Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Şehirde Toprağa Değmenin Yolu: Kent Bahçeleri

Şehirde Toprağa Değmenin Yolu: Kent Bahçeleri

Ülkemizdeki nüfusun günümüzde yaklaşık %70’inin şehirlerde yaşadığı düşünüldüğünde, insanların kendi gıdasını yetiştirmesinin çok da gerçekçi olmadığı yargısında olabilirsiniz. Ancak 1950’lerden bu yana dünyada ve son yıllarda da ülkemizde bunun tersine örnekler giderek artmakta. Bugün temiz ve sağlıklı gıdaya erişim hepimizin gündemindeyken, yediğimiz sebze, meyve ve tahılların bize ulaşıncaya kadar geçirdiği evrelerin ve bunun sağlımıza ve çevreye maliyetinin yeterince bilincinde miyiz? İnsanın doğayla kurabileceği en doğrudan iletişim yollarından biri olan tarım neden kentlerde hatta evlerimizde mümkün olmasın? Üstelik kent bahçeleri bir hobi olmanın ötesinde sağlıklı ve temiz gıdaya doğaya zarar vermeden ve ekonomik olarak ulaşmanın en başarılı yöntemlerinden biriyken…

Gıdayı sadece yiyecek olarak değil de bir şifa, üretim ve sosyalleşme aracı olarak gören toplulukların bir araya gelmesiyle Avustralya, Kanada ve Çin gibi ülkelerde 20. yüzyılın sonlarına doğru kent bahçeciliği yaygınlaşan bir uygulama haline geldi. Genellikle doğal tarım uygulamalarına dayanan üretimin gerçekleştirildiği bu toplumsal kent bostanlarında şehirdeki nüfusun önemli bir bölümünün ihtiyacını karşılayacak gıda üretilebilmekte. Çoğunlukla sivil girişimlere dayanan kent bahçelerine belediyeler ya da mahalle derneklerinden arazi, araç-gereç, tohum, fide desteğinin sağlandığı örnekler de bulunmakta. Şehir yaşamının insanları ortak paylaşımlarda bulunmaktan alıkoyan yoğun temposunda, kent bahçelerinde bir araya gelen komşular ya da gruplar hem kendi doğal ürünlerini yetiştirme hem de doğada ortaklaşa faaliyetler yoluyla sosyalleşme imkânı bulmaktalar.

Kolektif kent bahçeciliğinin en yaygın ve kurumsal destekle yapıldığı ülkelerden biri de Avustralya. Yaklaşık 200 şehir çiftliği ve topluluk bahçesinin olduğu ülkede, bu kent bahçeleri arasında iletişim sağlayan ve ortak projeler yürütülmesine imkân veren ulusal bir ağ dahi bulunmakta. Kent bahçeciliğinde belirli bir iş paylaşımıyla yürütülen temel bir takım ortak faaliyetler şu şekilde sıralanabilir: Toprak bakımı, kompost (yeşil bitki gübresi) hazırlanması, gübreleme, bitkilerin bakımı, sulama, zararlılarla doğal yolla mücadele, ürünlerin zamanı geldiğinde toplanıp sepetlere ayrılması ve dağıtım. Bu bahçelerde, kentin iklimine bağlı olarak pazarlardan temin edilen ürünlerin birçoğu da yetiştirilebilmekte.

Ülkemizde kent bahçeleri örnekleri Ankara ve İstanbul gibi kentlerde başlatılmış durumda. Ankara’da Çiğdem Mahallesi’nde başlatılan Mahalle Bostanı, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından kampüste yürütülen Tarlataban çalışması, yine İstanbul’da Yeryüzü Derneği tarafından yürütülen ve terasında ya da bahçesinde gıda yetiştirmek isteyenlere fide ve eğitim desteği sunan Kent Bahçeleri Projesi ve Mevlana Üniversite’sinde yürütülen Toplum Bahçesi bu örnekler arasında.

Yeryüzü Derneği kent bahçelerinin genel faydalarını şöyle sıralıyor;

  • Taze sebzelerde, antioksidan miktarı beklemiş olana göre kat kat fazla olduğundan temiz bir topraktan koparıp yediğimiz yeşillik daha sağlıklı bir yaşam sürmemizi sağlıyor.
  • Şehirlerde oluşturulan her yeni yeşil alan, yağmuru kendine çekiyor ve kuraklığı önlüyor, barajlarda su seviyesinin artmasını sağlıyor ve şehrin havasının temizlenmesini sağlıyor.
  • Kente gelen sebze-meyve miktarı azaldığı için, daha fazla fosil yakıtın kullanılmasına gerek kalmıyor ve iklim değişikliğinin önlenmesine katkı sağlıyor.
  • Çocukların ve gençlerin toprakla tanışmasını, hasadı öğrenmelerini ve çevreyi sevip-korumalarını sağlıyor.
  • Emekli ve yaşlı şehirlilerin toprakla uğraşması, boş zamanlarının değerlenmesini, kendilerini yararlı hissetmelerini ve beden sağlıklarının yerine gelmesini sağlıyor.
  • Aynı semtte kent bahçesi olan hemşerilerin birbirleriyle tanışması, deneyimlerini paylaşması, sosyalleşmelerini, komşuluk ilişkilerinin gelişmesini sağlarken birbirlerine yabancılaşmalarını önlüyor.
  • Özellikle dar gelirlilerin gelirlerinin % 20 ile % 40 ı beslenmek için harcanırken, kent bahçeleri sayesinde aile bütçelerine önemli bir katkı sağlıyor.
  • Bahçelerden hasad edilen ürünlerin fazlası, ihtiyaç sahibi komşulara, yatılı okullara-yurtlara, çocuk esirgeme kurumlarına vb verilerek, şehirlilerde yardımlaşma duygusunun oluşmasına ve gelişmesine katkı sağlıyor.

Kent bahçeleri üzerine yapılmış bir çalışmada da belirtildiği gibi, şehirde tarım yapmak sürdürülebilirliğe katkı adına ufak bir çaba gibi görünse de, aslın da tam da bu küçük adımlar sayesinde yaşanılan mutluluk ve düşünme biçimimizdeki değişiklikle büyük farklar yaratılabilir.

 

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış