Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya
Sakarya

Öyle bir cadde düşünün ki balık ve baharat kokularının çiçek kokularına, çiçek kokularının döner, köfte kokularına karıştığı, esnafın müşteriye seslenmesinin az ötede horon tepen ya da eylem yapan insanların bağırışlarıya bütünleştiği... Hayatın bir telaş içinde veya daha durağan akıp gittiği, her çeşit kimliği, sesi, hüznü ve eğlenceyi bulabileceğiniz bir cadde Sakarya Caddesi. Sabahın ilk saatlerinde başlayan yoğunluk gün boyu devam eder bu caddede. Burada sabah; güneşin doğuşundan ziyade, balıkçıların ve esnafın tezgahlarını açmalarıyla, saat 06:00’da ilk metronun oluşturduğu yaya trafiğiyle başlar. Caddede kimisini hızlı adımlarla işe yetişmeye çalışırken, kimisini ise bir pastanede ağır ağır kahvaltısını yaparken bulabilirsiniz. Yine günün ilk saatlerinde, pastanelerde dershaneye girmeden önce kahvaltı yapan öğrencileri, civarda bulunan muayenehanelerini, ofislerini ve dükkanlarını açacak olan iş sahiplerinin koşuşturmasını görürsünüz. Aslında belirli bir düzenin olmadığı bir caddedir Sakarya. 24 saat açık olan çiçekçileriyle, sabaha kadar açık olan bazı barları ve meyhaneleriyle Sakarya her kesimden insanın rahatlıkla kullanabileceği bir sokaktır. Bu yüzden belli bir rutini yoktur Sakarya’nın. Caddeyi haftanın değişen günlerinde ve saatlerinde farklı insanlar, geçiş bölgesi ya da duraklama noktası olarak kullanıp durur. Fakat bu karmaşada tezgahlarını her sabah 7 de açan balıkçılar, işe her gün aynı yoldan giden yayalar ve diğer fark edilmeyen aktörler kendi rutinlerini yaşarlar. Gün içinde yoğunluk çok da değişmez Sakarya’da, ama kalabalıkların kullanımları farklılaşır. Sabah geçiş bölgesi olmasının yarattığı karmaşanın ardından öğlenleri dükkanlar yemek yemek isteyenlerle dolup taşar. Ankara’nın hem odak noktasıdır hem de geçip gitme koridorudur. Geçip giderken de kimi duraklayıp bir çiçek alır, kimi bir vitrin bakar veya bir turşu suyu tadar yılların emekçisi Hüsmen Ağa turşucusundan... Sıra sıra dizilmiş dört farklı balıkçı dükkanı arasında kalmış Hüsmen Ağa, 1967 yılından beri kendini gösterebilmiş ve yıllarca ayakta durabilmiştir. Öğle saatlerinde öğrenciler çıkar dershanelerden, kadınlar ucuzcu ve küçük dükkanları (ayakkabıcı, çantacı, tekstil, takı-tokacı, telefon borsaları, oyuncakçı, “1 milyoncu”) doldurmaya başlar, memurlar, çalışanlar restoranları ve kafeleri kalabalıklaştırır. İşten çıkan ve eve giderken alışverişini yapmak için buraya uğrayan insanlarla akşam saatlerinde ise hareket ve karmaşa yine devam eder. Günümüzde ev ihtiyaçlarını çoğunlukla alışveriş merkezlerinde tek seferde toplu halde yapan çoğu kimsenin aksine, her akşam tek bir fileyle günlük alışverişini yapmayı tercih eden insanlara rastlayabilirsiniz burada. Ankara’nın kurak gecelerinde ise, hareketin kafe, bar, lokanta ve meyhane gibi mekanlara doğru kaymasıyla duraklamaya başlar Sakarya... Rock ve türkü barlarıyla, diskolarıyla, lokantalarıyla özellikle hafta sonları gencin yaşlının, kadının erkeğin eğlence yeridir. Çiftlere, arkadaş gruplarına, yalnızlara, evsizlere, dilencilere, yaşlılara herkese ait bir yerdir bu cadde.

Yeşil parkasıyla herkesin aşina olduğu bir evsizi vardır Sakarya’nın. Yıllardan beri Sakarya sokaklarını aşındıran bu “kentli” diğer aktörler tarafından benimsenmiş, Sakarya’nın kalıcı bir unsuru olmuştur artık. Her kesimin mutlaka bir şeyler bulduğu; anılar, heyecanlar, hüzünler bırakıp gittiği fakat sonra illa ki tekrar dönüp yeniden yaşadığı, bazen ise sadece izlediği caddedir. Gece gündüz aynı yoğunluğunu koruyan Sakarya kentlinin gece feneridir. Sabahın ilk saatlerine kadar (05:00) eğlenilebilen ve bu erken saatlere kadar “Eskiyeni”, “Nefes” ve “Passage” gibi mekanların önünde bekleyen taksicilerin bulunduğu, hatta sarhoşların eve dönerken çiçekçilerden bu saatlerde çiçek aldığı bir yerdirç.

Sosyal Bir Direniş Mekanı Olarak Sakarya

 Direnişçilerin, dayanışmacıların da caddesidir Sakarya. “İnternetime Dokunma”, “Transfobik Nefret”, “1 Mayıs Kutlamaları” yapılan bazı eylemlere, grevlere örnektir. “Tekel İşçileri Direnişi” kapsamında tekel işçilerine ev sahipliği yapmasıyla da aslında herkesin evi olmuştur. Bir Ankara dizisi olan Behzat Ç.’ nin canlı sahnelerindendir. Öyle ki dizinin yayından kaldırılması yönünde haberler çıktığında, bir kaç Pazar üst üste onlarca kişi diziyi Sakarya Caddesi’ nde dev ekrandan seyrederek, banklardan, dükkanların merdivenlerinden destek vermiştir Behzat Amir’e.

Sakarya’ Da Sınırlar

Geçen zaman, değişen faktörler de bugün etkisini hissettiriyor Sakarya üzerinde. Eskiden daha özgür olan caddede bugün sınırlar daha belirgin hale gelmiş. Daha önce sokaklarda içki içmenin yasak olmadığı, restoranların, barların sokaklara masalarını atabildikleri ve böylece sokakla, insanların daha iç-içe olabildiği Sakarya caddesinde bugün mekanların içine kapandığını görüyoruz. Eskiden sadece geçirgen tentelerle belirli sınırların, bugün çitlerle ve bitkilerle daha keskinleştirildiğini, böylece mekanların Sakarya’ dan daha fazla soyutlandığını gözlemliyoruz. Bunun sonucunda kullanıcılar mekanlara Sakarya’da olduğu için değil de, “Mekan” bu caddede olduğu için gelmeye, caddenin önemi azalmaya, kimliği yitmeye başladı. Öyle ki belki de bugün hala burada direnen eski mekanlar da -örneğin N.e.t. Piknik- bu değişime ayak uydurmak zorunda kalarak ve sınırlarını belirleyerek varlıklarını sürdürebiliyorlar.

Sakarya’ da Çatlak Var

Sakarya Caddesi’nde 1980’de açıldığından beri heybetli bir yapı olarak yer alan SSK İşhanı bugünkü boş, kullanılmayan hali ile sadece Sakarya’da değil, Kızılay’da da bir çatlak oluşturuyor. Eskiden içinde bulundurduğu fonksiyonlarla (cami, otopark, umumi tuvalet, rock bar, türkü bar, pavyon, mandıra, sakatatçı, ofisler) aktif rol oynayan, bu fonksiyonların getirdiği yoğunlukla Sakarya’ nın önemli düğüm noktası haline gelen SSK İşhanı bugün boş ve kullanılmayan bir yapı halinde kaderini bekliyor. Üstüne düşünülen çeşitli projelerden dolayı paylaşılamaz hale gelen boş işhanı hala gizemini sürdürmekte. Hatta çeşitli reklam panolarıyla çevrelenerek içinde bulunduğu belirsizlik sanki kentliden, kullanıcıdan gizlenmeye çalışılıyor. Engellilerin gözünden Sakarya’ ya baktığımız zaman ise cadde tamamıyla bir çatlak. Bozuk kaldırımlarıyla, kazılan çukurlarla ve körler için özel döşeme farklılıklarının olmamasıyla bu çatlak hissedilir. Bu alan, araç trafiğine kapalı olmasına rağmen sadece engelliler için değil herkes için yaşamı güçleştirmektedir. Uzun süre inşaatı süren binalar ve kullanılmayan dükkanlar hem görüntü kirliliği oluşturup hem de caddenin kalitesini olumsuz etkiliyor. Ayrıca bu fiziksel çatlakların dışında hissedilen bir çatlak da caddede biriken çöplerin yaydığı kokular. Buna bir çözüm arayışı olarak Bayındır Sokak’ la Sakarya Caddesi’nin kesişiminde bulunan meydana büyük çöp konteynerları konulmuş fakat bu da hem meydan kullanımı açısından hem de estetik açıdan yeni bir çatlak oluşturmuştur.

Görünmeyen Yüz/ Katmanlar

Yoğunluğuna rağmen toplumda azınlığı oluşturanların da yer bulabildiği bir mekandır Sakarya Caddesi ve buraya uzaktan bakanların kolay fark edemeyeceği katmanları vardır. Onu özgün kılan, farklılaştıran, ve birçok kesimin kesişme noktası haline gelmesini sağlayan, çevreyi, insanları, değişimi ve en önemlisi kenti daha iyi algılatan katmanlar. Bunu da bodrum, zemin kat, üst kat ve mekanların farklı kullanıcıları hep beraber kurgularlar. Sakarya’nın fiziksel katmanlarını incelediğimizde bazı mekanların alt katlarının ve yine bazı binaların üst katlarının farklı fonksiyonlar taşıdığını söyleyebiliriz. Ankara geneline bakınca çok fazla göz önünde olmayan, bu durumu günlük döngüye paralel olarak fiziksel katmanlarda ortaya çıkan farklı kullanımlar ve çeşitlenen sosyal katmanlar ile sağlar. Bu katmanlarda gündüz-gece, yaz-kış, haftaiçi- haftasonu farklı kullanıcılara rastlayabiliriz. Türkü dinlemeye gelenler, lgbt bireyler, engelliler bugün tercihlerine göre bu katmanlarda yer bulabiliyorlar, isterlerse de beraber durabiliyorlar. Bu sayede Sakarya çeşitliliğini, herkese ait olma durumunu doğruluyor ve tecrübe ettiriyor.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış