Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Timur'un Ankara'sı

Ankara’dan uzakta olduğunuzda Ankara ile ilgili çalışmalar gözünüzde ayrı bir değer kazanıyor. Kentte yaşarken görüp geçtiğiniz ama üzerinde dikkatle durmadığınız yerlere, yapılara, kentle ilgili yaşanan ve yaşanmış olaylara daha farklı bir gözle bakıyorsunuz. Timur’un Ankara Şehrengizi1 kitabını bir kez de Ankara’dan uzaktayken gözden geçiriyorum.

Timur'un Ankara'sı

Timur’un Ankara’sı derken yanlış anlaşılmasın, kitabın 1402 Ankara savaşında Yıldırım Beyazıt’la Çubuk Ovasında kapışan Timurlenk, diğer adıyla “Aksak Timur” ile bir ilgisi yok. Kitabın yazarı Ankara meraklılarından Mimar Timur Özkan.

Timur bir gezi tutkunudur. Günümüzün Evliya Çelebilerindendir. Dünyayı dolaşmıştır dense yeridir. Tek başına dolaşmakla da kalmaz, Ankaralı gezginler grubunu çoğaltmak ve gezileri ürün verir hale getirmek için uğraşır. Gezi kitapları yayınlar, gazetelerde gezi yazıları yazar, gezilerde çektiği fotoğrafları sergilerde meraklıları ile paylaşır.

“Ankara Şehrengizi” kitabında kentle ilişkili, bir bölümü daha önce günlük gazetelerde yayınlanmış 60 yazı bulacaksınız. Kentsel kültür coğrafyası diye nitelendirebileceğimiz bu yazılar, kentin antik tarihinden bugüne uzanıyor. “Ankara Şehrengizi”ne bir kitaba sığdırılmış kısa bir kent ansiklopedisi gözüyle de bakabilirsiniz.

“Şehrengiz” sözüne takıldıysanız bakın kitabın ilk satırlarında yazar özetle şöyle demiş: “[Osmanlı’da] bir kentin güzellerini anlatmak için yazılan mesnevi tarzındaki eserler ‘şehrengiz’ olarak adlandırılıyor. ‘Kenti karıştıran, tahrik eden, heyecanlandıran, birbirine katan’ anlamında Arapça Farsça karışımı bir sözcük.”Yazar, ben güzellerden değil, kentin güzelliklerinden söz edeceğim diyor. Yazılanların tahrik ediciliği, heyecanlandırıcı oluşu, hele hele ortalığı karıştırması ve birbirine katması artık okuyucusuna, bu işlerin meraklılarına kalmış.

Kitaba sadece bir “güzelleme” demek yanıltıcı olur. Timur Özkan yeri geldiğinde eleştirilerini, önerilerini de yazmış. Anlatılanların çeşitliliği ile “Ankara Şehrengizi”, Ankara’yı derinlemesine anlamak isteyenler için kolayca okunacak bir başlangıç kitabı olabilir.

“Ya, bu Ankara’da gezecek, görecek bir yer yok” diyenlere, Ankara üzerine yazılanları yetersiz bulanlara bu “Şehrengiz”i öneririm. Bu kitapta anlatılanlardan yararlanarak Ankara’da gezilecek çok yer, Ankara üzerine yazılacak çok şey olmalı.

Kitabın satır aralarındaki boşlukları doldurmak dediğim gibi size kalmış. Örneğin ben Zir Vadisinin zamanında ip cambazları için bir sınav yeri olduğunu “Şehrengiz”den öğrendim. Evliya Çelebi seyahatnamesinde anlatmış. Aklıma “cambaza bak” lafı geldi. Zir’i daha ayrıntılı anlatmak isterseniz apayrı bir kitap olur.

Meraklılarına öneririm; 1915 yılına kadar bu bölgenin 2000 nüfuslu bir Ermeni yerleşmesi olduğundan başlayabilirsiniz. Tehciri ve sonrasında burada definecilerin nasıl cirit attığını, Ermeni mezarlarının nasıl yok edildiğini anlatabilirsiniz. Ergenekon davasına delil üretmek için vadiye gömüldüğü söylenen cephaneliğe de değinerek bir güncelleme yapabilirsiniz. Böylelikle bir “Zir – İstanoz – Ulukent

– Yenikent” monografisi yazmaya başlayabilirsiniz. Yerin adındaki değiştirmeler bile bir toplumsal tarih sürecini anlatmıyor mu?2

1 Timur Özkan, Ankara Şehrengizi, Alter Yayıncılık, Ankara, 2014

2 Yeri gelmişken ekleyeyim. 2010 yılında genç yaşta aramızdan ayrılan gazeteci Behzat Miser’in blogunda Zir’e ilişkin ayrıntılı bir yazısını bulabilirsiniz: http://behzatmiser.blogspot.com.tr

Haber Arif Şentek

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış