Sonraki yıllarda da sergileri hakkında yazdım.
1996 yılında henüz 62 yaşında iken aramızdan ayrıldı Fethi Arda. Pastel ve yağlıboya
resimler bıraktı. Kimileri pastellerini, kimileri yağlıboyalarını beğenirdi. Hepsi iyi resimlerdi. Günümüzde, kendisini sık sık anıyorum. Neden mi?
Dönüşen kent yüzünden. Fethi Arda, dönüşen kentin bugününü bundan 30 küsur yıl öncesinden görünür kılmıştı.
Açayım: 13 yıl önce Yıldız’a (Yıldızevler’e) taşındık. 13 yıl önce semtin dört bir yanı taştan duvarlarla çevrili değildi. Örneğin, Dikmen Vadisi 3. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi henüz uygulanıyordu. 2009 yılında tamamlandı. Törenle, dinletilerle hizmete girdi. Çevre hızla yüksek yapılarla donandı. Gene de uzun süre dönüşmeyen gecekondular yaşamda kaldı. (Bugün de tek tük var.) Gecekonduların çok katlı betonarme yapılara dönüştüğü o günlerde gecekonduya karşı ruhsatlı yapı karşıtlığından kaynaklanan kimi komik sayılabilecek görüntülere tanık olduk. Sahibi uygun gördüğü bedeli alamadığı için yıkımdan kurtulan ama çok katlı yapılar içinde kalan, çok katlı yapılarla kuşatılmış gecekondulardan birini görüntülemiştim. (Fotoğraf-1). Bu görüntü Fethi Arda’nın neredeyse 40 yıl önce yaptığı resimleriyle bildirdiği ‘gidiş’in vardığı son noktadırFethi Arda gecekondular ile betonarme çok katlı yapıların çelişkisini 1980’li yılların başlarında tuvallerine yansıtmaya koyulmuştu. Fethi Arda’nın 1979 yılında yaptığı bir pastel resminde çok katlılar yok, salt gecekondular görülüyor. 1986 yılında 47. Devlet Resim Yarışmasında "Gecekondular" isimli tablosuyla ‘Başarı ödülü’ alan Fethi Arda’nın Ruhsatlı (apartman) yapılar ile ruhsatsız barınakların karşıtlığını sergileyen resimlerine o sıralar dönüşmekte olan Çankaya- Yıldızevler, Sancak, Hilal mahallelerinde izlenen görünüler esin kaynağı olmuştur.
O sıralar ‘kentsel dönüşüm projeleri’ kapsamında TOKİ eliyle üretilen yapılar dönemi başlamamıştı. Bir takım üstleniciler (müteahhitler) kat karşılığı gecekondu ve üstüne kurulduğu araziyi alıyor ve bu arazi üzerine yüksek yüksek yapıları ‘gece’ değil gündüzleri konduruyorlardı.
O yıllarda resmin geri plânında görülen yüksek yapılarla yerden bitivermiş gibi gözüken ‘organik’ gecekondular arasındaki çıplak gözle izlenen ve çok zaman hoş izlenim bırakmayan karşıtlık, resim sanatına yakışan renkli bir duyarlılıkla işlenmiştir bu resimlerde ve çıplak gözün olumsuz algılamalarını silen bir görünüş eldelenmiştir.
Devreye “Kentsel dönüşüm” girdi. Kentsel dönüşüm projelerinin konutlarını TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) yapıyor. Ne var, yaptığı konutlara yerleştirilen insanların mutlu olup olmadıkları tartışma konusu. Henüz 2009 yılında Mesa (Mesken Sanayii) A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu’nun, “TOKİ konutları belki bugün beklentileri karşılıyor, ancak 10 yıl sonra kimse bu evlerde mutlu olmayacak, bundan adım gibi eminim” dediği basında yer almıştı. (“Toki konutları mutsuz edecek”, AnkaraHürriyet, 14 Aralık 2009)
Üstelik kent mekânının fiziksel biçimlenmesi açısından da mutluluk veren bir görünüşün varlığı savunulamaz. ‘Kentsel dönüşüm’ projelerinin hiç de iç açar türden sonuçlanmadı. Altındağ Belediyesi web sitesinden aktardığım fotoğrafa (Fotoğraf-2) bir bakın! Sağlıklı bir kent silueti izlenimi bırakıyor mu?!.
Sözü yeniden Fethi Arda’ya getirip yazıyı noktalayalım:
Fethi Arda’nın “gecekondulu” resimleri, bir anlamda ‘belgesel’ değerdedir. Ama vurgulamak gerekiyor ki, ‘resimsel değerleri’ belgesel değerinden çok daha önde. Usta bir ressamın çevresini ne denli ‘dönüştürücü’ bir gözle gözlemlediğini ve ‘dönüştürücü’ bir sezgiyle algıladığını kanıtlayan çalışmalar. Kent imarından sorumlu olanların da aynı ölçüde güçlü gözlemleri, sezgileri olsa, kentsel dönüşüm eylemlerini övmeden duramazdık.
Yorumlar (0)