu çınar her zaman yeni filizler vemiş, yeni fikirler ortaya çıkarmış, siyasete yeni yüzler kazandırmıştır. Sayın Genel Başkanımızın partiyi gençlere ve kadınlara açma, partimizi gençleştirme projesini her zaman gündemde tutmuştur. Bu seçimlerde bu proje hayata geçti. İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinde bu kapsamda yeni yüzler seçildi. Biz partinin yeni yüzleri ve partiyi 2020’lere taşıyacak kadrolar olarak görev aldık. Üzerimizdeki bu sorumlulukla çok çalışıp, halkımızın gurur duyacağı işler çıkaracağız. Benim tercih edilmem ise bir taraftan kişisel mücadele ve birikimimle, diğer yandan Çankaya için çizdiğim vizyonla ilişkilidir. Ben 1974 doğumluyum. Mülkiye mezunuyum. Belediyecilik konusunda yurtdışında eğitim aldım. Columbia Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler dalında yüksek lisans yaptım. Aynı zamanda Columbia Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nü tamamlayarak Ortadoğu Uzmanlığı aldım. Yüksek lisans döneminde New York eski Belediye Başkanı David Dinkins’tan “Çağdaş Belediyecilik ve Kent Yönetimi” dersi aldım ve “Kent Kalkınmasında Çağdaş Belediyeciliğin Rolü” konusunda tez yazdım. New York dünyanın en karmaşık kentlerinden biridir. Ben, kendimi, kent yönetimi konusunda, hem çocukluğumdan beri babamdan gördüklerimle, hem de bir metropol ölçeğinde bu işi çok iyi bilen uzmanların deneyimlerinden faydalanarak yetiştirmeye çalıştım.
S.: “Çankaya’yı yönetmek“ten, “yerel yönetim“den ne anlıyorsunuz? Neyi, nasıl yöneceksiniz?
A.T.: Ben yönetmeyi bir tahakküm olarak değil, ortak akılla ve katılımcılıkla sorunları çözmek biçiminde formüle ediyorum ve Çankaya’yı da bu çerçevede ve yaklaşımla yöneteceğim.
S.: Sizce Belediye’nin işi nedir? Sizin için yerel yönetimin sınırlarını ne belirler?
A.T.: Buradaki temel ölçüt; yenilikçi ve kaliteli hizmettir. Çözüm odaklı, ihtiyaç odaklı konulara bakabilmektir. Çankaya’da yaşayan ya da gününün önemli bir bölümünü Çankaya’da geçiren herkes için, hayatı kolaylaştırıcı, insan odaklı hizmet üretebilmek demektir. Yani sorunların tespiti ve çözümlerinin üretilmesidir. Ama bundan da ayrı olarak yurttaşların kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir kamusal ortam yaratmaktır. Yerel yönetimin sınırları elbette ki yasal bir çerçeve ile çizilmiştir. Ancak kendi ilçe sınırlarımızda belediye her türlü sorunla ilgilenmelidir. Bu çerçevede sınırları bu yönetim anlayışınız belirler.
S.: Katılımcılıktan ne anlıyorsunuz, kentlilerin kararlara katılımını nasıl sağlayacaksınız?
A.T.: Artık “ben yaptım oldu” ya da “biz böyle uygun gördük” anlayışı bitmiştir. Kent yönetiminde teknolojinin sağladığı imkanları kullanarak vatandaşın görüşünü almak artık mümkün. Biz işte bunu yapacağız. Yeni nesil belediyecilik anlayışımla, teknojiyi de kullanarak, kentlimizin görüşlerini alacağız. Çankayalıyı kent yönetiminde söz sahibi yapacağız. Vatandaşımız bilgisayarından, akıllı telefonundan, yönetim kiosklarından, dokunmatik oylama ekranlarından bize ulaşabilecek, hatta zaman zaman kapısına kadar ulaşan ve 1 dakikayı geçmeyen “5 şık 1 tercih” oylamalarına katılabilecek. Gerçek anlamda uygulamada da bunu göreceksiniz. Halk, Çankaya’nın yönetimine etkin bir biçimde katılacak. Çankaya Konseyi kuracağız. Bu Konsey ile tüm sivil toplum kuruluşlarını ve üniversiteleri çalışmalarımıza dahil edeceğiz. Muhtarlar Meclisi ile muhtarlarımızı, Esnaf Meclisi ile esnafımızı yönetime ortak edeceğiz. Belediye Meclis toplantılarımızı Çankaya Web TV’de canlı yayınlayacağız.
S.: Babanız Doğan Taşdelen Çankaya’nın eski belediye başkanlarından. Aynı zamanda 1994 yılında Melih Gökçek’in ilk başkan seçildiği seçimde Büyükşehir Belediye Başkanı adayı idi. Babanızın o dönemki adaylığı konusunda hala kızgın olanlar olduğunu duymuşsunuzdur. Bu durum üzerinden üretilen sizinle ilgili ön yargılar ve tepkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?
A.T.: Bu tartışmaların siyasal ve tarihsel olarak bir anlamı kalmamıştır. Ben bir genç olarak bu eleştiriler ve ön yargılar üzerinden değil, birikimim ve projelerim üzerinden tartışmayı daha doğru buluyorum. Kısacası geçmişteki tartışmalara değil, gelecekteki yapacaklarıma odaklanıyorum.
S.: Adaylığınız açıklandıktan sonra Çankaya’nın mevcut Belediye Başkanı Bülent Tanık’la görüştünüz mü? Seçildiğiniz takdirde bu dönem yönetimi ile ilişkiniz ve başlatılan işler ile ilgili tavrınız ne olacak?
A.T.: Elbette, çok sıcak ve samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisi çok değer verdiğim bir belediyecidir. Adaylığım açıklandığında beni arayıp tebrik etmiştir. Ben de geçen hafta içinde kendisini ziyaret ettim. Çok güzel ve olumlu bir görüşme oldu. Projeleri konuştuk. Çankaya’da şu anda yapılma kararı alınmış ve yapımı devam etmekte olan projeler var. Bunları tamamlayacağız. Sayın Genel Başkanımızın ve Sayın Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Mansur Yavaş’ın da katılımları ile gerçekleştirdiğimiz Aday Tanıtım Toplantısı’nda da söyledim, hiçbir projemiz yarım kalmayacak. Çünkü biz hizmet için geliyoruz. Benim belediyecilik anlayışımda kamu yararı ne ise o yapılır. Ben benden önceki, sonraki diye bakmam. Halkımızın refahı ve faydası diye bakarım.
S.: Mansur Yavaş’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığının yarattığı memnuniyet kadar tepkiler de oldu. Sizin adaylığınızın bu tepkileri Alevi Ankaralılar açısından dengelemeyi amaçladığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
A.T.: Sol ve sosyal demokratlarda kimlik eksenli bir siyasal tercihi doğru bulmam. Benim adaylığımı bir kimlik ekseninde değerlendirmek yürüttüğüm çalışmalarıma, birikimime ve mücadeleme haksızlık olacaktır. Mansur Beyle birlikte Ankara’nın çehresini değiştireceğiz. Yepyeni bir Ankara vizyonu oluşturacağız. Herkesi ama herkesi, bize oy versin vermesin bütün vatandaşlarımıza hizmet götüreceğiz.
S.: Mansur Yavaş ve siz birlikte seçilirseniz nasıl bir beş yıl bekliyor Ankara’yı? Birlikte çalışmak konusunda planlarınızı yaptınız mı? Sorun yaşayacağınızı düşünüyor musunuz?
A.T.: Birlikte seçileceğimize yürekten inanıyorum. Açıkçası bunun için de çalışıyor ve bu süreci sağlıklı bir şekilde tamamlamak istiyoruz. Biz birlikte seçilirsek hem Çankaya, hem Ankara ve Türkiye için yepyeni bir dönem başlayacaktır. Ankaralılar kendilerine sunulan belediyecilik hizmetinden memnun değiller. Kentin kaynaklarının kamu yararı doğrultusunda kullanılmamasından büyük rahatsızlık duymaktalar. Mansur Beyle birlikte Ankara’nın çehresini değiştireceğiz. Yepyeni bir Ankara vizyonu oluşturacağız. Herkesi ama herkesi, bize oy versin vermesin bütün vatandaşlarımıza hizmet götüreceğiz. Bütün kesimlerin sorunlarını ortak projelerle çözüp sorunsuz bir kent için büyük bir mücadele vereceğiz.
S.: Kentsel dönüşümün mevcut uygulamaları konusunda ne düşünüyorsunuz? “Kentsel dönüşüm” nasıl olmalı? İlçe Belediyesi olarak pozisyonunuz ne olacak?
A.T.: Dönüşüm sürecindeki bütün paydaşların ortak karar alacak biçimde sürecin içine katılmadığı her dönüşüm büyük yıkımlar üretmektedir. İnsanlar yerlerinden yurtlarından edilmemeli, kent çeperlerine itilmemelidir. Çankaya bölgesindeki kentsel dönüşüm yurttaşların ortak iradesiyle biçimlenecektir. Belediye bir baskı ya da sürgün uygulamayacaktır. Kısacası rant odaklı bir dönüşüme izin vermeyeceğiz.
Yorumlar (0)