Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Şentepe’de Kentsel Dönüşüm Muamması

Yenimahalle Çiğdemtepe Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerinden Ömer, Mustafa ve Taner ile birlikte kentsel dönüşüm ve ‘kentsel dönüşümü belgeleme’ çalışmaları üzerine konuştuk. Okulun fotoğrafçılık kulübüne katılmalarıyla birlikte Şentepe’deki yıkımların hızını ve karmaşasını belgeleyen fotoğraf çekimlerinin ardından bir de konuya ilişkin ‘Dut Ağacım’ isimli bir kısa film çekildi. Kısa filmi internet üzerinden izleme şansı bulabilirsiniz.

Şentepe’de Kentsel Dönüşüm Muamması

‘Kentsel dönüşüm’ kavramını ilk olarak nasıl duydunuz?

 Ömer: Ben ilk kez okulda kulübe katıldığımda Fahri hocadan duymuştum.

Taner: Ben de televizyonda İstanbul’da olan olaylardan duymuştum. Orada yıkımlar falan yapıyorlardı. Mustafa: Ben Ankara Büyükşehir Belediyesinin gazetesinde görmüştüm. Bu Dikmen’de, polisle orada yaşayanlar arasında olaylar falan çıkıyordu.

Dikmen’de yaşanan olaylardan nasıl bahsediyordu?

 M: Farklıydı. Yani fotoğraarda insanların elinde sopa falan vardı. Görevlilere saldırdıklarını falan anlatıyordu. Peki, bu ‘kentsel dönüşüm’ kavramını ilk duyduğunuzda sizde nasıl bir çağrışım uyandırdı? Yani sizce ‘kentsel dönüşüm’ yapılacağı söylendiğinde ne yapacakları anlamına geliyor?

M: Bilinçsizce davranıyorlar. Mesela bir tane arsa alıp kendi çıkarlarına göre dev binalar yapıyorlar. Çevreyi, orada yaşayan insanları düşünmeden kendi çıkarlarına göre düzenliyorlar.

T: Bir gecekonduyu yıkıp onun yerine 13-14 katlı bina yapıyorlar. Komşuluk ilişkisi falan hiç kalmıyor. Kötü oluyor. Evet, dediğiniz gibi tek katlı bahçeli evleri yıkıp yerlerine çok katlı apartmanlar yapıyorlar.

 Peki, sizce bunu neden yapıyorlar?

T: Modernleşmek istiyorlar.

 M: Birde insanların çoğaldığını düşünüyorlar. Yani tek katlı evlerin yerine 10 katlı binalarda daha çok insan barındıracaklarını düşünüyorlar.

Modernleşme nasıl oluyor? Mesela eski denilen tek katlı evleri yıkıp yerine çok katlı yapılar yapmak modernleşme midir?

 M: Yapanlara göre bu modernleşme…

Peki, bu uygulamalar size göre ne anlama geliyor?

Ö: Bence çok kötü... İnsanları evlerinden çıkartıyorlar. Bir sürü boş arazi var. Oraları da yeşillendirip, gecekondu tarzında evler yapıp şehirleştirebilirler. Genelde ‘kentsel dönüşüm’ projesinin uygulanacağı yerlerde orada yaşayanlar ikiye ayrılıyor.

Bir kısım bunu destekliyor, bir kısım ise desteklemiyor. Sizin çevrenizde durum nasıl?

M: Hemen hemen aynı… Mesela kadınlar çıkmak istiyor. Çünkü o evin pisliğiyle falan uğraşmak istemiyorlar. Ama başka bir taraftan batkılarında bahçe, toprak istiyorlar. Orada kalmakta istiyorlar.

Ö: Gecekondunun bazı iyilikleri var ama binanın da var. Mesela bina da soba zehirlenmesine çok az rastlanır. Ama gecekonduda çok oluyor. Tesisattan falan sürekli yangın çıkıyor. Binaları da buna göre düzenleyip yapıyorlardır. O yüzden çoğu insanda oralara gitmeyi kabul edebiliyor.

Peki, bu duruma ‘kentsel dönüşüm’ kavramını duymadan önceki bakışınızla duyduktan sonraki bakışınız nasıl?

Ö: Ben daha önce güzel bir şey olduğunu düşünüyordum. Ama işin aslını öğrenince rahatsız olmaya başladım.

M: Biz apartmana taşındığımızda ben hala durumun farkında değildim ama komşularımızdan falan ayrılmıştık. Bahçem gitmişti. Bunların dışında daha çok şeyi kaybedeceğimizin farkında değildim.

Soba zehirlenmelerinden bahsetmiştiniz. Şentepe’de çok yaşanıyor muydu?

Ö: Çok olmuyordu ama sürekli evlerde tesisattan falan yangınlar çıkıyordu.

Peki, bu yangınlar yaşanırken evlerdeki tesisatları falan kontrole gelen insanlar oluyor muydu?

M: Evlere hiç gelmiyorlardı. Belediyeler çevre düzenlemesi için geliyorlardı ama o da sadece parklar için oluyordu. Yani çevre düzenliyoruz diye gelip parkın yeşil alan olmayan kısımlarına çim ekiyorlardı. Her sene kaldırımları yıkıp yeniden yapıyorlar.

 Bizde sizi okulda ziyaret etmeye gelirken Şentepe’yi detaylı görmüş olduk. Ama bu dönüşüm sadece TOKİ eliyle mi yapılıyor anlayamadım? Çünkü her yer de birbirinden alakasız bir sürü çok katlı bina yükseliyor.

T: Yok… Mesela yukarı taraftakileri Başyazıcılar yaptı.

 Başyazıcılar kim?

Ö: Kayserili bir mimarmış.

Her zaman arsasını aldığı insanlara yine o arsanın üzerine yaptığı binadan ev veriyor mu?

M: Yok… Çok lüks bir yer yaparlarsa sattığı arsanın değeri oradan ev alabilmesine yetmiyor. Ona değeri kadar bir ev bulup oraya gönderiyorlar. Mesela bazılarına yarım daire düşüyorsa ya kalan kısmını ödemesini istiyorlar ya da sat git diyorlar. Etrafındaki 5 ev arsayı verdiği için oda vermek zorunda kalıyor ama yarım ev düştüğü için ve üstünü tamamlayamadığı için gitmek zorunda kalıyor.

Şentepe’de yaşanan bu olaylara tepki gösteren bir çoğunluk oldu mu?

 M: Olmadı. Veren veriyor. Zaten sonra onların yanındakilerde istemese de vermek zorunda kalıyor.

T: Müteahhite güvenmeyenler vermiyor. Çünkü paraları topladıktan sonra binayı yarım bırakıp gidenler de oldu.

Bu ‘lüks’ kavramına geri dönecek olursak sizce ‘kentsel dönüşüm’ adı altında neden bu kadar lüks yapılar yapmayı tercih ediyorlar?

Ö: En son çıkan şeyleri de takip edip ‘bu evde bu da var’ diyerek insanların dikkatini çekiyorlar.

Peki, biz yani o evleri satın alanlar neden bunlara sahip olmak istiyoruz?

 M: Daha iyi olduğunu düşünüyoruz. ‘Gecekondudan çıkmışken en iyisine oturalım’ deniyor.

Sitede yaşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Her yerde kameralar var. Orada yaşamayanlar içeri giremiyor. Bu ‘güvenlikli’ yaşam alanına bakışınız nasıl?

 M: Ben öyle bir yerde yaşamak istemem. Mesela bir arkadaşım geldiğinde önce güvenliğe haber vermesinden rahatsız olurum.

Ö: Benim bir arkadaşım geldiğinde, sesini duyduğumda ‘kapıyı aç gir’ derim. Bir de dönüşümden sonra artık kimse kimseyi tanımaz hale geldiği için güvenlikte azaldı.

Okuldaki fotoğrafçılık kulübüne katıldıktan sonra kentsel dönüşümü belgeleme fotoğraflama fikri nasıl ortaya çıktı?

M: Önce fotoğraf çekmek için bir konu bulmamız istendi. Kış fotoğraarı falan çektik. Daha sonra Fahri hoca dönüşümü fark etmiş ve ‘hadi buraların fotoğrafını çekelim’ dedi.

Fotoğraflamaya başladıktan sonra duruma bakışınız nasıldı?

 M: Evlerin falan dışında aslında tamamen neyin değişeceğini gördük. Fiziksel değişimden çok insanlarında değiştiğini gördük. Röportajda yaptığımız için hayatlarının nasıl değiştiğini de öğreniyorduk.

Röportajlarda fark ettiğiniz değişimler nelerdi?

T: Aslında çoğu vermek istemiyordu. Mecbur kalmışlar vardı. Mesela evi yıkılan ama hala yenisine başlanmamış olan biri vardı.

Peki, yaptığınız bu çalışmayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ö: Aslında biz bu noktalara geleceğini hiç tahmin etmiyorduk. Yani biz sadece fotoğraarın okulda panoda sergileneceğini düşünüyorduk. Sanırım Zeynep hoca size haber vermiş. Daha sonra kısa film fikri ortaya çıktı. Fahri hoca senaryoyu yazdı. Biz senaryoya çok katkı veremedik ama 1-2 hafta sonra çekimleri yapmaya başladık. Kurgusu yapıldı. Buralarda gösterim oldu. Yani bunları hiç tahmin etmiyorduk.

Peki, bunun üzerinden kulüpte ya da kendi aranızda yeni şeyler yapmaya devam edecek misiniz?

M: Geçen gün Gündem: Çocuk da yaptığımız sunumdan çıktıktan sonra üniversitelerde falan da fotoğraf gösterimi yapabiliriz diye düşündük. Yeni bir kısa film çekme düşüncemiz var.

Ö: Bir de yapabilirsek fotoğrafları ve hikayelerini kitaplaştırmak istiyoruz.

Söyleşi Sümeyye Ertürk

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış